Abdülhak Hamit Tarhan Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Abdülhak Hamit Tarhan kimdir?, Abdülhak Hamit Tarhan kaç yaşında?, Abdülhak Hamit Tarhan evi nerede?, Abdülhak Hamit Tarhan nerelidir? Abdülhak Hamit Tarhan ev adresi?, Abdülhak Hamit Tarhan kaç yaşında?, Abdülhak Hamit Tarhan nerede oturuyor?, Abdülhak Hamit Tarhan nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Abdülhak Hamit Tarhan hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 02.Ocak.185212.Nisan.1937 senesinde doğan Abdülhak Hamit Tarhan şu an için 85 yaşında ve Oğlak burcundandır. Abdülhak Hamit Tarhan doğum yeri ise İstanbulİstanbul olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise ŞairTiyatro Yazarı olarak devam ettirmektedir.

Abdülhak Hamit Tarhan Kimdir? – Abdülhak Hamit Tarhan Evi Nerede? – Abdülhak Hamit Tarhan Nerede Oturuyor?

Abdülhak Hamit Tarhan Kimdir?, evi nerede?

Tanzimat sonrası Türk Edebiyatı‘nın en mühim isimlerinden olan Abdülhak Hamit Tarhan; Recaizade Mahmut Ekrem, Namık Kemal ve Ebüzziya Tevfik gibi isimler ile birlikte yeni, batıya yönelik Türk Edebiyatı’nın kurucularından oldu.

Abdülhak Hamit Tarhan, 2 Ocak1852‘de İstanbul’da dünyaya geldi. Dededen gelen soylu bir ailenin çocuğu olan Abdülhak Hamit Tarhan’nın dedesi Abdülhak Molla, II. Mahmut ve I. Abdülmecit‘in hekimiydi. Babası Hayrullah Efendi ise tarihçi ve diplomattı.

Abdülhak Hamit Tarhan ilk eğitim hayatına, Evliya Hoca, Behaeddin Hoca ve Tahsin Efendi gibi özel hocalardan aldığı derslerle başladı. Ardından Bebek Köşk Kapısı’ndaki Mahalle Mektebi’ne ve daha sonra Rumelihisar Rüştisine gitti. 1863 senesinde halen 11 yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey ile Paris‘e giderek eğitim hayatına burada devam etti. Özel bir okulda okuyan Abdülhak Hamit, bu sayede Fransızcasını geliştirdi. Babasının da Paris’e gelmesinden kısa bir süre sonra 1865 senesinde İstanbul’a döndü. İstanbul’da Fransız Okuluna devam ederken öte yandan da Babıali’de tercüme odasında çalışıyordu.

1866 senesinde babasının İran‘a Tahran Büyükelçiliği’ne tayin edilmesi yüzünden babasıyla İran’a gitti. Babası 1867 senesinde vefat edene kadar burada kaldı. İstanbul’a döndükten sonra Maliye Mühimme Kalemi’ne girdi. Maliye Kalemi’nde döneme edebiyat alanında damgasını vurmuş olan Recaizade Mahmut Ekrem ile tanışma fırsatı buldu. Bu dönem Sami Paşa‘nın Hafız Divanı’nın okudu ve Tahran’daki yaşamını anlatan “Macera-yı Aşk” adlı ilk eserini yazdı. Kısa sürede Şura-yı Devlet ve Sadaret Kalemi’ne artan Abdülhak Hamit, 1871 senesinde Fatma Hanım’la evlendi. Bu dönem ilk şiirlerini yazmaya başladı.

1876 senesinde Paris Büyükelçiliği’nde İkinci Katipliğe atandı fakat iki yıl sonra, zalim bir hükümdara başkaldırıyı anlatan “Nesteren” adlı oyunu yüzünden görevden alındı. Ardından 1881‘de Gürcistan‘daki Poti, 1882‘de Yunanistan‘daki Golos ve 1883‘de Bombay Başkonsolosluklarına atandı. Hayatındaki en mühim olaylardan biri Bombay’dan dönerken uğradıkları Beyrut‘ta eşi Fatma Hanım’ı kaybetmesi oldu. Bu ölümün etkisiyle ünlü şiiri “Makber“i yazdı.

1886 senesinde Londra Büyükelçiliği’ne Başkatip olarak atandı. Burada kaldığı süre içinde ikinci eşi Nelly ile tanıştı ve evlendi. 1895 senesinde Lahey elçiliğine getirildi. Ardından kısa bir süre sonra Brüksel‘e tayini çıktı. Eşinin rahatsızlanması üzerine 1900‘da İstanbul’a döndü.

1911 senesinde ikinci eşi Nelly’nin ölümünden sonra, burada Cemile Hanım ile evlendi. Ancak bu evlilik 20 gün kadar sürebildi. 1912‘de Belçika asıllı Lüsyen Hanım’la evlendi. İstanbul’da iken Meclis-i Ayan üyesi olan Abdülhak Hamit Tarhan, 1920‘de İstanbul’un işgal edilmesi ile birlikte Viyana‘ya kaçtı.

Viyana‘da sıkıntılı günler geçiren yazarı, Ankara Hükümeti geri getirmek için çabalara başladı. İstanbul’a Hükümet aracılığıyla döndükten sonra Maçka’da bir eve yerleştirildi ve kendisine maaş bağlandı. 1928‘de İstanbul Milletvekili seçildi ve 12 Nisan1937‘de İstanbul’da vefat edene kadar bu görevi sürdürdü. Naaşı Zincirlikuyu’ya toprağa verildi.

Batılılaşmanın en büyük isimlerinden olan Abdülhak Hamit Tarhan, “Şair-i Azam” olarak bilinmektedirdi. Hayatının büyük bir kısmını yurtdışında geçirmiş ve Avrupa Edebiyatı’ndan bi hayli etkilenmiştir. Kurallara uymayan, Batı edebiyatında gördüğü her yeniliği, Türk Edebiyatı’na da getirmiş ve “Divan Şiiri”nin bitiricilerinden olmuştur. Sanatından romantik öğelere ağırlık vermiştir. Vezin, kafiye ve dile pek önem vermemiş, lirizmi ön plana çıkarmıştır.

Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devrimleri edebiyatına katmıştır. İlk eserlerinde Tanzimat ekolünün etkisinde kalmış, daha sonra Batı edebiyatını daha yakında zamandan tanıyınca klasik edebiyattan tamamiyle ayrılmıştır.

ESERLERİ

Şiir:
Sahra (1879)

Ölü (1886)

Hacle (1886)
Bir Sefilenin Hasbihali (1886)

Bâlâ’dan Bir Ses (1911)

Validem (1913)

İlham-ı Vatan (1918)
Tayflar Geçidi (1919)

Ruhlar (1922)

Garâm (1923)

Oyun:

İçli Kız (1874)

Sabr ü Sebat (1875)

Duhter-i Hindu (1875)

Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)

Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)
Eşber (1880, 1945)

Zeynep (1908)

Macera-yı Aşk (1910)

İlhan (1913)
Tarhan (1916)

Finten (1918, 1964)

İbn Musa (1919, 1928)

Yadigar-ı Harb (1919)

Hakan (1935)
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script