Mal veya hizmet satışlarının ödemelerinin vadeli olarak yapılması şirketler arasında yaygınlaşan bir uygulamadır. Her ne kadar şirketler arasında iş ilişkilerinde güvene dayalı olarak ödemeler konusunda anlaşmalar yapılsa da, alacaklı şirketlerin büyük bir kısmı zamanı geldiğinde paralarını tahsil edememektedirler. Bu nedenle artık firmalar alacak takip konusunda ya özel bir şirketle çalışıyorlar ya da kendi özel ekiplerini kuruyorlar.

Büyük şirketler gerekli işgücü ve donanımı sağlayarak, yeterli maddi kaynak ayırabildikleri alacak takip konusunda uzman elemanlarla çalışarak, ödemelerinin gerçekleştirilmesini sağlıyorlar. Genelde iş ilişkilerinin ve borçlu tarafın ticari itibarının zedelenmemesi için ilk başta alacak yönetimi konusunda uzman kişiler anlaşma yaparak ödemelerin gerçekleştirilmesi sağlanmaya çalışılıyor. Ancak anlaşma yapılamaması halinde son çare olarak hukuki yollara başvurmak zorunda kalıyorlar ve ödemelerini icra yolu ile tahsil ediyorlar.

Alacak takip konusunda hukuki yollara başvurmak, her iki taraf içinde çok daha zorlu bir süreç meydana getiriyor. Mahkeme ve avukat masrafları da ödenmesi gereken ekstra harcamalar arasına giriyor. Ayrıca hukuki süreç daha yavaş ilerlediği için tahsilatın yapılması uzun bir süre sonra gerçekleşiyor. İki firma arasındaki iş ilişkileri zedelendiği için bir daha birlikte iş yapabilme ihtimalleri azalıyor. Borcunu ödemekte zaten zorlanan şirket için icra yolu ile borcun tahsil edilmesi maddi olarak çöküntüye sebep oluyor ve bu durum şirketin tamamen kapanmasına bile neden olabiliyor. Firmanın ticari itibarı zedeleniyor.

Bütün bu sebeplerden dolayı alacak takip konusunda başvurulacak ilk çözüm olarak hukuki yollara akla gelmemelidir. Borçlu taraf ile konu hakkında iletişim kurulmalı, borcunu ödemesi için çeşitli çözümler oluşturulmalıdır. Eğer iki tarafta anlaşma sağlamayı başaramazsa icra yolu ile borcun tahsil edilmesine en son çare olarak başvurulmalıdır.

Bir önceki yazımız olan 2014 Yerel Seçimler başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.