Haşim Kılıç Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Haşim Kılıç kimdir?, Haşim Kılıç kaç yaşında?, Haşim Kılıç evi nerede?, Haşim Kılıç nerelidir? Haşim Kılıç ev adresi?, Haşim Kılıç kaç yaşında?, Haşim Kılıç nerede oturuyor?, Haşim Kılıç nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Haşim Kılıç hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 13.Mart.1950 senesinde doğan Haşim Kılıç şu an için 71 yaşında ve Balık burcundandır. Haşim Kılıç doğum yeri ise Çiçekdağı, Kırşehir olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Bürokrat olarak devam ettirmektedir.

Haşim Kılıç Kimdir? – Haşim Kılıç Evi Nerede? – Haşim Kılıç Nerede Oturuyor?

Haşim Kılıç Kimdir?, evi nerede?

22 Ekim 2007 tarihi itibari ile Anayasa Mahkemesi Başkanıdır.

Haşim Kılıç, 13 Mart 1950 tarihinde Kırşehir, Çiçekdağı’nda doğmuştur. İlkokul, ortaokul ve liseyi Yozgat’ta okudu. 1968 senesinde başladığı Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1972 senesinde mezun oldu.

1974 senesinde Sayıştay Başkanlığı’nda denetçi yardımcısı olarak vazifelendirildi. Sonraki senelerda Sayıştay’da Denetçi ve baş denetçi unvanlarını aldı. 1985 senesinde Sayıştay kullanıcı hesabıne geçti. 1990 senesinde ise Turgut Özal Cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra onun tarafından Anayasa Mahkemesi kullanıcı hesabıne seçildi.

1999 senesinde Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği’ne seçildi. 7 Aralık 2003 tarihinde ikinci defa Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği’ne seçildi.

Haşim Kılıç, 22 Ekim 2007 tarihinde Tülay Tuğcu‘nun yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçildi. 4 yıllık görev zamanının dolması sebebiyle 14 Eylül 2011 tarihinde yapılan Anayasa Mahkemesi başkanlığı seçimi neticesinde Başkan Haşim Kılıç, 17 oydan 13’ünü alarak Anayasa Mahkemesi Başkanlığına yeniden seçildi.

Haşim Kılıç, bulunduğu görevi yaş haddinden dolayı 13 Mart 2015 tarihinde bırakarak emekli olacaktır.

Haşim Kılıç, RP, FP, HAK-PAR ve AK Parti kapatma davalarında red, DEP, HADEP kapatma davalarında kabul oyu kullanmıştır.

Almanca bilen Haşim Kılıç, Gönül Kılıç ile evlidir. 4 çocuğu mevcuttur.

Haşim Kılıç 25 Nisan 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 52. yılı kutlamaları için gerçekleştirilen törende şunları dile getirdi:

Biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve hukukun evrensel ilkelerine göre hareket ediyoruz. Bu alan dostluk ve düşmanlıklara kapalıdır. Hukuk devletinde mahkemeler, emir ve talimatla çalışmadığı gibi, dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemez. Evrensel değerleri yüceltmek ve onları tehditler karşısında savunmak en temel görevdir. Anayasa Mahkemesi’nin varlık nedeni insanoğlunun ortak paydasına sahip olan herkesin onurunu korumaktır. Bu görevin yüceltilmesi de bağımız yargıçlarla olabilecekdür.

Hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlerle beslenen devletin yolu her daim aydınlıktır. Avrupa’nın geldiği düzey bizlere mühim mesajlar vermektedir. Dini, etnik ve sınıf savaşları yaşayan Avrupa, totaliter rejimlerden hukuk devleti mücadelesiyle kurtulmuştur.

Siyasal amaçlarla yazılı hukuk kaidelerinda çok sık aralıklarla yapılan değişiklikler toplumda hukuka olan güveni sağlayamaz. Hukuk güvenliğini sağlayacak olan unsurlar, bağımsız yargı ile yasama ve yürütme organlarının insan haklarını özne olarak kabul etmeleridir.

Hukuk devletinde, iktidarın keyfi davranışlarının sınırlandırılması mevcuttur. Yönetenler de hukuksal değerlerlerle kuşatılmışlardır.

Demokratik değerleri, hukuk devletini tekrar tekrar konuşmalıyız. Onurlu bir hayat için hukuk güvenliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Evrensel değerlerin ağırlıklı olarak uygulandığı ve devlet işlerinin yargıya tabii olduğu devlet, hukuk devletidir. Tasarrufları ön görülebilir, ulaşılabilir, açık ve şeffaf olan devlet hukuk devletidir.

Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır. Son zamanda yargı, bu konuyla alakalı ‘paralel devlet‘ ya da ‘çete‘ diye nitelendirilen fazla vahim, çok ciddi ve çok ağır suçlamayla yüz yüzedır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması olabilecek değildir.

İddia edilen kayıt dışı yapılanma yargı mensupları içerisinde korku, endişe ve gelecekle alakalı belirsizliklerin doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumlu olmayan etkilenmesine yol açmaktadır. Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarak olan yargının yüz yüze kaldığı bu iddianın adı vicdan yolsuzluğudur. Bunun için yapılması gereken açıktır. Hukuk devletine yakışan yöntemler uygulamak, gerçekliğinin ispat edilmesi halinde, faillerine bir saniye bile beklenmeden gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.

Bugün saygınlığıyla bırakınız ceza davalarını, en basit alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışmaya açılmış ve yargıya olan güven ağır yara almıştır. Başta yargı ve yürütme organları olmak üzere herkes bilgi, belge ve delilleri ortaya koymak zorundadır. Gerek yargıda gerekse yürütme organı içinde var olduğu söylenen bu bireylerin başka illere tayin edilerek, yerlerini değiştirerek problemi çözmenin anlamsızlığı açıktır.

Söz konusu iddiaların yargı kurumlarında psikolojik travma yarattığı; delil, bilgi ve belgeye dayanmayan ihbar mektuplarının hüküm icra ettiği, hakim ve savcılar içerisinde mühim ayrışma ve bölünmelere sebep olduğu hepimizin saklayamayacağı gerçeklerdir. Bu ayrışma ve bölünmenin hukuk devletinin, hukuk güvenliğinin ve adaletin sonunu getireceğini yargıda yaşadığımız olaylar açıkça göstermektedir. Tekrar etmek gerekirse yargının bu iç ağrısıyla yaşaması asla olabilecek değildir.

Herkese bildik gelen bir sözle, hukuk güvenliği bireylerin güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı korkusuz bir ortamın varlığı olarak tanımlanabilir. 2010 senesinde yapılan Anayasa değişikliğiyle yargı üzerinde oluşan vesayetçi anlayışların ortadan kaldırılması için cesaretli adımlar atıldı, bu adımlar toplumda büyük karşılık da gördü. Söz konusu vesayetçi yönetimlerin görevlerinin sona ermesiyle büyük bir boşluk dünyaya geldi.

Bu boşluğun toplumun her kesimini kucaklayan hoşgörülü, özgürlükçü, çoğulcu, adil ve evrensel değerleri ortaya çıkaran tercihlerle doldurulması gerekirken ne yazık ki bunu gerçekleştiremedik. Ne yazık ki farklı renkte yeni bir vesayetin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor. Bunları konuşmak, gerçekleri itiraf etmek, cesaretle çözüm yolları bulmak zorundayız…

Kamu gücünü etkili bir halde kullanan yargı, siyasi ve ideolojik yapılanmaların hedefinde her daim ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görülmüş, ele geçirenler de kendi vesayet sistemini dayatmanın çabasına düşmüştür. Kaleyi ele geçiremeyenler ise yarının bağımsızlığının ve tarafsızlığının ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu söyleyip durmuşlardır. Kaleyi işgal edenler de yargıyı, siyasi düşüncelerine ve ideolojilerine lojistik destek sağlamak maksadıyla ya da rakiplerinden intikam alma aracı olarak kullanmışlardır. Altını çizerek ifade ediyorum. Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması hayaldir.

Anayasa Mahkemesinin son zamanlarda verdiği bireysel başvuru kararlarına yapılan ölçülü eleştirileri saygı ile karşılarken, verilen kararlarımızın arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Bizler, adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir kişiliğin sahibi olamayız.

Belirtilen davalarda şikâyetçilerin, kanunun yolunu tüketme yolu aranmaksızın, AYM’nin ihlal kararlarını verdiğini altını çizmek istiyorum. AYM, bir internet sitesine erişimin engellenmesine karşı verdiği kararda, yoğun eleştiriyle yüz yüze kalmıştır. Uzun yargılama, uzun tutukluluk ya da şikayete konu hakkın, yeterli hukuk yoluyla korunup korunmadığı yönünde yapılan değerlendirmeler bunun istisnalarını oluşturmuştur.

AYM’nin, AİHM’in içtihatları ışığında kanun yolları tüketilmeden verdiği kararlara karşı hiçbir eleştiri yerine getirilmemesina rağmen, bir internet sitesiyle alakalı kararıyla alakalı ölçüsüz biçimde eleştirilmesi dikkat çekicidir. Hukuk devletinde mahkemeler emir ve talimatla çalışmadığı gibi dostluk ve düşmanlıkla da yönlendirilemez.

İnternet sitesine idari kararla getirilen yasağın, daha ilk dakikasında, siteye başka yollardan ulaşılması, etkisiz bırakılması orantısız tepkiyle örtüşmüyor.

Tarihe hak ve özgürlük savunucusu olarak geçen Gorbaçov, Sovyetler çözülmeden küreselleşmeyle alakalı antenlere vize koyamazsınız diyerek iletişim araçlarındaki zorluklara işaret etmiştir.

Alınan kararda idari bir işlemin kanuni bir dayanağının olmadığı tespitidir.

Amacımız sorun üretmek değil sorun çözmek olmalıdır. Bir eylemin işlemin, siyasi bir belge olan anayasaya göre denetlenmesi sebebiyle yaşanan AYM kararının siyasi sonuçlar doğurması doğaldır. Anayasa Mahkemesi’nin siyasi amaçlarla hareket olduğunu söylemek ya da milli olmamakla suçlamak sığ eleştirilerdir.

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script