Che Guevara Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Che Guevara kimdir?, Che Guevara kaç yaşında?, Che Guevara evi nerede?, Che Guevara nerelidir? Che Guevara ev adresi?, Che Guevara kaç yaşında?, Che Guevara nerede oturuyor?, Che Guevara nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Che Guevara hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 14.Haziran.192809.Ekim.1967 senesinde doğan Che Guevara şu an için 39 yaşında ve İkizler burcundandır. Che Guevara doğum yeri ise Rosario, ArjantinVallegrande, La Higuera, Bolivya olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise SiyasetçiDoktor olarak devam ettirmektedir.

Che Guevara Kimdir? – Che Guevara Evi Nerede? – Che Guevara Nerede Oturuyor?

Che Guevara Kimdir?, evi nerede?

İrlanda ve Bask asıllı Arjantinli devrimci, önder ve doktor. Gerçek adı Ernesto Guevara de la Serna‘dır. İnsanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış, hayatı boyunca sömürü, adaletsizlik, eşitsizlik ve yoksullukla mücadele etmiş ve devrimleriyle tüm dünyayı derinden etkilemiştir. Fidel Castro‘yla birlikte bugünün Küba‘sını kurmuş, insani değerleriyle dünya barışını taçlandırmıştır. Cesareti, bilgeliği, geniş vizyonuyla her daim örnek alınmış, kapitalizm ve sömürü düzeniyle verdiği savaşta büyük başarı kazanmış olan Guevara, hiç şüphesiz dünya tarihinin en mühim bireylerinden biridir. “Gerçekçi Ol İmkansızı İste” sözüyle de kült olan önderin dünya görüşünün oluştuğu Latin Amerika gezisi esnasında yaşadıkları Motorcycle Diaries adıyla film olmuş, ünlü önderi oyuncu Gael Garcia Bernal canlandırmıştır. Ünlü yazar ve 1968 hareketlerinin ileri gelen isimlerinden jean-paul-sartre, Guevara’yı “Çağımızın en olgun insanı” olarak tanımlamıştır.

14 Haziran1928‘de Rosario, Arjantin‘de dünyaya geldi. Doğum tarihi bazı kaynaklarda 14 Mayıs şeklinde geçmekteydi. Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İrlanda asıllıydı, annesi Clia dela Serna‘nın ailesi ise İrlanda ve İspanya kökenliydi. Henüz iki yaşındayken astım krizi geçiren Che, hayatı boyunca bu hastalıkla yaşayacaktı. Guevara ailesi, Che 3 yaşındayken, Buenos Aires‘e yerleşmişler, fakat astım krizlerinden dolayı Che’nin durumu daha da kötüleşince doktorların tavsiyesiyle Cordoba‘ya taşınmaya karar vermişlerdi. Çünkü nasıl tedavi edileceği güç olan hastalığının iklim koşullarıyla yakın ilişkisi vardı. Politik eğilimleri itibariyle sola açık liberal olarak bilinen Guevara’nın ailesi, İspanya iç savaşında açıkça Cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Ekonomik anlamda durumu iyi olan aile zaman içinde maddi sıkıntılar yaşamaya başladı.

Eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes Lisesi‘ne devam eden Guevara, hastalığına rağmen hareketli bir çocukluk geçirdi. Zira bi hayli başarılı bir atlet ve dinamik bir rughby oyuncusuydu. Agresif bir oyun tarzı olduğu için azgın manasına gelen
El Furibundo” sözcüğüyle annesinin soyadından oluşan “Fuser” lakabıyla anılan Che, o dönem babasından satranç oynamayı da öğrendi. 12 yaşından beri yerel turnuvalara katılmaya başlayan Che, ergenlik senelerında da şiir ve edebiyatla ilgilendi. Özellikle Pablo Neruda’nın şiirlerini çok seven Che’nin sözcüklerle ilişkisi hayatı boyunca iyi olacak, kendisi de şiirler yazacaktı. Kendini geliştirmek için Jack London‘dan Jules Verne‘e, Sigmund Freud‘dan Bertrand Russell’e kadar kendi alanında başarılı bir çok mühim ismin eserlerini okuyan Che, fotoğrafçılıkla da ilgileniyordu. Kamerasını yanından ayırmıyor, insanları, gördüğü yerleri ve arkeolojik alanları fotoğraflıyordu. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de Fransızca öğrenen Che, Neruda kadar Baudelaire‘i de çok seviyordu.

1944 senesinde yeniden Buenos Aieres‘e taşınan Guevara ailesinin maddi durumu iyice bozulmuş, Che çalışmaya başlamıştı. 1948’de Buenos Aieres Üniversitesi Tıp Fakültesi‘ndeki eğitim hayatına başlayan Che, öğrenciliği boyunca Latin Amerika’da uzun yolculuklara çıktı. Fakültedeki ilk senelerında Arjantin‘in kuzey ve batı bölgelerini dolaşıp, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve bazı hastalıklar üzerine çalışmalar yaptı. 1951‘de eski arkadaşı biyokimyager Alberto Granado, senelerdır konuştukları
Güney Amerika seyahati için tıp eğitim hayatına bir yıl ara vermesini önerince, ikili kısa süre sonra, “La Poderosa II’’ (Güçlü II) adını verdikleri 500 cc.lik 1939 model Norton marka motosikletle Alta Gracia’dan yola koyuldu. Peru’da Amazon Nehri kıyısındaki San Pablo cüzzam kolonisinde gönüllü olarak birkaç hafta geçirmeyi düşünen Granado ve Guevara, tur boyunca Latin Amerika’nın sömürülen köylülerini yakında zamandan tanıma fırsatı bulmuşlardı. Bu yolculuk Che Guevara üzerinde bi hayli etkili olmuştu. Zira, kitlelerin yoksulluğunu, baskıyı ve güçsüzlükleri yakında zamandan gözlemlemiş ve Marksizm’den etkilenmişti. Politik görüşünün oluşmasında bi hayli mühim olan bu unsurlar sebebiyle Guevara, Latin Amerika’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin tek çözümünün devrim olduğu sonucuna vardı. Guevara’ya göre, Latin Amerika’nın ayrı uluslardan oluşan bir karma yapı olması, ülkeler içindeki eşitsizliği arttırıyor, gücün bölünmesine neden oluyordu, bu yüzden kıta çapında gerçekleştirilecek bir stratejiyle Latin Amerika tek vücut olmalıydı. Sınırları olmayan ve tek bir kültürle bağlanmış birleşik İber-Amerika’nın hayalini kurmaya başlayan Guevara’nın bu düşünceleri sonraki devrimleri için çıkış noktası olacaktı. Arjantin’e döner dönmez hayallerini gerçekleştirmek için tıp fakültesindeki eğitimini bir an önce bitirmeye çalışan Che, 1953 senesinin mart ayında mezun oldu ve 12 Haziran‘da diplomasını aldı.

Güney ve Orta Amerika’da kaldığı yerden gezilerine devam edebilmek için 7 Temmuz1953‘te yola çıkan Guevara, Venezuella‘daki cüzzam kolonisinde çalışacaktı. Önce Peru‘ya uğrayan Che, orada yerliler hakkında bundan öncekilerde yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ceza süresi dolduktan sonra Ekvator‘da bir kaç gün kalan Guevara, burada yaşamının dönüm noktalarından biri olacak tarihi bir tanışma yaşadı. Ricardo Rojo adındaki avukatla karşı karşıya geldiktan sonra, Venezulla‘ya gitmekten vazgeçip, Rojo ile birlikte Guetamala‘nın yolunu tuttu. O sıralarda hükümetin başındaki Başkan Jacobo Arbenz Guzmán özellikle toprak reformu ile alakalı bir toplumsal devrim yapmaya çalışıyordu, fakat Arbenz sağcı bir darbe ile devrildi. Bunun üzerine Arjantin büyük elçiliğine sığınan Guevara halası Beatriz‘e yazdığı bir mektupta orda bulunuşunun sebebini şu biçimde açıklıyordu:

Guatemala’da gerçek bir devrimci olabilmek için gerekli ne varsa yapacağım ve kendimi olağanüstüleştireceğim.

İhtilalcilerin safhına katılan Guevara bir süre sonra tutuklanarak elçilik binasından çıkarıldı. Guatemala’da birden çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro‘nun kardeşi Raul Castro ile tanışan Che, Guetamala’da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika‘ya gitti. Arbenz hükümetinin CIA destekli bir darbeyle devrilmesi, Guevara’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin emperyalist bir güç olduğuna dair görüşlerini güçlendirdi. ABD; Latin Amerika ve diğer gelişmekte olan ülkelerdeki sosyoekonomik eşitsizlikleri düzeltmeye çalışan hükümetlere karşıydı ve Guevara, sosyalizmin fakat silahlı mücadele sonunda elde edilebileceğini düşünmeye başlamıştı. Bu da fakat silahlanmış bir halkla olabilecek olabilirdi.

Bunun yanında Küba’daki mahkumiyeti bittikten sonra serbest bırakılan Fidel Castro da Meksika’ya gelmişti ve Raul, Guevara’yı
8 Temmuz1955’te Fidel Castro ile tanıştırdı. Castro ile aynı düşünceleri paylaşan Guevara, onun gerçek bir devrim önderi olduğuna kanaat getirerek Küba diktatörü Fulgencio Batista’yı devirmek için kurulan “26 Temmuz Hareketi’’ne katıldı. Grupta doktor olarak görev yapmasına karar verildiyse de hareketin diğer üyeleriyle askerî eğitime katıldı. Eğitmeni olan Albay Alberto Bayo tarafından en göze çarpan öğrenci olarak nitelendirilen Guevara, 18 Ağustos1955’te Guetamala‘dan gelen sevgilisi Gadea ile evlendi ve bir yıl sonra 15 Şubat‘ta kızları Hilda Beatriz dünyaya geldi.

25 Kasım1956’da Tuxpan, Veracruz’dan yola çıkan Granma gemisine Küba‘ya gitmek üzere binen Guevara, karaya çıkar çıkmaz Batista‘nın askerlerinin saldırısına uğradı. Guevara, bu çatışmada kaçan bir askerin düşürdüğü cephaneyi almak için tıbbî malzeme çantasını bırakmak zorunda kalmıştı ve o ân doktordan savaşçıya dönüştüğü an olarak Guevara’nın hafızasına kazındı. Bu olaydan sonra Sierra Maestra dağlarına saklanan Che, Batista rejimine karşı giriştiği gerilla savaşlarında gösterdiği cesaretle isyancılar içerisinde önder olarak görülmeye başladı ve Comandante olarak adlandırıldı.

1958 aralığında devrimin en mühim hadiselerindan olan Santa Clara’ya saldıran “İntihar timi“ni yöneten Guevara,
7 Şubat1959’da zafer kazanan hükümet tarafından “Doğuştan Küba vatandaşı’’ ilan edildi. Bunun yanında Gadea ile evliliğini resmen bittirmek için boşanma işlemlerine başlayan Che, 2 Haziran 1959’da, kendisi gibi 26 Temmuz Hareketi’nin üyesi olan Aleida March ile evlendi.

6 ay boyunca La Cabaña hapishanesinin komutanlığına atanan ve görevi esnasında Batista rejiminin memurlarının, BRAC gizli servis mensuplarının, savaş suçlusu olduğu söylenenlerin ve siyasî muhaliflerin yargılanması ve infazından sorumlu olan Guevara, Time dergisine göre yargılamalarında adil değildi. Daha sonra Ulusal Toprak Reformu Enstitüsü’nde mühim bir vazifeye gelen sonrasında Küba Merkez Bankası’nın başkanlığına atanan Che, Küba’dan diğer ülkelerdeki devrimci hareketlere yardım etti ama bunların tümü hüsranla neticelendi. 1960 senesinde “La Coubre’’ isimli silah gemisinin patlamasında yaralanan kurbanlara yardım eden Guevara, bir süre sonra Sanayi Bakanı oldu. Küba sosyalizminin gelişmesinde oldukça önemi olan Guevara, ülkenin ileri gelen bireylerinden biriydi.

1961 senesinde gerçekleşen Domuzlar Körfezi İşgali’nde Castro’nun emriyle Küba’nın en batısındaki Pinar del rio eyaletindeki bir kuvvetin başına geçen Guevara burada sahte çıkarma kuvvetini püskürttü. Bir yıl sonra yaşanan Küba Füze Krizi’nde kilit rol oynayan Guevara, 1964‘te Birleşmiş Milletler‘in davetlisi olarak Küba’yı temsilen New York‘a gitti. CBS televizyonunda yayına giren Face the Nation isimli programa çıkan, ABD Senatörü Eugene McCarthy‘nin bunun yanında Malcolm X‘in çalışma dostları ve Kanadalı radikal Michelle Duclos‘la görüşen Guevara, 17 Aralık‘ta Paris‘e uçarak üç aylık ülkeler arası bir tura çıktı. Bu gezi esnasında Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Cumhuriyeti, Mısır, Cezayir, Gana, Gine, Mali, Dahomey, KongoBrazzaville ve Tanzanya‘yı dolaşan önder, 24 Şubat1965‘te Cezayir‘de, ülkeler arası sahnede son görünüşü olacak olan “İkinci AfrikaAsya Ekonomik Dayanışma Semineri”ndeki konuşmasını yaptı. Konuşmada şunları dile getirdi:

Ölümüne olan bu karşılaşmada hiçbir sınır yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız. Bir ülkenin emperyalizme karşı zaferi bizim zaferimizdir, aynı biçimde yenilgisi de bizim yenilgimizdir. Sosyalist ülkelerin, Batı’nın sömürgeci ülkeleriyle üstü kapalı işbirliğini tasfiye etmeleri ahlakî görevleridir.

Guevara, 14 Mart‘ta Küba’ya döndüğünde Havana havaalanında Fidel Castro ve Raul Castro, Osvaldo Dorticós ve
Carlos Rafael Rodríguez tarafından sade bir törenle karşılandı. Ancak iki hafta sonra kamu yaşamından çekilen önder, bir anda tamamiyle ortadan kaybolmuştu. Castro’nun sağ kolu olan Guevara’nın, bu gizemli kayboluşuna uzun süre anlam verilememekle birlikte farklı nedenler de öne sürüldü. Zira sanayi bakanıyken savunduğu sanayileşme projesinin görece başarısızlığı, ekonomik konularda Castro ile içindeki görüş ayrılıkları ve Castro’nun Guevara’nın gücünden rahatsız olması bunlardan birkaçıydı. Guevara’nın Castro’ya gidiş nedenini açıklamadığı ve bi hayli basit bir üslupla yazmış olduğu mektup da bir çok birinin şaşırtıcı bulduğu bir durumdu .

Guevara’nın görüşleri Çin Komünist Partisi tarafından açıklanan görüşlerle benzeşiyordu ve bu durum ekonomisi gittikçe Sovyetler Birliği‘ne daha da bağımlılaşmakta olan Küba için büyüyen bir sorun olmuştu. Küba’nın batılı gözlemcileri, Guevara’nın Sovyet koşullarına ve önerilerine karşı çıkmasına rağmen Castro’nun kabul etmek zorunda kalmasını ortadan kaybolmasına neden olarak gösteriyorlardı. Oysa ki Guevara ve Castro, Sovyetler Birliği ve Çin’in de bulunduğu birleşik cepheyi destekliyorlardı.

Sovyet önderi Nikita Kruşçev‘in Castro’ya danışmadan Küba’dan füzeleri çekmeyi onaylamasını ihanet olarak gören Guevara, Kuzey Yarımküre’yi, batıda ABD ve doğuda SSCB önderliğinde, Güney Yarımküre’nin sömürücüsü olarak gördüğünü belirmişti. Guevara,
Vietnam Savaşı esnasında komünist Kuzey Vietnam’ı desteklemişti ve gelişmekte olan ülkelerin halklarını silahlanmaları hususunda teşvik etmişti.

Guevara’nın kayboluşuyla alakalı olarak soru işaretleri ve yapılan spekülasyonlar artmıştı. Tüm bunların baskısıyla Castro, 16 Haziran 1965’te yaptığı bilgilendirmede Guevara’nın bilgisi dışında nerede bulunduğu hususunda yorum yapılamayacağını dile getirdi. Aynı yılın
3 Ekim‘inde Castro, Guevara’nın kendisine yazdığı tarihsiz mektubu açıkladı. Mektupta Guevara, Küba devrimine bağlı olduğunu fakat yabancı topraklarda savaşmak için Küba’dan ayrılma niyetini bildiriyordu. Dünyadaki diğer ulusların kendisini devrim için savaşmak üzere çağırdıklarını söyleyen Guevara, bunun bunun yanında hükümet, parti ve ordu içindeki tüm görevlerinden istifa ettiğini ve Küba vatandaşlığından vazgeçtiğini de mektubuna eklemişti.

1 Kasım 1965’de Castro’yla yapılan röportajda, Küba önderi, Guevara’nın yaşamını kaybettiğüne dair dedikodulari reddedip, nerede bulunduğunu bildiğini açıkladı.

Castro ve Guevara’nın planları vardı. Zira 14 Mart 1965’te ikili Sahara Çölü altındaki bölgede Küba’nın ilk askerî operasyonunu Guevara’nın yönetmesi hususunda anlaşmışlardı. Daha sonra Castro’nun da doğrulayacağı bir görüşe göre, Latin Amerika ülkelerindeki koşulların focos gerilla çekirdeklerinin kurulması için halen uygun olmadığını düşündüğü için Castro, bu eyleme girmesi için Guevara’yı ikna etmişti. Dönemin Cezayir devlet başkanı Ahmed Bin Bella ise Afrika‘da hüküm süren durumun büyük devrim potansiyeline sahip görünmesinin Che’de Afrika’nın emperyalizmin zayıf halkası olduğu düşüncesini oluşturduğunu ve bu yüzden Afrika için çaba harcamak istediğini belirtmişti.

KongoKinşasa‘daki Patrice Lumumba yanlısı Marksist Simba hareketinin desteklenmesi ile sürdürülecek olan Küba operasyonunda Guevara bir süre gerilla önderi Laurent-Désiré Kabila ile çalıştı. Daha sonra Kabila’ya yeterince inanmadığı için ittifakları bozuldu. O zamanda 37 yaşında olan Guevara, resmi askeri eğitimden geçmemesine rağmen bi hayli işinde uzman bir savaşçıydı. Astım hastalığı da Guevara’yı fazla zorluyor görünmüyordu.

Amacı Küba Devrimi’ni ihraç etmek olan Guevara, yerel Simba savaşçılarına komünist ideolojiyi ve gerilla savaşını öğretiyordu. Ancak Güney Afrikalı paralı askerler ve Kübalı sürgünler Kongo ordusuyla birlikte Guevara için sıkıntı yaratan bir ittifak içindeydiler. Bundan dolayı Kongo’daki devrim planı gerçekleştirilemedi. Guevara buna sebep olarak yerli Kongo kuvvetlerinin yeteneksizliğini ve kendi aralarındaki sürtüşmeyi göstermişti. Kongo’da kalıp tek başına savaşmayı düşünen Guevara, silah dostları ve Castro’nun gönderdiği iki memurun ikna etmesi sonucu Kongo’dan ayrılmayı kabul etti. Ancak dünyanın diğer bölgelerindeki devrimlere kendini adamak için Küba ile olan tüm bağlantılarını kopardığını yazdığı mektubun Castro tarafından kamuoyuna açıklanması yüzünden Küba’ya geri dönmeyi gururuna yediremeyen Guevara, altı ay boyunca Darüsselam, Prag ve Alman Demokratik Cumhuriyeti‘nde saklandı. Bu süreç içinde Kongo deneyimiyle alakalı anılarını kaleme aldı, bunun bunun yanında biri felsefe diğeri ekonomi üzerine olan 2 kitabının taslaklarını yazdı. Castro Che’yi Küba’ya geri dönmesi hususunda zorlasa da, Guevara, dönüşünün geçici yer alacağı ve adadaki varlığının sır olarak kalacağı koşuluyla bunu kabul etti. Zira Latin Amerika’da yeni bir devrim hazırlığındaydı.

Tüm çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüten Guevara’yla alakalı olarak 1 Mayıs1967‘de Silahlı Kuvvetler Bakan vekili Bnb. Juan Almeida, Latin Amerika’da devrime hizmet etmekte olduğunu duyurmuştu. Zira Guevara, Bolivya‘da gerillaların başındaydı. Castro, Guevara tarafından eğitim alanı olarak kullanılması için, yerli Bolivya Komünistleri tarafından Ñancahuazú bölgesindeki arazinin satın alınmasını istemişti. Ancak kamptaki eğitim, çarpışmadan daha tehlikeli olmuş ve bir gerilla ordusu oluşturma yolunda pek başarılı olunamamıştı. Guevara’nın ana ajanı olarak çalışan Haydée Tamara Bunke Bider‘in daha sonra Bolivyalı yetkilileri Guevara’nın izini bulmaya yönlendirdiği için bilmeden Sovyet çıkarlarına hizmet ettiği ortaya çıkacaktı.

Guevara ve askerleri Bolivya Ordusu‘yla 1967’de ilk kez çatıştıklarında geriye bıraktıkları fotoğraflar Che’nin Bolivya’da olduğunu ispatlar nitelikte olmuştu. Fotoğrafları gören Bolivya Devlet Başkanı René Barrientos, Che’nin bir an önce yakalanması için emir vermişti. Yaklaşık elli kişiden oluşan ve ELN (Ejército de Liberación Nacional de Bolivia) adı verilen ordusuyla Bolivya güçlerine karşı başarı elde eden Guevara, önderlerden birini de yaşamını kaybettirmüştü. Savaşın ortasında bile insancıl özelliklerinden vazgeçmeyen Guevara, yakaladıkları yaralı Bolivyalı askerlere tıbbi yardımda bulunmayı talep etmiş fakat bu önerisi sorumlu Bolivyalı subay tarafından geri çevrilmişti. Guevara’nın Bolivya’da devrim başlatma planlarından, yanlış anlaşılmalar, uzlaşma yanlısı olmayan muhalif kişiliği ve Kongo’da olduğu gibi Bolivya’da da yerel önderlerle başarılı işbirliği geliştirememesi yüzünden istenen sonuçlar alınamamıştı.

Guevara’nın gerilla kampının yeri bir muhbir tarafından Bolivya Özel Harekât Birliği‘ne bildirilince 8 Ekim‘de kamp kuşatıldı. Quebrada del Yuro kanyonunda Simeón Cuba Sarabia ile birlikte devriye gezerken yakalanan Guevara, ayaklarından yaralı olarak kurtulduktan ve silahı bir mermiyle harap edildikten sonra teslim olmak zorunda kaldı. Tabancasında açıklanamaz bir halde şarjör bulunmayan Guevara, yakayı ele verdiğı sırada orada bulunan askerlere göre

Ateş etmeyin! Ben Che Guevara’yım ve canlı olarak daha kıymetliyim

demişti. Barrientos Guevara’nın yakayı ele verdiğını öğrenir öğrenmez yaşamını kaybettirülmesini emretmiş, Guevara yakın bir köy olan La Higuera‘daki bir okula götürülmüş ve geceyi orada geçirdikten sonra, ertesi gün öğle saatlerinden sonra yaşamını kaybettirülmüştü. Bazı kaynaklara göre Che’nin infazından sorumlu çavuş Mario Terán aşırı derecede heyecanlandığı için bilinçli bir halde ateş edememiş, Che’yi yaşamını kaybettiren merminin kim tarafından ateşlendiği asla bilinenemiştir. Çarpışmada yaşamını kaybettiğü izlenimi vermek, yüzünün tanınır durumda olduğunu sağlamak maksadıyla ayaklarına defalarca ateş edilerek yaşamını kaybettiren Che Guevara’nın cesedi bir helikopterin iniş takımlarına sıkıca bağlanmış ve yakınlardaki Vallegrande‘ye götürülmüştü. Cesedi bir küvetin içinde basına gösterildikten sonra, askeri bir doktor tarafından elleri kesilen Che’nin cesedinin akıbeti bilinememekteydi. Zira gömüldüğünü söyleyen görüşlerin bunun yanında yakılmış olduğuna dair de spekülasyonlar vardı. Che’nin ölmeden önceki son sözleri ise şöyle olmuştu:

Buraya beni yaşamını kaybettirmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam yaşamını kaybettirmüş olacaksın.

Guevara’yı ve Bolivya’daki faaliyetlerini yakın takibe alan kişi Félix Rodríguez adındaki CIA ajanıydı. Rodríguez Guevara’nın saatini ve diğer kişisel eşyalarını almıştı ve sonraki senelerda bunları röportaj yaptığı gazetecilere gösterdi. Bu eşyaların bir kısmı halen CIA’de sergilenmektedir.

Guevara’nın yaşamını kaybettiğünü 15 Ekim‘de tüm Küba‘ya duyuran Fidel Castro, ülkesinde üç günlük yas ilan etti.1997 senesinde Guevara’nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarıldı, DNA testiyle kimliği tespit edilerek Küba’ya geri getirildi. 17 Ekim 1997’de cesedinden kalanlar, Bolivya’daki harekatta birlikte savaştığı 6 askerle birlikte, Küba Devrimi’ni gerçekleştirdiği Santa Clara’da özel olarak hazırlanmış anıt mezara askerî törenle gömüldü.
Kaynak:Bilgisayfam.net

porno izle cm to inches
bestnich altyazılı porno porno nulled script