Bilgi Sayfam » Sağlık http://bilgisayfam.net Hayat Paylaştıkça Güzel Thu, 06 Jun 2013 08:33:01 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=3.5.1 FUE Yönetimiyle Saç Ekimi Nasıl Yapılır ? http://bilgisayfam.net/saglik/fue-yonetimiyle-sac-ekimi-nasil-yapilir.html http://bilgisayfam.net/saglik/fue-yonetimiyle-sac-ekimi-nasil-yapilir.html#comments Thu, 06 Jun 2013 08:33:01 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3471 Estetikmed Saç Ekimi ve Estetik Cerrahi Merkezi doktorlarından Op. Dr. Serdar Toksoy saç ekiminin, geliştirilen yeni yöntemlerle artık daha sağlıklı ve konforlu olsa da, dikkatli olmayı ve oldukça detaylı çalışma ve tecrübe gerektiren bir operasyon olduğunu söyledi.

Follicular Unit Extraction (FUE) yöntemiyle sac ekimi doğrusal bir kesi yapılmadan saç adalarının (folliküler ünite;FU) teker teker alınması işlemidir. Estetikmed Saç Ekimi ve Estetik Cerrahi Merkezi doktorlarından Op. Dr. Serdar Toksoy’un verdiği bilgiye göre, saçlı derinin üzerinden 1mm ve daha küçük çaplı aletlerle saç adalarının (folliküler ünite;FU) yuvarlak kesilerle alınmasıdır. Fue Motoru diye bilinen bu yeni yöntemin eski yöntemden tek farkı uygulayıcının folliküler üniteyi manüel olarak çıkarmak zorunda kalmamasıdır. Aslında temel mantık aynı olmakla birlikte yeni yöntemle uygulayıcı ciddi bir zaman kazanmaktadır. Punch Biopsy kaleminin ucundaki aparat bir motora bağlı olup motorun devri istenildiği şekilde ayarlanabilmektedir. Uçların kalınlıkları değiştirilmekte ve donör sahaya göre istenilen lümen çapındaki uçlar takılmaktadır. Fue motorunun tek avantajı tabi ki sadece sağladığı zaman değildir. Ayrıca doku derinliği motor sayesinde istenildiği gibi standart hale getirilebilmekte ve bu da sürekli doku derinliğinin kontrol edilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Yine Fue Motoru sayesinde daha sık aralıklarla greft alınabilmekte ve aynı miktarlı saha taranması karşılaştırıldığında motorla alınan sahadan daha fazla sayıda greft çıkarılabilmektedir. Motorun bir diğer üstünlüğü de çoklu kökleri yani 2-3 hatta 4 köke sahip olan greftleri parçalama ihtimalinin daha az olması yani folliküler ünitenin bu sayede bütünlüğünü koruma başarısının daha yüksek olmasıdır.

Bu sebeplerle Fue Motoru sayesinde saç ekiminin daha konforlu bir operasyon haline dönüştüğü söylenebilir. Köklerin alınma şekli farklılık göstermesine rağmen kanalların açılması ve ekim aşamaları diğer yöntemlerdekiyle aynıdır.

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Serdar TOKSOY, saçların doğal çıkış açısında ve yönünde ekim yapılması, alınan saç köklerinin dış ortamda bekletilmeden hızlı şekilde nakledilmesi, ekim öncesi ve sonrası sürecin iyi anlatılmasının bu operasyonun sağlıklı ve başarılı olmasındaki en önemli faktörler olduğunu belirtiyor. Saç ekimi; detaylı, hassas ve tıbbı donanım gerektiren bir uygulama olduğundan işlemi yaptıracağınız merkezi iyi seçmelisiniz.

Saç Ekimi Sonrası

Hastanın Taburcu Edilmesi

*Yurtdışından gelip, otelde kalmak istemeyen hastalar hariç bütün hastalar operasyon sonrası taburcu edilir. Hastanede yatmalarına gerek yoktur. Dokunun alındığı bölüm özel bir sargı yapılır. Böylece dış bölge ile temasın kesilmesi estetik bir şekilde sağlanmış olur.

Evde yapılacaklar :

*Operasyon günü ve sonraki gün dışarı çıkılmaması ve evde istirahat edilmesi önemlidir. Çok gerekli olmadığı sürece hasta başka bir işle meşgul olmamalıdır. Ancak başını önüne eğmemek kaydıyla masabaşı işler, bilgisayar kullanımı gibi yorucu olmayan elzem işler varsa bunlar yapılabilir.

İlk yıkama:

*İlk yıkamanın hastane ve klinikte uzmanlarca kontrol edildikten sonra yapılmasında fayda vardır. Operasyondan en erken 24 saat, en geç 72 saat sonra yıkamanın yapılması gerekmektedir. Öncelikle saç ekim sahası üzerine bir miktar yumuşatıcı losyon sürülmeli ve bu losyon 20-45 dakika bekletilmelidir. Kurumuş kanları yumuşatması için yapılan bu işlemden sonra saçlar ılık bir su ile durulanır ve losyondan arındırılır. Ardından özel medikal bir şampuan avuç veya saçın diğer bölgelerinde köpürtülüp hem ekim hem alım sahası yıkanır. Yıkama parmak uçları ve avuç ayası ile olmalı ve asla tırnaklar kullanılmamalıdır. Yıkama bittikten sonra kağıt bir havlu ile saç hiçbir şekilde ovalanmadan sadece nemi alınarak kurulanmalıdır.Her geçen gün yıkamanın dozu biraz daha arttırılmalı ve ortalama 7-10 gün sonra saçlı deride hiçbir kabuk, tortu, kurumuş kanlar kalmamalıdır. Her gün bu işlem tekrarlanmalı ve 15. Günden itibaren normal yıkama alışkanlığına dönülmelidir. 15. Günden itibaren hasta arzu ederse her gün saçlarını yıkamaya devam edebilir veya daha seyrek yıkayabilir. Bir günde birden fazla kez duş alınabilir ancak saçları birden çok kez şampuanlamak önerilmemektedir.

Saçların çıkma süreci:

*Saçlar ekimden sonraki ilk 3 hafta içinde kökleri içerde kalacak şekilde dökülürler. Aslında bu olaya kırılma demek daha doğru olur. Ekimden sonra 90 gün boyunca bekleyen kökler bu süreden sonra çıkmaya ve başlarlar. Her gün bir kısım saç çıktığından süreç doğal ve abartısız bir biçimde ilerler. Yaklaşık 8-10 ay sonra bütün saçlar(ideal şartlarda fire ihtimali %3 tür) çıkmış olur.

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/fue-yonetimiyle-sac-ekimi-nasil-yapilir.html/feed 0
Kilo Vermenin 7 temel Sırrı ! http://bilgisayfam.net/saglik/kilo-vermenin-7-temel-sirri.html http://bilgisayfam.net/saglik/kilo-vermenin-7-temel-sirri.html#comments Wed, 05 Jun 2013 11:46:59 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3461 İnsanlar genellikle irade eksikliği nedeniyle kilo vermekte zorlanırlar. Kilo kaybına ulaşmak için önce kendinize inanmalısınız. Sports International CEO’su Orhan Koral’ın verdiği 7 anahtar strateji ile kilo kaybederken hedefinize odaklı kalmanız kolaylaşacak.

 

1. Başarınızın filmini çizin: Yolunuzda kalabilmek için bir eylem planı size yardımcı olur. Bir filme başlamadan önce yönetmenler “Storyboard”, çizdirirler. Bu kare kare filmi çizmek için kullanılan bir tekniktir. Benzer bir şekilde, siz de parça parça hedefe ulaşan başarınız için bir plan yapabilirsiniz. Mesela kendinize “Üç ayda 10 kilo vereceğim” deyin. Hedefinizin bir şemasını oluşturun ve alışveriş stratejilerinizi, egzersiz ipuçlarınızı ve hedefinizin somut ve ulaşılabilir olmasını sağlayacak benzeri şeyleri ayrıntıları ile hafta hafta kurgulayın. Yani başarınızın filmini şimdiden çizin.

2. Başarınızın provasını yapın: Sporcular zihinsel olarak kendilerini şampiyonalara hazırlamak, kendilerini şampiyon gibi hissetmek için her adımda kendilerini kazanan olarak hayal eder ve şampiyonluk provası yaparlar. Aynı şekilde siz de kendinize dışarıda doğru yemek seçimleri yapma gibi belirli senaryolar geliştirebilir, başarılarınızı beyninizde görselleştirerek kendi hedeflerinizi mümkün olduğunca gerçek kılabilirsiniz. Bu senaryoları revize ederek, geliştirerek hedeflerinize ulaştığınızda ne kadar iyi hissedeceğinizi düşünün.

3. Kendinizi sabote etmeyin: Birçoğumuz bilinçsizce “Ben asla kilo veremeyeceğim” gibi zarar verici düşünceler ile kendimizi sabote ederiz. Bu şekilde düşündüğünüzü yakaladığınız zaman, daha yapıcı ifadeler kullanmaya çalışın. Örneğin, “Ben istediğim kadar kilo kaybetmiş değilim ama bunu değiştirebilirim. Bundan sonra egzersiz için her hafta 3 gün zaman ayırarak spora başlıyorum deyin ve ayağa kalkıp spor salonunuza gidin.”

4. Kendi amigonuz olun: Bazı insanların kendilerini aşağıya konumlamak için mütevazı olduğuna inanıyoruz. Size bir arkadaşınız hiç “çirkin” ya da “şişman” dedi mi? Aynı saygıyı siz de hak ediyorsunuz, yani kendinizin en iyi arkadaşı olmaya çalışın. İlerlemenizi kutlayın ve aksilikler hakkında saplantı değil deneyim geliştirin. Bunu yapmanın bir yolu, hayatınızın her alanında (kişisel, profesyonel ve fiziksel) ulaştığınız ve ulaşmak istediğiniz başarılarınızın bir listesini yapın. Sizi onlara ulaştıran ve ulaştıracak olan etkin yeteneklerinizi ve becerilerinizi listeleyin. “Eğer” leri bırakarak her gün yaptığınız her doğru şeyi listeye eklerseniz listenizin ne kadar çabuk kabardığına ve ne kadar hızlı değiştiğinize şaşıracaksınız!

5. Mükemmeliyetçi olmaktan kaçının: Ya hep ya hiç açısından düşünmemeye çalışın. Kendinize karşı nazik olmayı ve aksilikleri öğrenme fırsatları olarak kabul etmeyi öğrenmelisiniz.

6. Hedeflerinizi takip edin: Kilo kaybı hedeflerinize ulaşabilmek için inanmak önemlidir. Ama şunu da unutmayın, çok hareket etmek ve fiziksel aktivitenizin artırılması, yeme alışkanlıklarınızın değiştirilmesi de gerekmektedir. Tüm bunlar için sadece kendinizi ince düşünemediğiniz zaman, umutlarınızı optimize edip zihninizin sağ çerçevesi içinde kendinizi düşünebilirsiniz.

7. Kendinize inanın: Kendinize güveninizin azaldığını mı hissediyorsunuz? Kendi kendine inancınızı pekiştirmenin bir yolu da olumlu onaylama cümleleri kullanmaktır. Basit, tercihen günlük otomatik doğrulama ifadelerini olabildiğince sık tekrarlayın. (Ben kilo verebilirim, ben yeterliyim, ben değerliyim…) Bir iki kere bu cümleleri söyleyin ve onları olumlu tutmak için çaba harcayın.

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/kilo-vermenin-7-temel-sirri.html/feed 0
Vücut Geliştirirken Kalp Sağlığına Dikkat ! http://bilgisayfam.net/saglik/vucut-gelistirirken-kalp-sagligina-dikkat.html http://bilgisayfam.net/saglik/vucut-gelistirirken-kalp-sagligina-dikkat.html#comments Tue, 04 Jun 2013 15:11:00 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3456 İlaç ve protein desteklerinin kalp hastalığı ve kansere neden olduğu savunuldu.

Özellikle gençlerin iyi bir vücuda sahip olmak için gittikleri spor salonlarında bilinçsizce kullandıkları ilaç ve protein desteklerinin kalp hastalıklarına ve kansere neden olduğu öne sürüldü.

Ege Üniversite (EÜ) Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çetin İşleğen, spor yaptıkları salonda vücudunu çabuk geliştirmek isteyen ya da yanındaki sporcu kadar çalıştığı halde vücudu gelişmeyen kişilerin salonda satılan protein ya da “doping” denilen anabolik steroidlerden kullandığını söyledi.

“Bu maddeler de damarların tıkayarak, kalp hastalıklarına ve kansere neden olabiliyor” diyene işleğen, anabolik stereoidin erkeklerde testosteron hormonuyla doğal olarak salgılanan bir madde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Bu maddeleri kullanılarak dışarıdan suni yolla erkeklik hormonu alındığında vücutta testosteronla doğal hormon salgılanması duruyor. Bu durunca bir süre sonra ‘libido’ dediğimiz cinsel güç de azalıyor. Kadınlar bu maddeleri kullandığında ise bu erkek hormonu olduğundan kadınlarda erkeksi durumlar ortaya çıkıyor. Kadınlarda erkeksi bir surat, bıyıklar ve kadınsı duygularda gerilemeler gibi durumlarla karşılaşılıyor. Bunları eski olimpiyatlarda hep görüyorduk sahada erkek gibi duran erkek gibi tiplerde bir sürü yarışmacılarla karşılaştık.”

İşleğen, sağlık açısından anabolik streoidlerin çok büyük zararları olduğunu ifade ederek, “Bu maddeleri hemen bırakırsanız zararlarından kurtulursunuz ancak ısrarcı olup kullanmaya devam ederseniz çok ciddi tehlikeleri var. Bu yüzden ölen bir sürü olimpiyat sporcusu var. Kamuoyunda pek yansımıyor ama birçok vücut geliştirme sporcusu bu yüzden öldü. Artık bu iş body yapanlar için zıvanadan çıktı” dedi.

“Gençler özellikle bu tuzağa daha fazla düşüyor” diyen İşleğen, gençlerin spora yönelmeden önce uzmanlara danışması gerektiğini söyledi.

 Protein desteği

İşleğen, vücut geliştirirken alınan protein desteğiyle ilgili, “Protein kullanımı genelde çok zararlı görülmüyor ancak internette satılan birçok protein adı altında içine steroid maddesi, testosteron hormonu katılmış maddeler satıyorlar. Siz bunları protein diye alıyorsunuz ama içinden zararlı doping maddesi çıkıyor. Protein ancak ve ancak zorunluluk durumlarında kullanılmalı, zorunluluk dışında kullanılırsa zarar elbette. Bunun için bir spor hekimine danışarak eczanede satılan proteinler kullanılmalı” diye konuştu.

Proteini sadece zorunluluk durumlarında tavsiye ettikleri vurgulayan İşleğen,”Okulda eğitim gören, 14-15 yaşında, haftada 5-6 antrenman yapmak zorunda olan ve yeterli derecede beslenemeyen, gelecek vadeden genç bir sporcu için aşırıya kaçmamak şartıyla protein ve vitamin takviyesi yapabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Sporcularda ani ölümler

İşleğen, sporcuların ani ölümlerinin insanları spordan soğuttuğunu ve steroid kullanımının da bu ani ölümlerin nedenlerinden biri olduğunu savunarak, “Bizim sporcularımız gerektiği zaman gerektiği gibi muayene olmuyorlar. Antrenman anında baş dönmesi, bayılma ve çarpıntı şikayetleri varsa ya da böyle bir durum sporcunun ailesi veya antrenörü tarafından hissedildiği zaman hemen sporcu kardiyoloğa yönlendirilmeli. Çünkü baş dönmesi, bayılma ve çarpıntı bu üçü çok önemli” şeklinde konuştu.

30 yaşın üzerindeki sporcularda, spora uzun bir ara verdikten sonra tekrar spora başlamalarının çok tehlikeli olduğuna dikkati çeken İşleğen, “Özellikle 30-40 yaşına kadar futbol oynamış birisi futbolu bıraktıktan 10 yıl sonra arkadaşlarının ‘hadi gel halı sahaya’ demesi üzerine tekrar orada oynaması çok tehlikeli. Çünkü basketbol ve futbol gibi branşlar insanı zorlayan kalp atımımızı maksimum seviyede kullandığımız sporlar. Eğer tıkanıklık gibi şikayetlerimiz varsa orada birçok ölüm gerçekleşebilir” dedi.

 Gençlere tavsiyeler

Genç bir insanın güzel bir vücuda sahip olmasının en iyi yolunun spor yapmaktan geçtiğini hatırlatan Çetin İşleğen, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ancak bu doğru çalışarak yapılmalı. İyi besleniyorlarsa herhangi bir ilaç ya da herhangi bir ek madde kullanmalarına gerek yok. Gençler salona gittiklerinde salon sahipleri veya oradaki insanları yönlendirmesinden ziyade bu işin uzmanı olan kişilere danışsınlar. Bize gelip danışırlarsa biz de spor hekimi olarak onlara hem nasıl spor yapmaları gerektiğini hem de neleri kullanıp neleri kullanmamaları gerektiğini söyleriz.”

 

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/vucut-gelistirirken-kalp-sagligina-dikkat.html/feed 0
Düz ayakkabılar da sağlıksız olabilir ! http://bilgisayfam.net/saglik/duz-ayakkabilar-da-sagliksiz-olabilir.html http://bilgisayfam.net/saglik/duz-ayakkabilar-da-sagliksiz-olabilir.html#comments Mon, 03 Jun 2013 10:55:32 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3450 Tercih edilen bazı ayakkabı türlerinin, ayak sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğu belirtildi.

Paris Podoloji Yüksekokulu’nda eğitim gördükten sonra bu ülkede ayak sağlığı uzmanı yani “podolog” olarak görev yapan Mehmet Çırak, yasal düzenlemelerin henüz oturmaması nedeniyle Türkiye’de podolojinin emekleme aşamasında olduğunu söyledi.

AYAK HASTALIKLARINDA KÖTÜ DURUMDAYIZ

Türkiye’nin ayakla ilgili hastalıklar konusunda Avrupa ülkelerine göre daha kötü durumda olduğunu ifade eden Çırak, bunun büyük ölçüde yanlış ayakkabı tercihlerinden ve ayakkabı giyme kültüründeki farklılıklardan kaynaklandığını savundu.

TOPUKSUZ DA ÇOK TEHLİKELİ OLABİLİR

Genelde yüksek topuklu ayakkabıların sağlık için zararlı olduğunun bilindiğini ancak topuğu olmayan, ayağı tutmayan, yanları yumuşak olan ayakkabıların risklerinin görülmediğini söyleyen Çırak, böyle bir ayakkabının vücut ağırlığının yüzde 70′ini topuklar üzerine bindirdiğini ve postürel kasların gerginliğini çok artırdığını, belde olması gereken hafif çukuru düzleştirdiğini ve bel fıtığını tetiklediğini kaydetti.

Topuksuz ayakkabıların dizlerde aşırı basınç yaparak menisküs gibi hastalıkları da tetikleyebileceğine işaret eden Çırak, böyle bir ayakkabının uzun süre kullanılmasının ayak altındaki planter kasların gerginliği artıracağını ve topuk dikeni hastalığına neden olabileceğini vurguladı.

BABETLER YÜZÜNDEN TOPUK DİKENİ ARTTI

Türkiye’de bu hastalıkların görülme sıklığının Avrupa ülkelerine göre daha sık olduğuna dikkati çeken Çırak, özellikle topuk dikeni hastalığında ilginç bir gelişme yaşandığını belirtti.

Topuk dikeni hastalığının 10 yıl öncesine kadar genelde 35-40 yaş üstü, kilolu, sürekli ayakta kalan insanlarda ve üçte iki çoğunlukla kadınlarda görüldüğünü dile getiren Çırak, şu bilgileri verdi:

20 YAŞINDA İNCECİK KIZLARDA TOPUK DİKENİ VAR

“Son 10 yılda ayakkabı modasındaki değişimle topuk dikeni hastalığı artık yaş ya da kiloya bağlı olmaksızın görülmeye başladı. Bize 20-25 yaşında incecik kızlar topuk dikeni rahatsızlığı nedeniyle gelmeye başladı.

Ayakkabı tercihlerine baktığımızda babet türü ya da topuksuz bez spor ayakkabılarını yoğun olarak kullandıklarını görüyoruz. Ayakkabının ayağı kavramaması, arka kısmının yumuşak olması ve topuğun olmaması nedeniyle ayak içe düşüyor. Bu durum dizlerin iç kısmında baskı oluşturuyor ve menisküs olarak bilinen hastalıklara ve kireçlenmeye davetiye çıkarıyor. X bacak hastalığı ve bel bölgesi şikayetlerinin de en önemli nedenleri arasında ayakkabı yanlış ayakkabı tercihi yatıyor.

SAĞLIKLI AYAKKABI NASIL OLMALI?

Sağlıklı ayakkabının arka bölümü burundan 2-4 santimetre yüksek olmalı, topuk çevresini saran bölüm sert olmalı, ayağı önden bağcık, bant ya da tokayla kavramalı. Tabanın izolasyon özelliğine sahip zemindeki düzensizliklere karşı koruyucu olacak biçimde kalın olması gerekiyor. Spor ayakkabılar için de aynı kurallar geçerli. Burada da önemli olan ayakkabının arka bölümü yani topuk bölgesinin sert olması, bileği tutması gerekiyor.”

AYAKKABININ PAHALI OLMASI SAĞLIKLI OLDUĞU ANLAMINI TAŞIMIYOR

Son dönemde yoğun kar yağışının görüldüğü ülkelerde karda rahat yürümeyi sağlayan topuksuz çizmelerin da yoğun olarak tercih edildiğini gözlediklerini, bu çizmelerin sert zeminde kullanılmasının ayak sağlığı problemlerine neden olabileceğine değinen Çırak, ayakkabının pahalı olmasının sağlıklı olduğu anlamını taşımadığını, oğlak derisi gibi pahalı malzemelerden yapılan bir ayakkabının da sayılan özellikleri taşımaması halinde sağlıksız olmaktan kurtulamayacağını anlattı.

Çırak, Türkiye’de evde ayakkabı giymeme kültürünün de ayak sağlığı problemlerine yol açabildiğini öne sürdü.

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/duz-ayakkabilar-da-sagliksiz-olabilir.html/feed 0
Cilt Lekeleri Nasıl Geçer ? http://bilgisayfam.net/saglik/cilt-lekeleri-nasil-gecer.html http://bilgisayfam.net/saglik/cilt-lekeleri-nasil-gecer.html#comments Sun, 02 Jun 2013 07:02:51 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3437 Güneşin zararlı UV ışınlarından cildinizi yeteri kadar koruyamazsanız cilt lekeleri meydana gelir.

Güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Önümüzdeki günler daha da sıcak olacak. Güneşin zararlı UV ışınlarından cildinizi yeteri kadar koruyamazsanız cilt lekeleri meydana gelir.

Cilt Lekeleri Nasıl Oluşur?

Bronz bir tene kavuşmayı hayal ediyor olabilirsiniz. Fakat güneşle çok fazla haşır neşir olduğunuzda vücudumuzun kendini güneşten korumak için bir kalkan oluşturduğu “melanin” olması gerektiğinden daha fazla salgılanır. Bu da yüzünüz başta olmak üzere tüm vücudunuzda cilt lekelerine neden olur.

Peki ya bu cilt lekelerinden kurtulmak mümkün mü? Hangi ürünü kullanmalıyız? Cilt lekeleriyle baş etmenin yolları…

Cilt Lekelerinden Kurtulmak

Cilt lekeleri, korumasız kalan cildimizin güneşin zararlı ışınları sonucunda meydana geldiği gibi alerjik makyaj malzemelerinden ötürü de oluşabilir.

Cilt lekelerine çözüm bulmadan önce lekeye neden olan dış etkeni tespit etmelisiniz.  Cilt lekeleriyle profesyonel olarak başa çıkmak için Evoria.com’un güzellik uzmanları şunları öneriyor:

Güneş Koruması Cilt Lekelerini Azaltıyor

Güneşin zararlı ışınları; güneş koruma kremi ya da cilt koruması yapılmadığı durumlarda, leke oluşumuna sebep oluyor. Cildinizde yeni leke oluşumunu önlemek için yılın her mevsiminde, özellikle yaz mevsimi ve deniz tatillerinde cildinizi, güneşin zararlı ışınlarından koruyan yüksek koruma faktörlü ürünler kullanmalısınız.

Güzelliğinize güzellik katan makyajı yaparken kullanılan malzemelerin kalitesine önem verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde cildin yapısını bozabiliyor ve lekeler ortaya çıkabiliyor. Özellikle makyajın alt yapısını oluşturan pudra, fondöten gibi makyaj malzemelerinin kaliteli ve içeriğinin güvenli olmasına dikkat etmek gerekiyor.

Cilt Lekelerinin Temizliği Nasıl Olmalı?

Cildinizdeki lekeleri gidermede en etkili yöntemlerden biri sabah ve akşam, lekelere özel üretilmiş sabun, jel ve köpüklerle cilt temizliği yapmak. Cilt yüzeyindeki ölü hücreleri temizleyici ve yeni hücrelerin oluşmasını sağlayan temizlik ürünleri; cilt lekelerinin yok olmasına ve cildinizin tazelenmesine katkıda bulunuyor. Cilt lekeleri için temizlik ve bakım ürünleri seçerken, tanecikli yapıda olmasına ve içeriğinde deniz yosunu, E ve C vitaminleri, antioksidan maddelerin bulunmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

Lekelere Özel Bakım Kremleri Hangileri?

C vitamini, cilt hücrelerinin yenileyerek, yeniden oluşmasını ve tazelenmesini sağlıyor. İçeriğinde C vitamini bulunan cilt lekelerine özel bakım kremleri ve serumlar, cildin pürüzsüz, sağlıklı ve parlak görünmesine yardımcı oluyor. Cilt lekeleri için kremleri sabah ve akşam düzenli kullandığınızda lekelerin yoğunluğu azalıp, gözle görülür iyileşme gerçekleşiyor. Böylelikle hayalinizdeki cilde kolaylıkla kavuşabiliyorsunuz.

Cilt Lekelerine Nasıl Kapatıcı Kullanmalı?

Cildinizdeki lekeleri yok etmek için bakım yaparken günlük hayatınıza, harika bir ciltle devam etmek için son teknoloji kozmetik ürünlerden yardım alabilirsiniz. Kadınların kurtarıcısı leke kapatıcı, cildi zararlı güneş ışınlarına karşı koruyucu ve nemlendirici özelliklere sahip BB kremlerle tek adımda, cildiniz için harika sonuçlar alabilirsiniz.

Kaynak: Womenist.net

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/cilt-lekeleri-nasil-gecer.html/feed 0
Bu 10 Besine Önem Verin ! http://bilgisayfam.net/saglik/bu-10-besine-onem-verin.html http://bilgisayfam.net/saglik/bu-10-besine-onem-verin.html#comments Sat, 01 Jun 2013 07:25:49 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3432 Kalsiyum ihtiyacımızı daha çok süt ve süt ürünlerinden karşılıyoruz ama süt ve ürünlerini tüketemiyorsanız kalsiyum ihtiyacınızı karşılamanız için başka hangi besinler tüketebilirsiniz?

 

1.Somon balığını omega-3’den zengin diye biliriz ama faydalı yağ asitlerinin yanı sıra somon kalsiyumdan da zengin bir besindir. 1 porsiyonu ile 200mg kalsiyum almaktasınız.

 

2.Kilo verme diyetlerinde sıklıkla önerdiğimiz badem 15g tüketildiğinde 50mg kalsiyum ihtiyacınızı karşılar. Ayrıca kalp sağlığı içinde oldukça faydalı.

 

3.Yeşil sebzeler içerisinde de kalsiyum vardır ama madımak içerisinde oldukça yüksek. Ayrıca madımakta yüksek miktarda antioksidan ve mineraller de bulunmakta. Yemeğini veya salatasını yaparak tüketerek 165mg kalsiyum ihtiyacınız karşılanacak.

 

4.Biz diyetisyenlerin kahvaltı seçeneği olarak sunduğumuz yulaf hem tok tutuyor, hem zayıflatıyor, hem kalp sağlığı için oldukça faydalı, hem de kalsiyumdan zengin. Ortalama küçük bir kase tüketerek 100mg kalsiyum alıyorsunuz.

 

5.Tofu son zamanlarda yeni tanıştığımız bir besin hem iyi bir protein kaynağı hem de kalsiyumdan oldukça zengin, 100g tüketerek 300mg kalsiyum alıyorsunuz.

 

6.Portakal hepimizin bildiği gibi C vitamininden zengin bir besin ama kalsiyum içeriği de oldukça yüksek. 1 portakalda 40mg kalsiyum bulunmakta.

 

7.Keten tohumu 1 yemek kaşığı kadar tüketildiğinde ortalama 60mg kalsiyum içeriyor. Salata, çorba veya yoğurdunuza ilave edebilirsiniz.

 

8.Soya sütü de kalsiyum içeriği ile tüketebileceğiniz bir besin. 1 bardak tüketerek ortalama 200mg ihtiyacınızı karşılıyorsunuz.

 

9.Protein içeriği yüksek ve severek tükettiğimiz kuru fasulye 1porsiyon tükettiğinizde 70 mg kalsiyum sağlıyor.

 

10.İncir lif içeriği yüksek aynı zamanda kalsiyumdan da zengindir. 2 adet tükettiğinizde 50mg kalsiyum ihtiyacınızı karşılıyorsunuz.

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/bu-10-besine-onem-verin.html/feed 0
Meme Kanseri Belirtileri ! http://bilgisayfam.net/saglik/meme-kanseri-belirtileri.html http://bilgisayfam.net/saglik/meme-kanseri-belirtileri.html#comments Fri, 31 May 2013 07:46:19 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3402 Meme içinde kanserleşen bir hücrenin, bir tümör oluşturması ve bir uzmanın muayene sırasında anlamasına ya da radyolojik incelemede belli olmasına kadar hayli uzun zaman geçmesi gerekiyor. Kadınlar genellikle en az 1 cm. büyüklüğüne ulaşmış bir kitleyi, elle kontrol yöntemi sayesinde fark edebiliyorlar.  Günümüzde meme kanserlerinin çoğu kişinin kendisi tarafından bulunuyor. Kanserli kitleler nispeten sert, düzensiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü görünüyor ve meme dokusu içinde rahatça oynatılamıyor. Kanser uzak organlara metastaz (yayılım) yapmışsa bu yayılımlar, nadiren meme kanserinin ilk bulgusunu oluşturuyor. Meme kanserinin sıkça yayılma gösterdiği bölgeler ise kalça ve omurga kemikleri ile akciğer ve karaciğer.
Ancak bazı hastalarda bu belirtilerin hiçbirisi olmuyor ve meme kanseri yalnızca, mamografi incelemesiyle tespit edilebiliyor. Aşağıdaki belirtilerden en az biri varsa, vakit geçirmeden uzmana başvurulması gerekiyor.

  • Memede veya koltukaltında ele gelen kitle (sertlik, şişlik)
  • Memebaşından akıntı (tek kanaldan kanlı veya şeffaf renkli)
  • Memebaşında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu
  • Memebaşı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma)
  • Meme cildinde yara veya kızarıklık
  • Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü)
  • Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)

    meme kanseri belirtileri Meme Kanseri Belirtileri !

Tüm kanser türlerine bağlı ölümler arasında, meme kanserine bağlı ölümler, ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada, akciğer kanseri bulunuyor. Türk İstatistik Kurumu (TUİK) 2007 verilerine göre,  70 milyonu aşan ülkemizde, 100 bin kadından 22’si meme kanserine yakalanıyor. Meme kanserinden ölüm oranı 100 bin kadında yaklaşık 10 kişi olarak belirtiliyor.  (http://www.tuik.gov.tr)
YANLIŞ
Meme kanseri genç kadınlarda görülmez
DOĞRU
Meme kanseri 50 yaş üstü kadınlarda daha yaygın ancak her yaş kadında ortaya çıkabiliyor.
]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/meme-kanseri-belirtileri.html/feed 0
Göbek Eritmenin Sırrı ! http://bilgisayfam.net/saglik/gobek-eritmenin-sirri.html http://bilgisayfam.net/saglik/gobek-eritmenin-sirri.html#comments Thu, 30 May 2013 09:23:25 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3375 Göbeğiniz oturduğunuzda akordeon misali kat kat katlanıyorsa ve bu durum sizi rahatsız ediyorsa, ondan kurtulmak için diyet ya da egzersiz tek başlarına yeterli olmayacaktır. İşte göbek eritmenin sırları…

İnce bir vücuda sahip olduğu halde göbeğinden yakınanlara veya ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar göbeklerini bir türlü eritemeyenlere sıkça rastlarsınız. Hatta bazıları, televizyonlarda reklamı yapılan ilginç görünümlü karın çalıştıran aletlerden satın bile almıştır, ama tabii bunların istenilen randımanı veremediklerini anlamaları da uzun sürmez. Aslında ‘göbek problemi’, kulaktan dolma diyet ve egzersiz yöntemleriyle çözümlenemeyecek kadar önemli bir sorun.

Bu konuda uzman önerileri doğrultusunda hareket etmek ve sabır göstermek, ‘sıkı ve

düz bir karna sahip olmanın’ anahtarı. İstenilen ölçülerde, düzgün ve orantılı bir vücuda sahip olmak ve göbeğinizden kurtulmak için şunlara dikkat etmeniz gerekiyor: Düz bir karın istiyorsanız, dikkat etmeniz

gereken en önemli nokta ‘beslenme’ konusudur. Yağlardan kurtulmak için öncelikle kan şekeri seviyesini kontrol altına almanız gerekiyor. Bu da en iyi günde 4-6 öğünle sağlanır. Tabii 6 öğün deyince aklınıza, masalar dolusu yemek gelmesin. Bir öğün, sebzeli bir omlet de olabilir, meyve doğradığınız bir mısır gevreği de, ya da yarım fincan pilavla bir parça tavuk ve bolca salata veya bir elma. Temel olarak üç ana ve üç ara öğün tüketebilirsiniz. Burada amaç, az

ama sık yemektir. Böylece ihtiyacınız kadar protein ve karbonhidrat ve az miktarda da yağ tüketmiş olursunuz.

 

Oranlar

Alınan kalorilerin yüzde 80’inin karbonhidratlardan gelmesi halinde, sıkı ve düz bir karna sahip olmak pek mümkün olmuyor.Oranlar değişebilir, ama kalorilerin yüzde 55’inden fazlasının karbonhidrattan alınması, vücuttaki yağdan kurtulmada pek yardımcı olmaz. Vücut tolere edebiliyorsa, az miktarda karbonhidrat alarak diyet yapılabilir. Önemli olan, yüzde 55 sınırını aşmamaktır.

 

Zamanlama

Bünyeye giren yağ miktarı azaldıkça, vücut bir tür alarma geçerek, alınan yağı depolamaya çalışır. Bu nedenle gün içinde her 2-3 saatte bir, bir şeyler yenilmesi öneriliyor. Bu, vücuttaki yağı yakmaya yardımcı olur.

 

Kalori

Yukarıda belirtilenlerin hepsini uyguladığı halde, yine de düz bir karna sahip olamayanlar, kilolarını sabit tutmak için günde kaç kalori alacaklarını öğrenmeleri gerekiyor. Bunu da biraz uğraşıp deneme yoluyla öğrenebilirsiniz. Ayrıca, tükettiğiniz toplam kaloriyi, kaç gram protein, karbonhidrat ve yağı tükettiğinizi de belirleyip yazmalısınız.

 

Kalori azaltma

Kiloyu sabit tutmak için alınması gereken günlük kalori miktarı bulunduktan sonra, alınan kalori miktarının 200 kalori kadar azaltılması gerekiyor. Hedef, yiyebildiğiniz kadar yiyip, yine de yağ yakmaya devam etmek ama bu arada da kas kaybına uğramamaktır. Olabildiğince az yemeyi hedeflerseniz, elde edeceğiniz tek şey metabolizmanızı yavaşlatmak ve kas dokusundan kaybetmek olacaktır. İlk hafta sonra verdiğiniz, kilodan  çok, vücutta birikmiş su olacaktır. Esas ondan sonra kilo vermeye başlarsınız.

 

Tutarlılık

Haftanın 6 günü bu program uygulanıp, haftada bir gün istenilen bir besinden bir porsiyon tüketilebilir. Ancak burada önemli olan şey abartmamaktır. Çünkü abartmanız halinde kan şekeri seviyesi tekrar yükselebilir ki, bu da yağ yakmanızı durdurur.

 

 

Ağırlık çalışması

Haftada 2-3 kez yapılacak 35 dakikalık (bir saate de çıkılabilir) ağırlık çalışması, hem vücuttaki kas kütlesini, hem de metabolizma hızını arttırır; çünkü kas, yağdan daha çok kalori yakar. Bu şekilde günde fazladan 30 ila 50 kalori yakabilirsiniz. Ağırlık çalışmasına karın egzersizlerini de dahil etmelisiniz. Böylece bir yandan vücudunuzdaki yağ miktarını azaltırken, diğer yandan da karnınızı sıkılaştırmış olursunuz.

 

Kardiyovasküler egzersizler:

Haftada 3 ila 5 gün, 30-40 dakikalık orta yoğunlukta kardiyo egzersizleri (yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklet vs) yapılması da önerilenler arasında. Başlangıç seviyesindekiler, egzersizin yoğunluğunu kademeli olarak arttırmalılar. Eğer zaten belli bir seviyedeyseniz, haftanın iki günü daha yoğun program uygulayabilirsiniz. Bunu düzenli uygular, yediklerinize dikkat eder ve bu rutini her 3-4 haftada bir değiştirirseniz, düz bir karna sahip olabilirsiniz.

 

 

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/gobek-eritmenin-sirri.html/feed 0
Türk Mucizesi Dünyayı Şaşırttı ! http://bilgisayfam.net/saglik/turk-mucizesi-dunyayi-sasirtti.html http://bilgisayfam.net/saglik/turk-mucizesi-dunyayi-sasirtti.html#comments Thu, 30 May 2013 09:18:54 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3372

Türk mucizesi olan yoğurtla ilgili son yapılan uluslararası bir araştırma, yoğurdun yeni bir faydasını daha ortaya çıkardı. İnsülini dengeleyen, protein kaynağı olan yoğurdun göbek yağlarını eritmede de faydası olduğu biliniyordu. Bu son yapılan araştırmada da yoğurdun depresyonu önleyebileceği ortaya çıktı.

spacer Türk Mucizesi Dünyayı Şaşırttı !

Daha önce probiyotiklerin bağırsaklardaki faydalı bakterileri artırdığı biliniyordu ama bu bakterilerin beyni etkilediği bilinmiyordu. Bu çalışmayla günde iki kere yoğurt yiyenlerin, bir ay içinde beyin fonksiyonlarını hem zihinsel aktivite hem de duygusal açıdan iyi yönde değiştirdiği görüldü.

 

BİRDEN ÇOK FAYDASI VAR

 

Uzmanlar kefirde de bulunan bu probiyotiklerin, duygusal açıdan yarattığı değişimin önemli olduğunu belirtiyor. İnsan vücudundaki bu faydalı bakteriler, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, sindirimi destekliyor, sağlıklı kilonun korunmasına yardımcı oluyor ve ayrıca kan basıncını da düzenliyor.

 

DUYGUSAL AÇLIĞI PROBİYOTİK YOĞURT ÇÖZEBİLİR

 

Bu araştırma ayrıca duygusal açlığı da yatıştırmaya yardımcı olabilecek bir sonucu ortaya koyuyor. Çünkü beyin ve mide arasındaki iletişimde beyin stres anında ya da diğer negatif duygular olduğunda mideye sinyal gönderiyor ve bu da duygusal açlığa neden olabiliyor. Bu çalışmada, probiyotik tüketenlerde sinyallerin tersine döndüğü görüldü.

 

DENEKLER KENDİLERİNİ ÇOK İYİ HİSSETTİ

 

Araştırmayı yürüten UCLA Tıp Fakültesi’nde, Dr. Kristen Tillisch, “Bu araştırmayı yürütürken, gönüllülerin araştırma süresince kendilerini ruhsal olarak da çok iyi hissettiklerini, anksiyetenin azaldığını ve mideleriyle ilgili problemlerinin çözülmeye başladığını duyduk. Faydalı mide parazitleri, beyin ve mide arasında gidiş-dönüşlü bir sokak gibi.” dedi.

Tillisch, araştırmanın 18 ile 53 yaşları arasında, sağlıklı kiloda olan 36 kadın üzerinde yapıldığını söyledi.

 

Alıntı

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/turk-mucizesi-dunyayi-sasirtti.html/feed 0
Tatlı Krizi ile Baş Etmenin Yolları ! http://bilgisayfam.net/saglik/tatli-krizi-ile-bas-etmenin-yollari.html http://bilgisayfam.net/saglik/tatli-krizi-ile-bas-etmenin-yollari.html#comments Wed, 29 May 2013 08:41:42 +0000 ugurbilgili http://bilgisayfam.net/?p=3359 İşte hepimizin yaşadığı probleme çözüm!

azen de olsa şeker ve tatlı krizini hepimiz yaşarız. Bu tür zamanlarla nasıl başa çıkacağınızı biliyor musunuz? Ara ara da olsa çikolata krizine girdiğimiz de ufak tefek ipuçlarıyla bu durumu fazla kalori almadan atlatabilirsiniz.

Şeker beynimizden seratonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonlarının salgılanmasına yardımcı olur. Mutsuz kişilerin de buzdolabında tatlı bir şeyler aramasının veya iş yerinde çekmece de bir acil durum çikolatası bulundurmasının sebebi budur.

Bu gibi durumlarla nasıl başa çıkmamız gerektiğiniz Diyetisyen &Yaşam Koçu Gizem Şeber’e sorduk. İşte Şeber’in ağızından tatlı krizi ile baş etme yolları…

Tatlı Krizinin Sebepleri Nelerdir?

Hipoglisemi: Kan şekerinin hızlı düşmesi durumu olarak açıklanabilecek hipoglisemi rahatsızlığında, kişinin ara öğün yapma alışkanlığı yoksa veya uzun süreler boyunca aç kalıyorsa düşen kan şekerine bağlı olarak kişinin tatlı krizine girmesi çok yüksek olasılıktır. Hipoglisemisi olanların, mutlaka günde 2,5 – 3 saatte bir besin tüketmeleri ve ana öğünlerin arasında sağlıklı atıştırmalıklar tüketmeleri gerekir.

Bazı vitamin ve mineral yetersizlikleri: Demir gibi bazı minerallerin yetersizliğinde kişilerin daha sık tatlı krizleri yaşadıkları bilinir. Vücut yetersiz alınan vitamin ve/veya mineralin intikamını tatlı isteyerek alır.

PMS (Adet öncesi sendromu): Adet dönemleri öncesinde aşırı duyarlılık göstermek olarak tanımlanabilecek bu durumda, kadınların aşırı tatlı ihtiyacı duydukları bilinir. Çeşitli beslenme stratejileri ile tatlı krizlerinin önüne geçilmesi mümkündür.

Polikistik Over Sendromu (POS): Polikistik over hastalığı olan kadınların birçoğunda gizli şeker (insülin direnci) eş zamanlı olarak bulunduğundan ötürü, POS’u olan kadınların tatlı krizlerini diğer kadınlara göre çok daha sık yaşadıkları bilinmektedir. POS’u olan kadınların bu durumu aşabilmeleri için doktorları ile gerekli tedavi planını yapmaları, diyetisyenleri ile sağlıklı kiloya inmeleri ve bu kiloyu korumaları ve düzenli egzersiz yapmaları gerekir.

Barsak parazitleri: Barsak parazitleri, barsakta yiyecekten üretilen enerjinin büyük bir kısmını çaldığından ötürü kişinin iştahı açılır ve tatlı isteği artar. Aşırı tatlı isteği duyan ve gece uyurken salya akıntısı olan kadınların, barsak paraziti ihtimalini gündeme getirmesi gerekir.

Duygusal durum: Kadınlarda tatlı ihtiyacının ortaya çıkmasının en temel nedenlerinden biridir. Üzüntü, mutsuzluk, stres, depresyon gibi sebepler tatlı isteğinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Son dönemlerde kadınlarda yaşanan cinsel mutsuzluğunda tatlı isteğine sebep olabileceği gündeme gelmiştir. Evliliklerinde veya cinsel hayatlarında mutsuz olan kadınların, diğer kadınlara göre daha fazla tatlı ihtiyacı duydukları bilinir.

Tatlı Krizi ile Nasıl Baş Edilir?

Az miktarda tüketin: Yapılan araştırmalar canı tatlı isteyen kişilerin eninde sonunda o tatlıyı tükettiğini gösteriyor. Bu nedenle canınız tatlı istediğinde az miktarda tüketmek yardımcı olacaktır. Günlük 150 kaloriyi aşmayacak bir tatlı tüketiminin vücuda çok zararlı olmadığı düşünülüyor. Amerika Kalp Sağlığı Derneği’nin açıklamasına göre Amerikalılar günde 22 çay kaşığı şeker tüketiyor, önerilen maksimum miktar ise kadınlar için altı, erkekler için dokuz çay kaşığı dolusu şeker.

Tatlı ile diğer besinleri karıştırın: Tatlıdan alacağınız kaloriyi azaltmak ve daha az miktarda tatlı tüketerek tatlı damağınızı kırmak istiyorsanız, besinleri karıştırmalısınız. Örneğin çikolata sosuna bandırılmış muz ve çilek tüketmek veya direk çikolata yemek yerine fındık ve bademli drajelerden tüketmek hem daha az miktarda tatlı ile tatlı isteğinizi kesmenize hem de daha az kalori almanıza yardımcı olur. Ayrıca karışım tatlılar, kan şekeri daha yavaş yükselip daha yavaş düştüğünden ötürü tatlı tüketimine bağlı hızlı acıkma ihtimalinizi de azaltmış olursunuz.

Şekersiz sakız çiğneyin: Şekersiz fakat şeker tadı olan aromalı sakızlardan çiğnemek tatlı ihtiyacınızı azaltabilir. Yapılan bazı bilimsel çalışmalar, sakız çiğnemenin yemek yeme isteğini azalttığını göstermektedir.

Meyve tüketmeye çalışın: Canınız tatlı istediğinde taze veya kuru meyveler ile bu ihtiyacınızı bastırabilirsiniz. İş yeri çekmecenizde veya mutfağınızda aşırı kalorili şekerli atıştırmalıklar yerine kuru kayısı, kuru incir, hurma, kuru erik gibi tatlı ama sağlıklı atıştırmalıklara yer açın.

Odağınızı değiştirin: Canınız gün boyunca tekrar tekrar tatlı bir şeyler tüketmek istiyor ise odağınızı değiştirmelisiniz. İmkân varsa yürüyüşe çıkmak tatlıyı unutturacak en iyi yöntemlerden biridir. Bilgisayar oyunları, gazete, dergi ve kitap okumak gibi faaliyetler ilk on dakikasından sonra genelde tatlı ihtiyacını ortadan kaldırır. Tatlı istediğinizde evi toplamak, en yakın arkadaşınızı arayıp sohbet etmek hatta günümüz dünyasında sosyal medyada zaman harcamak tatlıyı unutturacak yöntemlerden sayılabilir.

Kaliteli tatlı tüketin: Şeker ve gofretler yerine yoğun kakaolu bitter çikolataları, hamur tatlıları yerine meyveli ve sütlü tatlıları tercih edin. En azından tatlı isteğinize mağlup olduğunuzda, sadece şeker değil, vücudunuz için gerekli olan bazı vitamin, mineral ve diğer besin öğelerini de almış olursunuz.

Düzenli beslenin: Uzun süre aç kalmak, ana öğünleri atlamak gibi beslenme yanlışları tatlıya olan isteğinizi arttırabilir. Günde 3 saatten uzun aç kalmayacağınız ve aralarda sağlıklı atıştırmalıklar tüketeceğiniz bir beslenme planı tatlıya olan isteğinizi ciddi anlamda azaltır.

Destek alın: Eğer üzüntü, stres gibi duygusal durum değişiklikleri tatlı krizlerine yol açıyorsa ve bu hayatınızda artık çözümlenemeyen ve sürekli tekrarlanan bir hal aldı ise destek almayı düşünebilirsiniz. Unutmayın ki, hiçbir besin veya içecek hayatınızdaki problemleri çözemez. Hayatınızda ciddi bir mutsuzluk kaynağı var ise onu tatlı yiyerek yenemeyeceğinizin farkına varmalısınız.Tatlının problemi sadece erteleyen anlık bir çözüm olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Kendinizi ödüllendirin: Tatlı krizlerinize karşı açtığınız savaşı bütün hafta hafif sıyrıklar ile atlattı iseniz, haftanın sonunda kendinizi ödüllendirmelisiniz. Yemeğin bir ödül olmadığını unutmayın. Kendinizi başka şeylerle ödüllendirmeye çalışın. Çok beğendiğiniz kazak veya en sevdiğiniz yazarın yeni kitabı gibi. Bu ödüller tatmin etmiyor ise 150 kaloriyi aşmayan bir tatlı ile kısa dönemli bir ateşkes ilan edin.

Hep aynı taktiği uygulamayın: Canınız her tatlı istediğinde kuru kayısı tüketmek veya en yakın arkadaşınızı aramak gibi aynı yöntemler ile yol almaya çalışırsanız başarısız olabilirsiniz. Bu nedenle canınız her tatlı istediğinde başka bir taktik uygulamaya çalışmalısınız.

Kaynak: Womenist.net

]]>
http://bilgisayfam.net/saglik/tatli-krizi-ile-bas-etmenin-yollari.html/feed 0