Abdülaziz Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Abdülaziz kimdir?, Abdülaziz kaç yaşında?, Abdülaziz evi nerede?, Abdülaziz nerelidir? Abdülaziz ev adresi?, Abdülaziz kaç yaşında?, Abdülaziz nerede oturuyor?, Abdülaziz nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Abdülaziz hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 08.Şubat.183004.Haziran.1876 senesinde doğan Abdülaziz şu an için 46 yaşında ve Kova burcundandır. Abdülaziz doğum yeri ise Eyüp, İstanbulOrtaköy, İstanbul olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Padişah olarak devam ettirmektedir.

Abdülaziz Kimdir? – Abdülaziz Evi Nerede? – Abdülaziz Nerede Oturuyor?

Abdülaziz Kimdir?, evi nerede?

Osmanlı padişahlarının otuz ikincisi, İslam halifelerinin doksan yedincisi olan Sultan Abdülaziz zamanında Avrupa’dan alınan borçlar bundan dolayı Osmanlı Devleti maddi güçlükler içine girmişti. Bir yandan artan isyanlar Fransız Devrimi ile kuvvetlenen milliyetçilik ve özgürlük düşüncesinin yansımasıydı. 14 yıl 11 ay padişahlık yapan Sultan Abdülaziz, meşrutiyet yanlılarının baskını sonucu tahttan indirildi.

Sultan Abdülaziz, 8 Şubat1830‘da İstanbul, Eyüp’te II. Mahmut‘un ikinci oğlu olarak Pertevniyal Sultan Hanım‘dan dünyaya geldi. Şehzadeliğinde güreş, binicilik, av gibi sporlarla ve müzik ile resimle uğraştı. Sarayda iyi bir eğitim gördü. I. Abdülmecit‘in ölümü üzerine 25 Haziran1861‘de 32 yaşında Osmanlı tahtına geçti.

Tahta geçtikten sonra ordunun ve donanmanın geliştirilmesiyle meşgul oldu. Sultan Abdülaziz tahta çıktığında Osmanlı Devleti‘nde dış borçlar yüzünden hazine boşalmıştı. Özellikle gayrimüslimler Fransız İhtilali‘nin getirdiği özgürlükçü ve milliyetçi düşüncelerden ve Avrupalı devletlerin kışkırtmaları neticesinde yeniden ayaklanmaya başlamışlardı.

Sultan Abdülaziz’in 3 Nisan1863‘de Mısır ziyaretinden sonra batılı devletlerin baskısı neticesinde tanzimat hareketlerine devam etmek zorunda kaldı. Padişahlığının ilk senelerında Avrupalı devletlerin baskıları ve iç sorunlar ile uğraşan Sultan Abdülaziz, azınlıkların isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı.

15 Haziran1862 tarihinde Avrupa’da yardım alan Sırplar, Belgrad Kalesi’ne saldırdılar. 1861‘de Hersek’de çıkan isyan ile birleşerek kısa bir sürede büyüyen bu hareket 23 Ağustos‘da Ömer Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Rieka’daki Karadağ ordusunu mağlup etmesiyle neticelendi. Bunun üzerine 31 Ağustos1862‘de İşkodra Barışı yapıldı. Karadağ Savaşı‘nı bittirmek için yapılan bu barış ile Karadağ iç işlerinde bağımsızlık kazandı.

1856Paris Antlaşması ile Sırbistan özerkliğini kazanmıştı. Ancak Osmanlı Devleti’nin bölgede zayıflaması yüzünden Sırbistan kalan Osmanlı askerlerini de bölgeden çıkarmak için girişimlerde bulundu. Avrupalı devletlerin olaya karışması neticesinde 1867‘de Osmanlı Sırbistan topraklarından çekilmeyi kabul etti.

Bu gelişmelerin hemen sonrasında 1859‘da Eflak ve Boğdan birleşerek ortak bir prens atamışlardı ve Osmanlı Devleti de bu prensi tanımak zorunda bırakılmıştı. Bunun neticesinde Eflak ve Boğdan Osmanlı Devleti’ne bağlı olmakla beraber birleşerek Romanya Prensliği‘ni kurdu. 28 Haziran1864‘de Osmanlı Devleti birleşmeyi kabul eden İstanbul Protokolü‘nü imzaladı. Kısa bir süre sonra 8 Mart1865‘te Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, Rusya ve Yunanistan ile birlikte İstanbul Barışı‘nı imzaladı. Bu barışa göre Korfu, Kefalonya, Zenta, Çerigo ve Paksa adaları Yunanistan‘a verildi.

Ayaklanmalar Girit‘te de başladı. Sorunu çözmek için Osmanlı Devleti, idari ve askeri açıdan girişimlerde bulundu. Girit’e gönderilen Mehmet Emin Paşa, 6 Ekim1867‘de yeni statü için ferman paylaştı. Sivil yönetim padişahın atadığı valiye askeri yönetim ise atanacak komutana verildi. Atanan valinin biri müslüman diğeri hıristiyan iki yardımcısı olacaktı. Gümrük vergisi hariç diğer vergilerden ada muaf olacak, iki resmi dili olacaktı. Karma meclis tarım, bayındırlık, ticaret ve endüstri işlerini planlayacaktı.

Sultan Abdülaziz, 1867 senesinde Paris‘te açılan büyük bir sergiyi görmek için imparator III. Napolyon‘un davetini kabul ederek Fransa‘ya gitti. Ardından İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya, Macaristan yoluyla ülkeye döndü. Bu seyahatleri boyunca bir çok hükümdar ile görüştü. Ardından Rusya‘nın Karadeniz’e ait hükümleri dikkate almayacağını bildirmesi üzerine İngiltere, Fransa, Prusya, Rusya ve İtalya içerisinde 13 Mart1871‘de Karadeniz’in tarafısızlığına son veren Londra Antlaşması imzalandı.

19. asrın sonlarına doğru Avrupa’da, AvusturyaMacaristan, Rusya ve Almanya devletleri belli başlı güç odakları durumundaydılar. Bu üç devletin üzerinde durdukları en mühim konu Şark Meselesi idi. Dolayısıyla Osmanlı Devleti‘nin hakimiyeti altındaki Hıristiyan unsurun tahrik edilerek Hıristiyanların yaşadıkları bölgelerin kendi nüfuzları altına alınması yolundaki faaliyetlerden geri durmamışlardır. AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek üzerinde uzun süredir emelleri bulunmaktaydı ve bu devletin esas amacı Selanik’e ulaşmaktı. 1875 senesinde Bosna-Hersek’te yeni bir isyanın çıkmasında şüphesiz Avusturya’nın rolü çok büyüktür. Bosna-Hersek‘in Sırbistan ve Karadağ gibi iki Slav ülkesi ile Avusturya içerisinde yer alması burayı propaganda için uygun bir duruma getiriyordu. Ayrıca 1856Paris Antlaşması‘ndan sonra Karadağ, Sırbistan ve Girit gibi yerlerin, çıkan isyanlarla muhtariyet kazanmış olmaları da Bosna-Hersek’in Hıristiyanlarını heveslendiriyordu. Çıkan bu isyanlar esnasında Avusturya‘nın üstüne aldığı himayeci rol ve buraya yönelik yayılma emelleri Rusya’nın tepkisini çekmeye başlamıştı.

Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, hem dışta hem de içte devletin saygınlığının sarsılmasına sebep oldu. Aldığı kararlarla Avrupa devletlerinin tepkisini çekmekle devletin senelik ödediği borcunu beş sene müddetle ödenmeyeceğini bildirmesi üzerine Avrupa’da Osmanlılar aleyhine gösteriler yapılmasına yol açtı. Rusya bu karışıklıktan yararlanarak Balkanlarda Panislavizm propagandasını yayarak isyan çıkmasını sağladılar. Sultan Abdülaziz, Balkanlardaki tehlikeli gelişmeyi engellemeye çalışırken bundan öncekilerde görevlerinden azledilmiş bulunan Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile Hasan Hayrullah Efendi ihtilal hazırlığı yapıyorlardı. Özellikle Hüseyin Avni Paşa, Mahmut Nedim Paşa tarafından azledilip, sürüldüğü için padişahı tahttan indirip yaşamını kaybettirmeye karar verdi. Londra‘ya gidip İngilizlerle bu işi planladı. Hüseyin Avni Paşa, Mithat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ve Süleyman paşalar, padişahın tahttan düşürülmesi için geniş bir propagandaya giriştiler. 30 Mayıs1876 Cuma günü sabahı, saat 04.30’da harekete geçtiler. Taşkışla’dan gelen taburlarla, Mekteb-i Harbiyyenin 300 kadar talebesi, Dolmabahçe Sarayı’nı çevirdi. Donanma da deniz tarafını kontrol altına aldı. Sultan Abdülaziz kayıkla alınıp, Topkapı Sarayı’na götürülerek odaya hapsedildi. Sonra Fer’iyye Sarayı’na götürüldü.

4 Haziran1876‘da Hüseyin Avni Paşa, Sultan Abdülaziz‘i odada ölü buldu. Sultan Abdülaziz’in cenazesi 5 Haziran1876‘da büyük bir merasimle kaldırıldı. Babası II. Mahmut‘un Çemberlitaş’taki türbesine toprağa verildi. Yerine Kardeşi I. Abdülmecit‘in oğlu V. Murat geçti.

Sultan Abdülaziz zamanında, I. Abdülmecit zamanında başlayan yenilik hareketleri sürdürüldü. Yeni bir vilayet teşkilatlanmasına geçildi. Yeni asker elbiseleri kabul edildi. İlk kez posta pulu kullanıldı. Süveyş Kanalı açıldı. Sahillere deniz fenerleri kondu. İstanbul‘da tramvay işletilmeye başlandı. Galata Tüneli yapıldı ve işletilmeye başlandı. Mahkeme-i Nizamiye, İcra Cemiyeti, Ceza, Cinayet ve Hukuk Mahkemelerini havi İstinaf Mahkemesi, Temyiz Mahkemesi, gümrüklerle alakalı Rüsumat Eminliği, Merkez Bidayet Mahkemeleri teşkil edildi. Meclis-i Kebir-i Maarif ve Tapu Umum Müdürlüğü ve Meclis–i Hazain teşkil edildi. Ahmed Cevdet Paşa başkanlığında Mecelle Cemiyeti kuruldu. Maarif Teşkilat nizamları düzenlendi. Sultani Mektepleri (Liseler) ve Sanayi Mektepleri açıldı. Fransa İmparatoriçesi, Avusturya İmparatoru, İran Şahı, Sultan Abdülaziz’i ziyaret için İstanbul‘a geldiler. Şark ve İzmir Demiryolları açıldı. Tıbbiye, Mülkiye, Orman ve Maden Mektepleri, Darüşşafaka Lisesi açıldı. İtfaiye Alayı teşkil edildi.

Kadılık Kurumu daha sıkı denetim altına alınarak 1 Nisan1868 Şura-yı Devlet ve 1870 yılı içinde de Divan-ı Muhasebat kuruldu (Danıştay ve Sayıştay). Ayrıca eğitim, ulaşım ve bankacılık konularında çeşitli düzenlemeler yapıldı.

Sultan Abdülaziz zamanında donanmanın modernleştirilmesine de çalışıldı. 1875 yılına doğru Türk donanmasında 816 top taşıyan 21 zırhlı ve 173 yardımcı gemi vardı. Türk Bahriyesinde 50.000 efrad, 700 subay, 208 yüksek rütbeli subay, 11 Tümamiral, 6 Koramiral ve üç Oramiral vardı. Sultan Abdülazizi’in hükümdarlığı sürasince meşrutiyet düşüncesine başta sıcak baksa da, sonraları değişip bu düşüncesi savunanlara karşı zor kullanacaktır. Dönemin aydınlarından İbrahim Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa ile padişahlığının ilk dönemlerinde sıcak ilişkiler kurduysa da daha sonra onları sürgüne göndermiştir. Ülkede meşruti yönetimin gelmesini isteyenlerin yarattığı bu özgürlük havası içinde Abdülaziz’in tahttan indirilmesi hususunda kamuoyu oluşturuldu.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script