Büyük İskender Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Büyük İskender kimdir?, Büyük İskender kaç yaşında?, Büyük İskender evi nerede?, Büyük İskender nerelidir? Büyük İskender ev adresi?, Büyük İskender kaç yaşında?, Büyük İskender nerede oturuyor?, Büyük İskender nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Büyük İskender hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 22.Temmuz.035613.Haziran.0323 senesinde doğan Büyük İskender şu an için -33 yaşında ve Yengeç burcundandır. Büyük İskender doğum yeri ise Pella, MakedonyaBabil olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Komutan olarak devam ettirmektedir.

Büyük İskender Kimdir? – Büyük İskender Evi Nerede? – Büyük İskender Nerede Oturuyor?

Büyük İskender Kimdir?, evi nerede?

Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fethetmiş, Pers İmparatorluğu‘nun güçlü ordularını yenmiş, M.Ö. 336-323 senelerı içerisinde Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri.

Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü atı sayılan Busefalus, satılmak üzere kral II. Filip (Makedonya Kralı)‘e getirildiğinde, en usta biniciler bile hayvanı yatıştırmak için boşuna uğraştılar, Genç prens Iskender, bunun üzerine hayvanı yularından tutarak güneşe çevirerek gölgesinden ürkmesini önleyerek sakinleştirdi ve azgın ata egemen oldu. Kral Filip bunu görünce “Oğul” diye seslendi; “Sen kendine layık bir krallık kurmaya bak , çünkü Makedonya senin için pek ufak.”

Kralın sözleri adeta bir kehanet niteliğindeydi, çünkü azgın ata hakim olamayı beceren genç prens, aradan yirmi yıl bile geçmeden, Iran‘ı da fethedecek ve Doğu’da çok büyük bir imparatorluk kuracaktı.

Kral Filip, M.Ö. 356‘da, göz alıcı bir askeri başarı kazandığı sırada, üç ayrı haberciden, üç ayrı haber almıştı. Ünlü kumandanlarından Parmeinon, savaşta İlliryalıları altetmişti; atlarından biri Olimpiyat Oyunları‘nda zafer kazanmıştı ve karısı Olempia, oğlu İskender’i dünyaya getirmişti. Kahinler krala, yeni doğan oğlunun savaşlarda yenilmek nedir bilmeyen bir komutan yer alacağını dile getirdiler.

Genç İskenderin öğretmenleri içerisinde ünlü düşünür Aristotales da vardı. Aristo’da aldığı eğitimin, İskender’in kişiliğinin oluşmasında büyük etkisi oldu. Genç prens, savaş sanatını iyice öğrenmişti. İlyada‘nın bir kopyasını başucundan hiç eksik etmezdi.

Savaş alanlarında ilk başarılarını kazandığında halen 16 yaşında bir delikanlıydı. Babası seferdeyken ayaklanan Medyalıların üstüne yürümüş, şehirlerini yerle bir etmişti. M.Ö. 338 senesinde Eski Yunan‘ın en kuvvetli iki devleti olan Atina ve onun müttefiki Thebes‘e karşı kazanılan Keronea Savaşı‘nda da Makedonya ordusuna İskender komuta ediyordu.

Kral Filip, suikaste kurban gidip yaşamını kaybettikten sonra kral olduğunda İskender, halen yirmi yaşına bile varmamıştı. Filip, tecrübeli bir yönetici ve usta bir askerdi. Fakat sarayında dönen entrikalara engel olamamıştı. Eşi Olimpia’yı saraydan uzaklaştırmış, Kleopatra adında Makedonyalı bir kızla evlenmişti. Düğün esnasında, gelinin amcası Attalos içkiyi fazla kaçırıp sarhoş olunca, soyluları, tahta ‘meşru bir veliaht’ kazandırmaları için tanrılara dua etmeye çağırdı. İskender, bunun üzerine annesine hakaret eden adamın suratına öfkeyle şarap kadehini atmış, kendisini kaybeden Filip de oğluna hançer çekmişti. Ancak sendeleyip düştü ve bir şey yapamadı.

Babasının yaşamını kaybettirülmesinde İskender’in parmağı olduğunu ileri süren tarihçi ve yazarlar da mevcuttur; fakat bu suçlamayı doğrulayacak sağlam ipuçları yoktur. Annesinin komploya karışmış olması daha akla yakın gelmektedir. Ayrıca Olempia’nın, Kleopatra’ya, intihar etmesi için emir verdiği bilinmektedir. Kleopatra’nın dünyaya getirdiği çocuk da tanrılara kurban edilmiştir.

Tahta geçtiği zaman halen yirmi yaşında bile olmayan İskender, yaşamını kaybettiğü zaman da daha otuz üç yaşındaydı. Fakat aradaki on üç yıl boyunca öylesine göz alıcı ve büyük fetihler gerçekleştirdi ki, ihtişamı yirmi üç yüzyıl boyunca dilden dile dolaştı.

Tahta çıktığında, Trakya‘da, Thebes’te, İlirya‘da ve Teselya‘da kargaşa vardı. İskender, duruma hemen el koydu. Teselyalıların üzerine yürüdü ve kansız bir zafer kazandı. Yalnız Teselya’yı almakla kalmadı aynı zamnda diğer Yunan devletlerinin de arasını buldu. Bunun üzerine Korent‘te toplanan kongre, babası zamanında tasarlanan Asya‘nın fethini gerçekleştirmek için Yunan ordularının baş kunamdanlığına İskender’i getirdi.

İskender, Korent’te bulunduğu sırada ünlü düşünür Diyojen‘le tarihe geçen konuşmasını yaptı. Genç kral, düşünüre kendisinden bir şey istemesini söyleyince, Diyojen, “Gölge etme başka ihsan istemem” karşılığını verdi. İskender’in bunun üzerine dostlarına, ” İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim” dediği rivayet edilir.

İskender’in, Pers İmparatorluğu üzerine sefere çıkmasından önce başkaldıran Trakyalılara bir ders vermesi gerekiyordu. Trakyalılar, Şipka diye bilinen geçitte savunmaya geçmişlerdi. Makedonyalılar’ın ise buradan geçmeleri gerekiyordu. Trakyalılar, savaş arabalarını istilacıların üzerine yuvarlamak için doruklarda toplanmışlardı. Fakat İskender’in kullandığı taktik, bu tehlikeyi basit bir şekilde yok etti; Piyadelerine safları iyice açarak ilerlemeleri emrini verdi. Böylelikle arabalar yuvarlanarak bu boşluktan geçip gitti. Taktik başarılı oldu ve geçit ele geçirildi. Böylelikle, o zamanlar İster diye anılan Tuna‘ya kadar ilerledi ve kuzey kıyısını aştı.

Asya’nın fethi

Pers kralı Darius, Thebes halkını Makedonyalı’lara karşı ayaklanmaları için kışkırttı. İskender şehre yürüdü ve 6.000 kişilik nüfuzu kılıçtan geçirdi. Korent Birliği, şehrin yerle bir edilmesi ve kadınlarla çocukların köle olarak satılması kararını aldı. Böylelikle isyancılar, bi hayli ağır bir cezaya çarptırılmış oldu. Thebes ile Yunan devletleri içerisinde barışın sağlanmasıyla, İskender’in Avrupa’daki işi bitti ve gözünü Asya’ya çevirdi.

İskender yaşamının büyük bir kısmını Asya’da geçirdi. Askerleriyle birlikte konakladığı yerlerde yalnız bir ordugah değil, bunun yanında Yunan uygarlığını buralara taşıyarak kültür ve sanat merkezleri de kuruyordu.

İskender, 30.000 piyade ve 5.000 süvariden oluşan ordusuyla M.Ö. 334’te Helespon‘u ( bugunkü adıyla Çanakkale Boğazı) aştı. Granikos nehrinde büyük bir Pers ordusuyla karşı karşıya geldilar. İskender, savaş arabasının içinde, miğferinin iki yanındaki beyaz tüyler sebebiyle basit bir şekilde tanınıyordu. Bundan dolayı ani bir saldırıya uğradı. Ama arkadaşı Kleitus, komutanının imdadına koştu ve kılıcını ustaca tercih ederek İskender’in yaşamını kurtardı. Daha sonra İskender Kleitos’u kılıçla vurarak yaşamını kaybettirecekti.

Yolu üzerinde geçtiği bütün şehirler ve kaleler düşüyordu. Frigya topraklarından geçerken, Gordiyon‘da (bugünkü Sakarya nehri civarlarında olduğu sanılan Frigya kenti) ünlü kördüğümü kılıcıyla keserek çözdü. Eski bir inanca göre, bu düğümü çözen, Asya’ya egemen olacaktı.

İskender, mola verdikleri bir sırada serinlemek için Sindus ırmağına girdi fakat üşüterek ateşlendi. Hayatından umudun kesildiği bir sırada, Akarnania’lı Filip adında biri yaşandı ve kralı iyi edecek ilacı hazırlayabileceğini dile getirdi. İlaç hazırlanırken çıkagelen bir haberci, Darius’un, İskender’i zehirlemek için Filip’i gonderdiğini dile getirdi.

Kral mektubu okuduğu sırada şifacı Filip de yanına girdi. İskender, uzatılan kupayı alırken mektubu da Filip’e uzatarak “Oku!” dedi ve kupanın içindeki ilacı bir dikişte içti. İskender, gösterdiği güvenin karşılığında kısa bir sürede iyileşip ayağa kalktı.

Kendisine “Büyük” lakabı takan Darius, kendisini dünyanın en büyük hakimi sayıyordu. Bütün batı Asya ve Mısır onun egemenliği altındaydı.
Darius’un ordusu İskender’inkinden beş kat daha güçlüydü. Ne var ki sayıca üstün olmanın, ustalık ve disiplin karşısında pek anlamı olmadığı çabuk anlaşıldı. İki ordu bugünkü İskenderun yakınlarındaki İssos yaylasında yüz yüze geldiler. İskender’in ordusu kesin bir zafer kazandı. Darius ise ailesini bile savaş alanında bırakarak kaçtı.

İskender, tutsak kadınlara, toplumsal durumlarına uygun davranılması emrini verdi.

Darius, İskender’in teslim olma teklifini reddetti ve bunun üzerine İskender, İran‘a ilerleyip Darius’un işini bitirmeye karar verdi. Fakat bundan öncekilerde Suriye‘nin üzerine yürüdü. En çetin direnişle, bir liman şehri olan Tire‘de karşı karşıya geldi. Kanlı bir kuşatma neticesinde Tire kalesi de düştü.

Daha önce Filistin ve Mısır da işgal edilmiş, İskender adını ölümsüzleştiren ve kendi adını taşıyan büyük İskenderiye şehrini kurmuştu.
Mısır ve Suriye’nin yeni efendisi, M.Ö. 331‘de Tire’ye geri döndü ve İran’a yapılacak olan seferin çalışmalarına başladı. Darius, bir milyon olduğu söylenen ordusuyla İskender’i karşıladı. Makedonyalıların ordusu ise 50.000 kadardı. Ninova yakınlarındaki Arbela‘da başlayan savaş, İskender’in zaferiyle neticelendi. Darius, bu sefer de savaş alanından kaçmayı becerdi. Fakat o zamana kadar tarihin en büyük imparatorluğu olarak anılan Pers İmparatorluğu’nun kaderi çizilmiş oldu. Babil ve Susa şehirlerinin kapıları Büyük İskender’e açıldı. Daha sonra, dünyanın en zengin şehri olarak anılan başkent Persepolis de İskender’in egemenliği altına girdi.

İskender, Darius’u yakalamaya çalışsa da, Darius hainler tarafından yaralı olarak kurtuldu ve hastalanarak yaşamını kaybetti. Ölmeden önce İskender’e, ailesine cömert davrandığı için teşekkür etti.

Birkaç ay sonraki, Sogdian kayalığının fethinden sonra, o zamana kadar kadınlarla pek ilgilenmemiş olan İskender, buranın kralı Oksiyartes‘in kızına aşık oldu ve ülke geleneklerine uygun olarak evlendiler.

Hindistan’ın fethi

İskender, o zamanlar pek az tanınan Hindistan‘ı fethetmeyi düşlemeye başladı. Ele geçirdiği topraklardan topladığı askerlerle gelişmiş bir ordu kuran İskender, M.Ö. 327 yazında Bak-triane‘den ayrıldı. İndus nehrini aşınca, Porus adlı Raca’nın ordusuyla savaştı ve sonunda düşmanını esir aldı. Tutsağa nasıl davranılacağı sorulduğunda İskender, “Kral gibi” karşılığını verdi. Porus’a topraklarını geri vererek, devleti Makedonya’nın egemenliğine aldı.

İskender’in, Hindistan’da daha fazla ilerlemesini engelleyen şey, Makedonyalı savaşçılarının artık kılıç sallamaktan yorulmaları ve ana vatanlarına geri dömek istemeleri oldu.

Büyük İskender, M.Ö. 323‘te, büyük bir şölenden sonra hastalandı ve birkaç gün içinde de Babil sarayında 33 yaşındayken yaşamını kaybetti.

İskender’in, dünyanın en büyük askeri dehaları içerisinde sayılmasının bunun yanında, Yunan medeniyetinin yayılmasında ve Helenistik uygarlığın yükselmesinde de büyük payı mevcuttur.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script