Eşref Sencer Kuşçubaşı Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Eşref Sencer Kuşçubaşı kimdir?, Eşref Sencer Kuşçubaşı kaç yaşında?, Eşref Sencer Kuşçubaşı evi nerede?, Eşref Sencer Kuşçubaşı nerelidir? Eşref Sencer Kuşçubaşı ev adresi?, Eşref Sencer Kuşçubaşı kaç yaşında?, Eşref Sencer Kuşçubaşı nerede oturuyor?, Eşref Sencer Kuşçubaşı nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Eşref Sencer Kuşçubaşı hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.1873??.??.1964 senesinde doğan Eşref Sencer Kuşçubaşı şu an için 91 yaşında ve burcundandır. Eşref Sencer Kuşçubaşı doğum yeri ise İstanbulSöke, Aydın olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Asker olarak devam ettirmektedir.

Eşref Sencer Kuşçubaşı Kimdir? – Eşref Sencer Kuşçubaşı Evi Nerede? – Eşref Sencer Kuşçubaşı Nerede Oturuyor?

Eşref Sencer Kuşçubaşı Kimdir?, evi nerede?

Eşref Sencer Kuşçubaşı nam-ı diğer Kuşçubaşı Eşref. İstihbaratçı, gerilla savaşçısı.

Eşref Sencer Kuşçubaşı, 1873 tarihinde İstanbul’da doğmuştur Babası Sultan Abdülaziz’in kuşçubaşısı (İstihbarat Başkanı) Çerkes Mustafa Nuri Bey’dir. Dedesi de Osmanlı sarayında kuşçubaşı olan Eşref Sencer bunu önce unvan, daha sonra soyadı olarak aldı. Ailesi baba tarafından Çerkezler’in Ubuh koluna, anne tarafından Sultan Ahmed Sencer’e bağlıdır. Kuleli Askeri İdadisini 1891 senesinde bitirdikten sonra Harp okuluna devam etti.

Eşref Sencer Kuşçubaşı, Harp okulunun son sınıfında iken Jön Türkler‘le ilişkisi yüzünden Abdülhamit II tarafından babasıyla birlikte Hicaz’a sürgün gönderildi. Bir yıl kadar Tâif’te kaldı. Sürgünde bulunduğu zindandan kaçıp, kardeşi Selim Sâmi Bey’le birlikte Abdülhamit II‘in başyaverinin oğlunu üç tabur korumanın içerisinden kaçırmayı başardı. Arabistan’da Abdülhamit II‘ye karşı giriştiği isyan hareketi esnasında tüm Arabistan’ı dolaştı. Etrafına topladığı genç subaylarla isyan edip üzerine gönderilen kuvvetleri yendi, bu sırada birden fazla silâh, para ve malzeme ele geçirdi. Yerel şeyhlerle dostluk kurdu. Her an her yerde ortaya çıkabildiği için kendisine şeyh-it tuyyur (uçan şeyh) denildi.

1908 senesinde Eşref Sencer Kuşçubaşı, Reşit Bey, Hacı Selim Sami ve 12 arkadaşı İzmir’deki İttihat ve Terakki’nin ilk hücresini kurdular.

24 Temmuz1908 tarihinde II. Meşrutiyet‘in ilan edilmesiyle; aralarında kendisinin de bulunduğu birden fazla insana af çıkması ile başlattığı isyanı sonlandırdı.

Kendisi gibi sürgünde bulunan veteriner Miralay Râsim Bey’in telkiniyle, bu isyan esnasında etrafında toplanan kendisine bağlı silah dostları ile birlikte 1898 senesinde Teşkilat-ı Mahsusa (Osmanlı Gizli Haberalma Örgütü) isimli istihbarat örgütünü kurdu ve ilk başkanı oldu. Bir ara Kıbrıs’a ve Avrupa’ya gitti. Avrupa’da Jön Türkler’le temas kurdu. Hoca kılığında Makedonya’ya geçip Üçüncü Ordu’nun kadrosuna girdi. Burada faaliyet gösteren İttihatçılar’dan Niyâzi, Enver ve Eyüp Sabri beylerle sıkı iş birliği yaptı.

Bunun yanında Teşkîlât-ı Mahsûsa, Sultan Mehmet Reşat tarafından onaylanarak resmiyet kazandı ve 1910 senesinde başkumandanlığa bağlandı

1911 senesinde Trablusgarp‘a gitti. Enver Paşa ile beraber direnişte yer aldı. 1912 senesinde yaşanan II. Balkan Savaşı’nda Enver Paşa, kardeşi Sami Kuşçubaşı, Cihangiroğlu İbrahim ve Süleyman Askeri ile birlikte Çorlu, Tekirdağ, Malkara, Hayrabolu ve Edirne’nin kurtarılmasında büyük rol oynadı.

Birlikleriyle Batı Trakya’yı da ele geçirdi. Aynı yıl Süleyman Askeri ve yörenin ileri gelenleri ile beraber 1913 senesinde Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasında mühim rol oynadı.

Teşkilat-ı Mahsusa teşkilâtın başkanı olarak 1914 yılı başlarında Hint Hilâfet Komitesi’nin Zürih’teki toplantısına gitti.

Birinci Dünya Savaşı‘nın başladığı günlerde Eşref Sencer Kuşçubaşı, yanına Said Nursi‘yi alıp, Antalya‘dan bindiği bir Alman denizaltısı ile Kuzey Afrika ülkelerine giderek büyük devletlerin ve Araplar’ın Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtmalarına karşı faaliyetlerde bulunmak ve İslâm birliği hareketini gerçekleştirmek için Libya, Cezayir ve Fas’ta dolaştı.

Teşkîlât-ı Mahsûsa reisi olarak I. Dünya Savaşı’nın ilk senesinde beş arkadaşıyla birlikte gizlice Hindistan’a giderek Pamir’den Türkistan’a geçti. Burada Ruslar’ı çok zor durumda bırakan Yedisu-Kırgız ayaklanmasını başlattı.

1. Dünya Savaşı‘nın başlamasının sonrasında 1914-1915 senelerı içerisinde Teşkilat-ı Mahsusa’nın Arap Yarımadası’ndan sorumlu başkanı olarak vazifeye devam etti. 14 Nisan 1915 tarihinde Süleyman Askeri Bey’in İngilizlere karşı yenilgisi sonucu intiharı ile ölümünü takiben Teşkilat-ı Mahsusa başkanı olmuştur. 1915-1918 senelerı içerisinde bu görevi sürdürdü.

1915 ve 1916 senesinde Bahriye nazırı Cemal Paşa komutasında yapılan Kanal Harekâtı’nda İngilizlere karşı savaştı.

1917 senesinde Hayber’de muhasara altındaki Osmanlı ordusuna para ve mühimmat götüren kafilenin başında iken İngiliz ve âsi Şerif Hüseyin kuvvetlerinin pususuna düştü. I. Faysal‘ın 20 bin kişilik birliğine karşı 40 kişilik grubuyla beş saatten fazla çarpıştıktan sonra yaralı olarak esir düştü. Daha sonra birliğiyle birlikte Malta’ya sürgün edildi.

Yakalandıktan sonra şöyle dediği ifade edilir İngiliz Casusu Arabistanlı Lawrence‘ye.

“Lawrence kazandığını sanıyorsun fakat halen hiçbir şey bitmedi hükümetinin başına öyle bir dertler açacağım ki iki asır bitiremeyeceksiniz.”

Kuşçubaşı’nın bu sözün arkasında Teşkilat ı Mahsusa’nın İRA yapılanmasını örgütlemiş ve desteklemiş olduğuna inanılmaktadır.

Malta’daki sürgün esnasında Arabistan’daki macerasını anlatan bir eser yazmıştır.

İngilizlerle imzalanan esir değiş-tokuş anlaşmasında serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra da deniz yolu ile Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katıldı. Kuvayi Milliye örgütleriyle birlikte Yunan kuvvetlerine karşı Çerkes Ethem ile beraber Hüseyin Rauf Orbay ve Ali Fuat Cebesoy’a bağlı olarak savaştı. Daha sonra Çerkes Ethem‘in Türk kuvvetlerine isyan edip yenilmesinden sonra onunla ve kardeşi Hacı Selim Sâmi Bey’le birlikte 1921 senesinde Yunanlılar’a sığındı. Yunan ve İngiliz işbirlikçisi olması iddiasıyla, Çerkes Ethem‘le birlikte 1 Haziran 1924 tarihli 150’likler listesi ile vatandaşlıktan çıkarılarak ülkeye girişi yasaklandı. Bu gurbet günlerinde yine kendisi gibi vatanından uzakta Mısır’da bulunan Mehmet Akif Ersoy ile devamlı mektuplaştı.

Uzun süre arap ülkelerinde yaşadıktan sonra, Celal Bayar hükümetinin 29 Haziran 1938 tarihinde çıkfazlalaştığı genel bir afla Türkiye‘ye 1955 senesinde döndü. Türkiye’ye döndükten sonraki yaşamını Salihli ve Söke’deki çiftliklerinde geçirdi

Eşref Sencer Kuşçubaşı, 1964 sonbaharında Aydın, Söke’de bulunan çiftliğinde 91 yaşında ölmüştür. Mezarı Söke-Kuşadası yolu üzerindedir.

Kitapları :
– Hayber’de Türk Cengi
– Teşkilat-ı Mahsusa Arabistan, Sina ve Kuzey Afrika Müdürü Eşref Bey’in Hayber Anıları
– Eşref Kuşçubaşı
– Tarih-Anı Dizisi

Eşref Sencer, uzun ömrü boyunca yaşadığı hadiseleri ve yaptığı hizmetleri Tarihe Benden Haberler adı altında kaleme almıştır. İmparatorluğun son çeyrek asrına ışık tutan bir çok gerçeği otantik belgelerle ortaya koyan basılmamış bu hâtıratı Celal Bayar Ben de Yazdım adlı eserinde kısmen kaynak olarak kullanmıştır. Ancak Cemal Kutay, Bayar’ın bu hâtıratı ayıklayarak tarafgirane kullandığını öne sürer.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script