Avni Arbaş Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Avni Arbaş kimdir?, Avni Arbaş kaç yaşında?, Avni Arbaş evi nerede?, Avni Arbaş nerelidir? Avni Arbaş ev adresi?, Avni Arbaş kaç yaşında?, Avni Arbaş nerede oturuyor?, Avni Arbaş nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Avni Arbaş hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.191916.Ekim.2003 senesinde doğan Avni Arbaş şu an için 84 yaşında ve burcundandır. Avni Arbaş doğum yeri ise İstanbul, Türkiyeİzmir, Türkiye olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Ressam olarak devam ettirmektedir.

Avni Arbaş Kimdir? – Avni Arbaş Evi Nerede? – Avni Arbaş Nerede Oturuyor?

Avni Arbaş Kimdir?, evi nerede?

2003 senesinde kaybettiğimiz büyük Türk ressamı

Büyük Türk ressamı Avni Arbaş, 1919 senesinde İstanbul‘da dünyaya geldi. Babası Kuvayi Milliye‘de süvari albayıydı. Aynı zamanda sanatla da ilgilenen hatta kendisi de resim yapan babası Mehmet Nuri Bey, Arbaş’a sanat aşkını aşılayan ilk öğretmeni oldu. Cumhuriyetin kuruluşunun sonrasında Aydına yerleşen aile 1972 yılına kadar burada kaldı. Avni de ilk okula burada başladı. On yaşındayken babasını kaybedince annesi Rana Hanımla birlikte İstanbul’a taşındılar. Burada Galatasaray Lisesi’ne kaydoldu. Burada içindeki resim tutkusunun gelişip güçlenmesini sağlayacak bir ortam buldu. Resim öğretmeni, asker ressamlardan Mehmet Ali Beyin idaresindeki resim atölyesinde, Cihat Burak, Selim Turan gibi geleceğin mühim Türk ressamları bir arada çalıştılar.

Daha öğrencilik senelerında İstanbul’un sanat çevrelerine giren Arbaş, İbrahim Safi, Naci Kalmukoğlu gibi sanatçılarla tanışıp onların atölyelerinde çalıştı. Akademi`nin, “Cours de soir” denilen kayıtlı öğrenci olmayan tecrübeli gençlere çalışma ortamı ve model sağlayan gece kurslarına gitmeye başladı ve 1937’de Galatasaray Lisesi‘nden ayrılıp Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmeye karar verdi. Önce Çallı atölyesinde, daha sonra da “Resmin kaideleri olduğunu ondan öğrendim” diyeceği Leopold Levy`nin atölyesinde çalışmaya başladı. 1949 yılına kadar akademide kalan ressam birden çok Devlet Resim ve Heykel sergisine katıldı.

Devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel‘in çabalarıyla gerçekleştirilen yurt gezilerine seçildi. Dolayısıyla Siirt‘e giden ressam, o senelerın yoksul Anadolu`suyla ilk kez tanıştı. (1954`te Paris`teki ilk segisinde bulunan ve Mahmut Makal`ın Bizim Köy (Bir köy öğretmeninin notları)`ünden ilham aldığı resimlerinde, bu Siirt gezisinini izleri okunmaktadır.

1943 senesinde, Zerrin adında, Fransızca bilen, Tatar kökenli bir genç kızla evlendi. Bunun yanında başta Liman Sergisi olmak üzere birden çok karma sergiye katıldı. Akademideki eğitimini bitirdiktan sonra Fransız Hükümeti’nin verdiği bursla o senelerın sanat merkezi Paris‘e gitti. Ancak otuz yedi yıl sürecek olan Fransa macerasınin başında acı bir olay yaşayan Avni Arbaş, küçük kızı Zerrin Arbaş‘ın doğumu esnasında eşi Zerrin’i kaybetti. Biricik kızına, ölen sevgili eşinin ismini verir. Ancak kızına tek başına bakamayınca onu İstanbul‘a anneanesinin yanına gönderdi.

İlk kişisel sergisini, Paris’ten gönderdiği resimleriyle, 1951 senesinde İstanbul’da yeni açılan Maya Galerisi’nde açtı. İki yıl sonra da Paris’te Galerie La Roue’de sergi açan Arbaş’ın çalışmalarının çoğunu köy manzaraları ve köy hayatı konulu resimler oluşturuyordu.

1950`lerin başlarından beri birlikte olduğu Henriette Lapouge ile 1958`de yeniden evlendi. Sanatı ve yeteneği iyice gelişen Avni Arbaş, Paris, Antibes ve Vallauris`te, aralarında Pablo Picasso`ların, Tristan Tzara`ların, Aragon`ların, Prevert kardeşlerin de bulunduğu bir dostlar çevresi edinmiş ve Ecole de Paris ressamları içerisinde yerini almıştı. 1966`da Henry Montherlant`ın toplu oyunlarının 3. cildini resimledi. Bu lüks baskıda, sanatçının, Fernand Mourlot Atölyesinde gerçekleştirdiği on beş özgün litho bulunmaktadır.

Ne var ki devlet, onun bu olağan üstü başarısını görmezden gelerek askerlik yapmadığı gerekçesiyle Arbaş’ı vatandaşlıktan çıkarır. 1977 senesinde ülkesine dönen ressam vatansız damgası yer fakat uzun uğraşlar sonunda vatandaşlık hakkını geri alabilmiştir. Oysa ki tüm yaşamını, renklerin ve çizgilerin dünyasına adamış bu Türk ressamı , dünyanın neresinde olursa olsun, oranın kokularını, renklerini, ışığını, havasını yansıtmıştır resimlerinde. Türkiye`ye döndükten sonra da, İstanbul`da Boğaz`ın ve Marmara`nın devamlı değişen ışığını, güney sahillerinin balıklarını, balıkçılarını, meyvelerini, çiçeklerini resmetmeyi sürdürdü.

Uzun süredir kanser nasıl tedavi edileceği gören Türk resim sanatının usta ressamı Avni Arbaş, 16 Ekim2003‘te İzmir Foça’daki evinde hayata gözlerini kapadı. Ayrıca sinema oyuncusu Derya Arbaş‘ın da dedesi olan ressam, her daim Türk ressamı olduğunu heryerde vurgulamış, kendi kültürel değerlerini unutmadan çağdaş sanatı ülkesine, ülkesinin geleneksel sanatını da dünyaya taşımıştır.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script