Alp Arslan Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Alp Arslan kimdir?, Alp Arslan kaç yaşında?, Alp Arslan evi nerede?, Alp Arslan nerelidir? Alp Arslan ev adresi?, Alp Arslan kaç yaşında?, Alp Arslan nerede oturuyor?, Alp Arslan nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Alp Arslan hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 20.Ocak.102925.Kasım.1072 senesinde doğan Alp Arslan şu an için 43 yaşında ve Kova burcundandır. Alp Arslan doğum yeri ise Merv, Türkmenistan olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Devlet Başkanı olarak devam ettirmektedir.

Alp Arslan Kimdir? – Alp Arslan Evi Nerede? – Alp Arslan Nerede Oturuyor?

Alp Arslan Kimdir?, evi nerede?

Büyük Selçuklu Devleti‘nin ikinci sultanı olan Türk hükümdardır.

Alp Arslan, 20 Ocak 1029 tarihinde doğmuştur. Asıl ismi Muhammed bin Davut Çağrı olup lakabı Alp Arslandır. Dedesi Büyük Selçuklu Devleti’nin temellerini atan Oğuz Türklerinden Selçuk Bey’dir. Büyük Selçuklu Devletinin ilk sultanı Tuğrul Bey, amcasıdır. Selçuklu Hanedanından Çağrı Bey’in oğludur. Alp Arslan, Küçük yaşta tahsile başladı ve zamanın alimleri tarafından en iyi biçimde yetiştirildi. Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya gelişlerini ve mücadelesini yöneten askeri komutan ve hükümdardır.

Amcası Tuğrul Bey’in 4 Eylül 1063 tarihinde vefatı üzerine taht kavgaları başladı. Oğlu olmayan Tuğrul Bey, vasiyetinde Çağrı Bey’in oğullarından Süleyman‘ın tahta geçmesini vasiyet etmişti. Selçuklu veziri Amid ül-Mülk bu vasiyeti yerine getirdi ve Rey kentinde Süleyman’ı sultan olarak tahta çıkardı. Ancak Çağrı Bey’in öteki oğlu Alp Arslan ve Arslan Yabgunun oğlu Kutalmış ile bazı emir ve şehzadeler Süleyman’ın sultanlığını tanımadılar. Kazvin şehrinde Alp Arslan adına hutbe okundu. Kutalmış’ın Rey önüne gelerek şehri kuşatması üzerine, vezir Amid-ül Mülk, Alp Arslan’dan yardım istediği gibi, hutbeyi de onun adına okuttu. Kutalmış ise, Alp Arslan ile yaptığı Dameğan yakınlarındaki savaşta yaşamını kaybetti. Alp Arslan Rey şehrinde 27 Nisan 1064 tarihinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı.

Daha sonra vezir Amid ül-Mülk’ü azlederek, yerine Nizamülmülk‘ü vezir olarak görevlendirdi. İlk seferini oğlu Melikşah ve veziri Nizamülmülk ile birlikte Doğu Anadolu ve Gürcistan üzerine yaptı. Bizans‘ın elinde bulunan Kars ve Ani bölgesine kadar ilerleyerek buraları ele geçirdi. Bu fethi neticesinde 1064 senesinde Abbasi Halifesi Kaim bi-Emrillah, Sultan’a “Ebu’-Feth” (Fetihlerin babası) lakabını vermiştir. Kayseri’ye kadar akınlar düzenledi. 1064’ten 1070 yılına kadar Bizans ile Selçuklu akıncıları içerisinde mücadele devam etti.

1065 yılı sonlarında Üst-yurd ve Mangışlak taraflarına bir sefer düzenledi. Bölgedeki Kıpçaklarla Türkmenleri idaresi altına aldı.

Selçuklu Sultanının gittikçe kuvvetlenmesi Bizans İmparatorluğu’nu telaşlandırdı. İmparator Romen Diyojen ordusunu toplayıp sefere çıktı. Palu’ya geldiğinde Malatya’da bıraktığı ordusunun Türkler tarafından perişan edildiği haberini aldı. Geri dönmeye mecbur kaldı. 1070 senesinde Alparslan, Horasan ve Irak ordularının başında Azerbaycan’a girdi, sınırdaki kaleleri fethetti. Van Gölü‘nün kuzeyinden geçerek Malazgirt önüne vardı, kale teslim oldu. Diyarbekir’den Elcezire’ye girdi, Urfa’yı kuşattı. Mısır’da birbirleriyle savaşan Fatımi komutanları, Alparslan’ı Mısır’ı almaya teşvik ediyorlardı. 1071 senesinde Selçuklu ordusu Halep’te toplandı.

Alp Arslan’ın Mısır Seferine çıktığını öğrenen Bizans İmparatoru Romen Diyojen Azerbaycan’a kadar giderek Türk kalelerini zapta ve Türkleri Anadolu’dan atmaya karar verdi. Romen Diyojen, Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Ermeni ve Rumeli’de yaşayan İslam dinini kabul etmemiş Peçenek ve Oğuz Türklerini de ordusuna kattı. 13 Mart 1071’de 200.000 kişilik Bizans ordusu İstanbul’dan yola koyuldu. Erzurum yoluyla Malazgirt’e ulaştı.

Alp Arslan, Haleb’i teslim aldığı sırada Bizans ordusunun gelmekte olduğunu öğrendi. Mısır Seferinden vazgeçip kuzeye doğru yola koyuldu. Bizans ordusunun harekatını günü gününe haber alarak, vaziyetini ona göre ayarladı. Musul, Rakka, Urfa yoluyla Diyarbekir ve Bitlis’e ulaştı. Ordusundan on bin kişilik bir kuvvet ayırıp Ahlat’a gönderdi. Bizans kuvvetleri ile ilk çarpışma Ahlat’ta oldu. Bizanslılar bozuldu. Malazgirt’e doğru devamlı yol alan Alparslan 24 Ağustos günü Malazgirt’in doğusundaki Rahva Ovasına ulaştı. Ahlat’a gönderilen kuvvetlerin geri gelmesi ile kısa bir zamanda karşısına çıkmasına şaşıran Bizans İmparatoru da, ordusunu Rahva Ovasının öbür tarafında düzene koydu. Anlaşma tekliflerinin reddedilmesi üzerine savaş çalışmaları başladı.

26 Ağustos 1071 tarihinde Hilal şeklinde yaydığı 50 bin kişilik ordusuyla akşama kadar Malazgirt meydanında dövüştü. Muharebe gecesi, Alparslan, ayırdığı bir kuvvetle Bizanslıları, atılan ok ve naralar ile bütün gece taciz ederek yorgun bir hale düşürdü. Selçuklular, Bizanslı safında bulunan Türk asıllı birliklerle temas kurdu. Onların, Bizans ordugâhından ayrılarak Selçuklu ordusuna katılmalarını temin etti. Şaşkına dönen Bizans ordusu, hilalin içine düştü. 200.000 kişilik koca ordu perişan oldu. İmparator esir edildi.

Selçuklu Sultanı Alparslan, alim ve devlet adamlarının tavsiyesiyle, muharebeyi Cuma günü yapmayı tercih etti. 26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan, atından inip secdeye vardı; “Ya Rabbi sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi niyetim halistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!” diye dua etti. Sonra askerlerine dönerek; “Burada Allahü tealadan başka bir sultan yoktur, emir ve kader O’nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte ya da benden ayrılmakta serbestsiniz” dedi. Askerler coşarak hep bir ağızdan; “Asla emrinden ayrılmayacağız” karşılığını verdiler. Sonra hepsi ağlayarak helalleştiler. Sultan, beyazlar giydi. Atının kuyruğunu bağlayıp, eline er silahı olan gürzü alıp, şöyle hitap etti: “Askerlerim! Şehit olursam, bu beyaz elbise, kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşah’ı tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak, istikbal bizimdir”. Bu nutku, hitabet sanatının ve muharebe öncesi psikolojik şartların, bütün inceliklerine sahipti. Askerler coşup, şevke geldi.

Mezhep baskısı sebebiyle Bizanslılara kırgın ve kızgın bulunan Ermeni kuvvetleri de, muharebe meydanını terk etti. Bu hadiseler, Bizanslılarda manevi bozguna yol açtı. Bizans ordusunda Türklerin ok, gürz ve kılıcından kurtulanların, akşam teslim olmaya can attıkları görüldü. Cengaverliğine rağmen hiçbir şey yapamayan mağrur Bizans İmparatoru Diyojen, yaralı halde bütün maiyeti ile birlikte esir edildi.

Sultan Alparslan savaştan sonra huzuruna getirilen imparatoru, hiç ümit etmediği biçimde affetti. Bizans imparatorunun harp tazminatı ödemesi, her sene haraç ve ihtiyac halinde Selçuklu ordusuna asker göndermesi karşılığında barış antlaşması yapıldı. Fakat Diyojen, İstanbul’a geri dönerken, Bizans tahtının el değiştirmesi, antlaşmayı geçersiz kıldı. Alparslan da, Selçuklu şehzadelerini Anadolu’yu fetihle görevlendirdi. Türkler, kısa bir sürede Anadolu’ya hakim oldular.

Alp Arslan, Malazgirt zaferinden sonra 1072 senesinde fazlasıyla atlı ile Maveraünnehr’e doğru sefere çıktı. Türkleri bir bayrak altında toplamak istiyordu. Ordunun başında Buhara’ya yaklaştı. Amuderya nehri üzerinde bulunan Hana kalesini muhasara etti. Kale komutanı, Yusuf el-Harezmi, kalenin fazla dayanamayacağını anladı ve teslim yer alacağını açıkladı. Yusuf el-Harezmi, Alparslan’ın huzuruna çıkarıldığı sırada Sultan’a hücum edip, hançer ile yaraladı. Yusuf’u derhal yaşamını kaybettirdüler. Fakat Sultan Alparslan da aldığı yaralardan kurtulamadı ve 4 gün sonra vefat ett.

Alp Arslan, esir aldığı bir kale komutanı tarafından 25 kasım 1072 tarihinde 43 yaşında yaşamını kaybettirüldü. Yerine oğlu Melikşah geçti.
Kaynak:Bilgisayfam.net

porno izle cm to inches
bestnich altyazılı porno porno nulled script