Gandhi Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Gandhi kimdir?, Gandhi kaç yaşında?, Gandhi evi nerede?, Gandhi nerelidir? Gandhi ev adresi?, Gandhi kaç yaşında?, Gandhi nerede oturuyor?, Gandhi nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Gandhi hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 02.Ekim.186930.Ocak.1948 senesinde doğan Gandhi şu an için 79 yaşında ve Terazi burcundandır. Gandhi doğum yeri ise Porbandar, HindistanYeni Delhi, Hindistan olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Politikacı olarak devam ettirmektedir.

Gandhi Kimdir? – Gandhi Evi Nerede? – Gandhi Nerede Oturuyor?

Gandhi Kimdir?, evi nerede?

Batı dünyasında ”Mahatma” ya da ”Büyük Ruh” olarak adlandırılan Mohondas Karamşand Gandhi, çağımızda büyük bir devrimi, şiddet aleyhtarı bir politika izleyerek gerçekleştiren tek siyasi önderdir. Tarihin en etkili pasif direniş hareketinin yapıcısı olarak, bugün uygulanmakta olan oturma grevlerinin, diğer boykot türlerinin ve şavaş aleyhtarı gösterilerin de öncüsü sayılır.

Gandhi, 2 Ekim 1869‘da Hindistan‘ın kuzeybatı kıyısındaki Porbandar‘da dünyaya geldi. On üç yaşında evlendirildi ve dört oğlu oldu. 1887 Eylülünde, halen on sekiz yaşındayken hukuk öğrenimi görmesi için Londra‘ya gönderildi. Karşılaştığı bu yeni kültüre alışmakta bi hayli zorluk çeken Gandhi, 1891’de hukuk öğrenimini tamamlayıp Hindistan’a geri dödü. Güney Afrika‘daki bir Hint şifrketinca işe alınıp bu ülkeye gönderilinceye kadar avukatlıkla pek ilişkisi olmadı. Sosyal bilince de burada geçirdiği senelerda erişti. Vatandaşlarının burada ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerine tanıklık eden Gandhi, bir kaç yıl geçmeden siyasi hakların karşılaşmasında bu bireylerin yanında yer aldı. Güney Afrika’daki bu tecrübeleri, Hint probleminun ne kadar büyük olduğunu anlamasına yol açtı. Gandhi, Güney Afrika’nın, kişiliğine saygısı olan bir Hintli için yaşanılır bir yer olmadığını çabuk farketti ve bütün aklı, bu ırk ayrımı metotları ile mücadele için çalışmaya başladı.

1894 yılı Mayıs ayında Gandhi ve bağzı Hintli dostları, Afrika Hintlileri Kongresi‘ni kurdular ve Hintlilerin temizlik, sağlık, barınma ve eğitim problemlerinin çözümlenmesi için kampanya açtılar. Bunun yanında Gandhi, rahat ve mutlu bir hayatın, makineleşmeye çok az bağımlı olmakla sağlanabileceği inancını benimsemeye başlamıştı.

1906‘da Zulu isyanı patlak verdiğinde, Gandhi de kendisini bu ülkenin bir vatandaşı sayıp, genel valiye mektupla başvurdu ve devlet kuvvetlerine Hintlilerin de bir sağlık birliği ile katılmak istediklerini açıkladı. Teklifi kabul edilince Gandhi kendini, sınıf farkı gözetmeksizin bireylerin iyileştirilmesine adadı. Bu alandaki denemesinden sonra benliğini temizleme kararı aldı ve eşi Kasturbai’nin izniyle bekarlık yemini etti. Gandhi’ye göre kendini ailevi zevklere kaptırırsa halkının mücadelesine kendini adayamazdı.
Bu sırada Transvaal‘daki bunalımn kendi toplumuna hızla yaklaşmakta olduğunu gördü. Kendilerine düşman Avrupalı önderler, Hintli önderlerin Transvaal’i, burada oturmaya hakları olmayan Hintli göçmenlerle doldurmak için bir komploya giriştikleri yolunda uydurma istatistikler ortaya atmaya başlamışlardı. Bunun sonucu olarak da Asyalılara karşı son derece insafsız yasalar çıkarılmaya başlandı. Sözgelişi, sekiz yaşından büyük kadın ve çocukların, tıpkı suçlular gibi parmak izi aldırmaları şart koşuldu.

Böylelikle tarihe damgasını vuracak olan an geldi ve Gandhi, bu amansız yasalara karşı mücadele etmek için ilk defa sessiz bir Yasalara Uymama Kampanyası açtı ve pasif direniş politikası yarattı. Daha sonra bu buluş ülkeler arası politikada yeni bir kavram olarak benimsenecekti; Satyangraha diye adlandırılan bu hareket, hiç bir bunun bunun yanındalığı olmayan kitlelerin adalet araken kullandıları manevi bir silah olacaktı.

Gandhi satyagraha’yı şöyle ifade etmektedir:

” Bu en basit haliyle manevi bir güçtür. Nezaman ve nasıl olursa olsun, silah, fiziksel kuvvet, ya da kaba kuvvet kullanmak olanağı mevcuttur… Satyagraha’nın Güney Afrika’da baş göstermesiyle, yaşanan zıtlığın tamamiyle farkındayım. Pasif direnişle satyagraha içerisinde temelde büyük bir fark mevcuttur. Zayıf ve aciz olduğumuza inanmaya devam edecek olursak ve başkalarını da buna inandırırsak, pasif direnişi zayıfların bir silahı olarak terk etmeliyiz. Buna karşılık birer satyagrahis olursak, güçlü olduğumuza inanarak satyagrahayı uygularsak, bundan belirli iki sonuç ortaya çıkar, güç düşüncesini güderek, hergün biraz daha güçleniriz. Gücümüzün artması ile birlikte satyagrahamız çok daha etkili hale gelir ve bundan vaz geçmek için bir fırsat kollamamız gerekmez.
Ayrıca pasif direnişte sevgiye yer yokken, satyagrahada nefrete hiç yer yoktur ve bu onun yönetim ilkesinin olumlu bir zaafıdır. Pasif direnişte fırsat bulunduğunda silah kullanmak hoşgörülürken, satyagrahada fiziksel güç kullanmak, uygun bir fırsat çıksa bile, yasaklanmıştır. Pasif direnişte daima karşı tarafı yıkma düşüncesi mevcuttur ve karşı taraftan sert bir davranış geldiği zaman, buna aynı sertlikle karşılık verilebilir, oysa satyagrahada karşı tarafa küfretmek gibi en küçük birşey bile yoktur.”

Gandhi bu yeni hareketini uygulamaya çalışırken, Transvaal’da Asyalılara karşı kısıtlamaları ve baskıyı daha da arttıran ve yargılanmalarına yeni usuller getiren Kara Yasa kabul ediliyordu. Bu kanun Gandhi’nin ilk defa hapse girmesine yol açtı ve Johannesbourg‘da iki ay süren cezasında ilk defa Gandhi Pelerinini giydi ki, bu elbise, sonradan Hint bağımsızlığının sembolü haline gelecekti. Gandhi’nin satyagraha ilkesiyle sağladığı küçük zaferin neticesinde, 30 Ocak1908‘de General Jan Smuts ile görüştü ve Gandhi ve dostları serbest bırakıldı. Fakat general anlaşmanın payına düşen kısmını gerçekleştiremedi ve Asyalıların Transvaal’e girmelerini yasaklayan yeni bir yasa daha çıkarıldı. Ardından Güney Afrika Yüksek Mahkemesinin, fakat Hristiyan nikahlarını geçerli kılacağı yönündeki kararı, Hint azınlığa yeni bir hakaret olarak yaşandı. Gandhi’nin önderliğinde Hintliler bu kararı protesto için kendilerini kitleler halinde tutuklattılar.

Hintlileri toplumun dışına sürmek isteyen yeni baskı önlemlerinin alınması üzerine, 1913‘te durum iyice gerginleşti ve Gandhi iki bin kadar işçiyle sınıra doğru bir yürüyüş düzenledi. Bu protesto yürüyüşü, kamuoyu üzerinde bi hayli etkili oldu. Hintlilere karşı alınan kararları iptal etmek üzere bir komisyon kuruldu.

Kampanyasının başarıya ulaşmasından sonra Gandhi Hindistan’a geri döndü ve Hint Ulusal Kongre Partisi‘nin faal üyeleri arasına katıldı. Satyagraha politikasını uygulayarak, Şamparan köylülerinin hükümet baskısı altında ezilmelerine karşı direnişi kazandı.

Gandhi artık Hindistan’da da bir kuvvet olmaya başlamıştı ve Hintli gönüllülerin denizaşırı ülkelerde görev almalarını sağlamak maksadıyla, Hindistan Kral Naibi tarafından Delhi‘de gerçekleştirilen Savaş Konferansı’na çağırıldı.

I. Dünya Savaşı‘nı sona ermesiyle Gandhi yeniden bir kampanya silahı olarak sessiz direnişe başladı ve bu sefer de 1919‘da Pencap‘ta çıkan karışıklıkları bastırmak üzere hükümete olağanüstü yetkiler veren yasalara karşı çıktı. Halkın tutumu son derece sertti ve Gandhi’nin satyagraha ilkesine rağmen çeşitli şiddet hareketleri patlak verdi. Sıkı yönetim ilan edilince, bu seferde Amritsar’da kanlı bir katliam oldu. Gandhi bu gidişata son vermek için kampanyaya durdurma kararı aldı.

1918-22 senelerı içerisinde Hindu ve Müslüman toplulukların içerisinde bir anlaşma yolu bulmak için inatla çalıştı ve ezeli düşmanları barıştırmak maksadıyla 1924’te Delhi’de üç hafta süreyle açlık grevine başladı.

Gandhi, dört yıl boyunca köy köy, kasaba kasaba dolaşarak insanları anlaşmaya çağırdı. Ayrıca içki ve esrar alışkanlıklarına karşı savaştı, kendisi de vejeteryan olan Gandhi insanları hayvanlara karşı hassas olmaya çağırdı.
p>
1927 senesinde Sir John Simmons’un başkanlığındaki Komisyon, Hindistan’a bağımsızlık tanınıp tanınmayacağını inceliyordu. Gandhi ise, hükümet Hindistan’a derhal Dominyon statüsü tanımazsa yeni bir sessizlik direnişi kampanyası başlatacağını açıkladı. Aynı zamanda, büyük bir kalabalığın katıldığı bir gösteri yürüyüşü düzenleyerek denize kadar ulaştı. Bu yürüyüş, İngiltere ve Amerika‘da büyük yankı uyandırdı. Gandhi yürüyüşün son günü kumsaldan bir tutam tuz alarak, sembolik bir halde yeni kampanyasını başlattı.

Bir ay sonra süresiz tutuklanmasını öngören bir kanun maddesiyle yeniden tutuklanan Gandhi, hapse atıldı. Hindistan halkı bu olaya bir gün boyunca siyasi yas ilan ederek tepki gösterdi. Hapis altında da mücadelesini, üstelik daha da kuvvetli bir halde sürdüren Gandhi, 1938’de Hindularla Müslümanlar içindeki uçurumu kapatmak için uğraşmaya başladı ve II. Dünya Savaşı başlayıncaya kadar, şiddete karşı politikasının propogandasını sürdürdü. Salıverilen Gandhi, 1942’de Kongre’nin aldığı ” Britanya Hindistan’ı terketmelidir.” kararından sonra, yeniden tutuklandı.

Gandhi’nin eşi Kasturbai da senelerca kocasının mücadelesine ortak olmuş ve o da tutuklanmıştı. 1944 senesinde hapishanede hayata gözlerini kapadı.

Gandhi’nin çabalarıyla 1947 Şubat ayında İngiltere hükümeti, Hindistan’ı terketme kararını açıkladı. Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşması en büyük tutkusu olan Gandhi en sonunda bunun gerçekleştiğini görmüştü. Fakat Hindular ve Müslümanlar içindeki gerginlik giderek artıyordu. Yetmiş dokuzuncu yaş gününde barışın sağlanması için beş günlük bir oruca girdi. Ama orucun son günü halkın neşesi kanlı bir dehşet gösterisine dönüştü. Gandhi bir dua toplantısına giderken, aşırı bir Hindu genci tarafından vurularak yaşamını kaybettirüldü.
Kaynak:Bilgisayfam.net

porno izle cm to inches
bestnich altyazılı porno porno nulled script