Gazi Osman Paşa Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Gazi Osman Paşa kimdir?, Gazi Osman Paşa kaç yaşında?, Gazi Osman Paşa evi nerede?, Gazi Osman Paşa nerelidir? Gazi Osman Paşa ev adresi?, Gazi Osman Paşa kaç yaşında?, Gazi Osman Paşa nerede oturuyor?, Gazi Osman Paşa nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Gazi Osman Paşa hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.183205.Nisan.1900 senesinde doğan Gazi Osman Paşa şu an için 68 yaşında ve burcundandır. Gazi Osman Paşa doğum yeri ise Tokatİstanbul olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise olarak devam ettirmektedir.

Gazi Osman Paşa Kimdir? – Gazi Osman Paşa Evi Nerede? – Gazi Osman Paşa Nerede Oturuyor?

Gazi Osman Paşa Kimdir?, evi nerede?

93 Harbi‘nde 145 günlük Plevne Savunmasını komuta etmiş ve direnişiyle askerlik tarihine geçmiştir.

Gazi Osman Paşa, 1832 senesinde Tokat’da doğmuştur. Asıl adı Osman Nuri’dir. Babası, İstanbul kereste gümrüğünde kâtip olan Mehmed Efendi, annesi Şâkire Hatun’dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman Nuri, halen yedi sekiz yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a babasının yanına gitti. Önce Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi’ne, daha sonra 1844’te dayısının ders nâzırı bulunduğu askeri idâdiye yazıldı. Buradaki beş yıllık tahsilini tamamlayarak Mekteb-i Harbiye’ye girdi ve 1853 senesinde mülâzım-ı sâni rütbesiyle okuldan mezun oldu.

Gazi Osman Paşa, Erkânıharp sınıfına kaydolduysa da Kırım harbinin çıkması üzerine Rumeli’deki orduya sevkedildi. Savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık bundan dolayı rutbesi 21 Mart 1855’te mülâzım-ı evveliğe (Üsteğmen) yükseltildi.

Kırım Harbi sona erince İstanbul’a dönerek erkânıharp sınıfına devam etti. Bu tahsilin sonrasında bir süre Erkânıharp Dairesi’nde çalıştı ve bir yıl sonra kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu.

1859 senesinde Osmanlı ülkesinin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması ve bu arada Bursa ilinden başlanmasına hükümetçe karar verilmesi üzerine bu hizmete askeri temsilci olarak tayin edildi ve iki yıl bu vazifede kaldı.

1861 senesinde Rumeli Ordusu’nda görev yaptıktan sonra Suriye’de başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebiyle Cebelilübnan’a gönderildi ve burada mühim hizmetlerde bulundu.

1866 senesinde Girit’te baş gösteren Rum isyanı bundan dolayı buraya yollandı. Adı geniş oranda ilk defa bu hareket esnasında gösterdiği gayret ve fedâkarlık aracılığıyla duyuldu. Bilhassa Serdârıekrem Ömer Paşa’nın takdirini kazandı, rütbesi miralaylığa (Albay) yükseltildi ve kendisine üçüncü dereceden Mecidiye nişanı verildi.

1868 senesinde gönderildiği Yemen’deki başarıları ile de Mirlivâ (Tuğgeneral) oldu. Fakat Yemen’in havasına alışamayıp hastalandığı için 1871 senesinde İstanbul’a döndü. Birkaç aylık hava değişiminden sonra Üçüncü Ordu’nun redif livalığına tayin edildi, bir süre ordu merkezi olan Manastır’da kaldı.

1873 senesinde Yenipazar Tümeni kumandanlığına getirildi ve kendisine feriklik (Tümgeneral) rütbesi verildi. Ardından İstanbul Merkez Kumandanlığı’na tayin edilen Osman Paşa, görevde kısa bir müddet kaldıktan sonra önce Arnavutluk’ta bulunan İşkodra kumandanlığına ve oradan da Bosna kumandanlığına gönderildi.

Bosna Valisi Derviş Paşa ile aralarının açılması üzerine 1875 senesinde merkezi Erzurum olan dördüncü Ordu Erkânıharp Başkanlığı’na tayin edildiyse de Balkanlar’ın tam bir kargaşa içinde bulunması bundan dolayı aynı yıl Niş’e gönderildi. Ardından da boşalan Vidin kumandanlığına getirildi.

Sırp Prensi Milan’ın 2 Temmuz 1876 tarihinde Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi esnasında Rus generallerinin kumanda ettiği Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Asıl şöhretini burada elde ettiği zaferlerle kazandı. Kendisine ikinci rütbeden Mecidiye nişanı ile 1876 senesinde müşirlik (Mareşal) rütbesi verildi.

24 Nisan 1872 tarihinde Ruslar Osmanlı Devletine harp ilân ettikleri sırada Osman Paşa Vidin’deki Garp Ordusu kuvvetleri kumandanlığında yer alıyordu. Kendisine verilen emir üzerine Vidin’den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevne’ye ulaştı. Osman Paşa hiçbir savunma tesisi bulunmayan Plevne’yi çepeçevre kazdırdığı siperler ve toprak tabyalarla kuvvetli bir direnme merkezi vaziyetine getirdi. O vakte kadar görülmemiş bu savunma düzeni Osman Paşa’ya askeri tarihte özenli bir yer kazandırdı.

Ruslar’ın buraya yönelik olarak 8 Temmuz 1877’de Alman asıllı General Schilder kumandasında başlattıkları saldırılara 60 bin kişilik Osmanlı silahlı gücü giderek sayıları 250 bine varan Rus-Rumen silahlı gücüne karşı koydu, I. Plevne Muharebesi olarak tarihe geçen bu kanlı çatışma,1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Ruslar’ın Rumeli cephesinde yedikleri ilk darbe oldu.

Takviye alan Rus kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz 1877 tarihinde ikinci defa taarruzda bulundular. Fakat yirmi altı saat süren bu savaşta gösterilen direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha hezimete uğradı.

Rumenler’in de savaşa katılmasını sağlayan Ruslar, 7-11 Eylül tarihleri içerisinde gerçekleşen III. Plevne Muharebesi’nde de başarı kazanamadı. Bu muzafferiyet üzerine Osman Paşa’ya gazilik unvanı verildi.

Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar ise Plevne’yi 13 Eylül’de kuşatma altına aldılar. Uzun süren bu kuşatma esnasında mühimmat ve yiyecek sıkıntısı çekmeye başlayan kale müdafileri huruç hareketinde bulunmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 neferden oluşan ordusunu iki kısma ayıran Gazi Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularının ateşi sonucu bir şarapnel şarkısıyla yaralı olarak kurtuldu. Erkânıharp zâbitlerinin yapılabilecek daha fazla bir şeyin olmadığını belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Rusya’da esaret hayatı yaşadı.

Rus çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir maksadıyla çifte kartal nişanı verildi. İstanbul’a dönüşü için Abdülhamit II, Serasker Müşir Rauf Paşa’yı yâver-i ekremilik ve fevkalâde büyük elçilik pâyeleriyle Petersburg’a gönderdi. İçinde Gazi Osman Paşa’nın da bulunduğu heyetin İstanbul’a gelişi (12-13 Mart 1878) muhteşem bir törenle kutlandı.

Osman Paşa14 Mart 1878 tarihinde Hassa Ordusu müşavirliğine getirildi. 5 Kasım 1878 tarihinde de Hassa müşirliği uhdesinde kalmak üzere Mâbeyn müşiri oldu ve ölünceye kadar bu görevde kaldı: hatta ölümünden sonra dahi yerine başka bir tayin yapılmadı.

Bunun bunun yanında Seraskerliğe (Genelkurmay Başkanı) getirildiyse de Doğu Rumeli’nin istilası üzerine savaş taraftarı olmakla itham edilerek bu vazifesinden azledildi.

Yaverlik unvanı, mefharet, birinci rütbeden Mecidi ve imtiyaz nişanlarına ilave olarak papa da dahil kendisini takdir eden yabancı devlet başkanları ve hükümdarlar tarafından birinci rütbeden nişanlarla mükafatlandırılan Osman Paşa, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda Ethem Paşa’dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunanlılar’ın galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897’de başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi.

Askeri şahsiyeti yanında Gazi Osman Paşa saraydaki görevleri esnasında siyasi faaliyetlerde de bulundu. İngilizlerin Osmanlı Devleti üzerinde uyguladıkları baskı politikasına karşı İstanbul’da bulunan Müslüman unsurlar içerisinde sağlam bir yer edinerek dini grupların birleşmesini sağladı. Hindistan, Mısır ve Arabistan’daki İngiliz karşıtı gruplarla da münasebette bulundu.

Yıldız Sarayı’nda ordunun ıslahını ele alan komisyon çalışmalarına katıldı. Yapılacak ıslahat hareketinin Avrupa tesirinden uzak ve öz değerlere bağlı olması gerektiğini savunarak aksi fikirdeki ıslahat komisyonu kararlarına muhalefet etti. Bu meseleden dolayı kendisiyle Sadrazam Hayreddin Paşa içindeki siyasi mücadele Hayreddin Paşa’nın 16 Temmuz 1879’da görevinden istifa etmesiyle neticelendi.

Muhaliflerinin fikir ve eğilimlerine şiddetle karşı çıkması aleyhinde birtakım ithamlara yol açtı. Bu ithamları incelemek üzere padişahın emriyle kurulan komisyon iddiaların asılsız olduğunu ortaya koydu.

Gazi Osman Paşa iyi derecede Arapça, biraz da Farsça ve Fransızca biliyordu. Ferik Neşet Paşa’nın kız kardeşi Fatma Zâtıgül Hanım’la yaptığı evlilikten Nureddin, Kamâleddin, Cemâleddin ve Hüseyin Abdulkadir adlı dört çocuğu olmuştur. Torunları halen İstanbul, Kahire ve Paris’te yaşamaktadır. Sultan Abdülhamit II kendisini çok takdir ettiği için iki kızını Osman Paşa’nın iki oğluyla evlendirmiştir.

Gazi Osman Paşa, 5 Nisan 1900 İstanbul’da 68 yaşında ölmüştür. Onu çok seven sultan Abdülhamit II, o yaşamını kaybettikten sonra Fatih Camii avlusuna türbesini yaptırarak defnetmiştir.

Ölümünün sonrasında Plevne Savunması‘nda Osmanlı birliklerinin komutanlığını yapan Osman Paşa anısına “Plevne Marşı” bestelenmiştir.

Plevne Marşı
Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Pasa
Plevne’den çıkmam diyor

Olur mu böyle olur mu
Evlât babayı vurur mu
Sizi millet hainleri
Bu dünya size kalır mı

Düşman Tuna’yı atladı
Karakolları yokladı
Osman Paşa’nın kolunda
Beşbin top birden patladı

Kılıcımı vurdum taşa
Tas yarıldı baştan başa
Askerinle binler yaşa.
Nâmı büyük Osman Paşa

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script