Heraklitos Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Heraklitos kimdir?, Heraklitos kaç yaşında?, Heraklitos evi nerede?, Heraklitos nerelidir? Heraklitos ev adresi?, Heraklitos kaç yaşında?, Heraklitos nerede oturuyor?, Heraklitos nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Heraklitos hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. senesinde doğan Heraklitos şu an için yaşında ve burcundandır. Heraklitos doğum yeri ise olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Filozof olarak devam ettirmektedir.

Heraklitos Kimdir? – Heraklitos Evi Nerede? – Heraklitos Nerede Oturuyor?

Heraklitos Kimdir?, evi nerede?

Heraklitos
Doğumu : MÖ 535 Efes
Ölümü : MÖ 475 Efes
Filozof

Efes’te yaşamış Sokrates öncesi Yunan filozof.

Heraklitos, Milattan önce 535 senesinde Efes’de doğmuştur. Antik Efes’in yerlisidir ve babasının adı Bloson’dur. Hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir.

Batı Anadolu’da İyonya’lı filozofların sonuncusu olan Heraklitos, batı felsefe tarihinde dinamik bir felsefi sistem ortaya koyan ilk kişidir.

Yurdunun politik sosyal gelişmesinin beğenmeyip köşeye çekilen, bu yalnızlığı içinde varlıkların özünü kavramaya çalışan Heraklitos, yığını hor görür. Ona göre yığın anlayışsızdır, her şeyin dış yönüne takılıp kalır, boş inançlar içinde yuvarlanıp gider.

Ona göre evrenin temel maddesi ateş’tir. Ateş, bütün varolanların ilk gerçek temelidir, bütün karşıtların birliğidir, içinde bütün karşıtların eridiği birliktir. Heraklitos şunu belirtmekten usanmaz: Evren boyuna akan bir zamantir, başı sonu olan bir değişmedir, hiç durmayan, bu değişme içinde kalan, sürüp giden hiçbir şey yoktur. “Panta rei” her şey akar: Bu onun ana görüşü. İşte ateşin ilk madde (arkhe) olduğu düşüncesine de Heraklitos buradan varıyor. Misal verilecek olursa, bir tahtayı yakıp kemiren alevin yakında zamandan bakıldıkta, boyuna ilerleyen bir zaman olduğu görülür; alev, tahtayı boyuna yakıp kemirir, onu boyuna duman ve buğuya çevirir. Evren de böyle tükenmez canlı bir ateştir, devamlı bir yanma sürecidir. Daha doğrusu, dönümlü (periyodik) bir zamantir bu. Bunda devamlı olarak, bir “yokuş yukarı” çıkaran, bir de “yokuş aşağı” indiren yol mevcuttur. Evren ateşten meydana gelmiştir ve burada olup bitenlerin sonundaki “büyük yıl”da yeninden ateş tarafından kemirilecektir, yeninden doğmak için. Bu, böylece, dönüşümlü olarak, hiç tükenmeden sürüp gider.

Bu devamlı oluş içinde durucu, kalıcı bir şey bulduğumuzu sanırsak, Heraklitos’a göre, bu bir yanılmadır, bir aldanmadır. “Aynı ırmakta iki kez yıkanamayız. İkinci kez girdiğimizde bu ırmak büsbütün başka bir ırmaktır artık. Bunun yanında, akıp giden sular onu başka bir ırmak yapmışlardır.” Karşımızda, “aynı şey”in bulunduğunu sandığımız her yerde durum böyledir. Kalıcı şeyler varmış sanısına kapılmamız, değişmenin kuralsız değil de, belli bir düzene, belli bir ölçü ve yasaya göre olması yüzündendir. Bu ölçüye, bu yasaya, Heraklitos “logos” diyor. Evrende egemen olan yasadır, düzen ve akıldır (logos).

Heraklitos felsefe tarihinin adından en fazla söz edilen, en fazla bi hayli beğeni alan filozoflardan biridir. Görüşleri, aralarında Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve Karl Marx gibi mühim isimlerin de bulunduğu bir çok düşünürü etkilemiş, bunlar görüşlerini önemseyip kullanmış olsalar da belki de kullandığı kapalı üsluptan dolayı, onu doğru anlayamamış, doğru yorumlamamışlardır.

Heraklitos’un düşüncelerini anlayabilmek için Eski Yunan felsefesinin en mühim sorun alanlarından biri olan değişim olgusuna odaklanmak gerekir. Bilindiği üzere Yunan felsefesinin yöneldiği başlıca amaçlardan bir diğeride değişim olgusunun özünü anlamaktı. Heraklitos’un felsefi görüşlerinin mühim bir kısmının doğadaki değişim olgusunun özünü ortaya koymak amacını güttüğü hatırdan çıkarılmamalıdır.

Heraklitos dendiğinde akla gelen bir diğer mühim şey de onun o ünlü logos öğretisidir. Bu öğreti, bir bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda, yukarıda ifade edilen amaçla, yani doğadaki değişim olgusunu açıklamak amacı yla ilişkilendirilebilir.

Öğretinin detaylarına inildiğinde Heraklitos’un doğrudan ve çiğ bir doğa felsefesi yapmanın ötesine geçtiği ve logos öğretisinin, tipik Heraklitos okurlarının tüm öngörülerini aşan bir derinliği olduğu anlaşılmaktadır.

Bütün bunlar bir tarafa, Herakleitos’un görüşlerini doğru biçimde anlayabilmek için onun mizacını, hayat felsefesini iyi anlamak gerekir. Çünkü Heraklitos, felsefe tarihinde, teoriası (düşünceleri) ile yaşamını birleştirmeyi, onları âdeta özdeş şeyler hâline getirmeyi başarmış üç beş düşünürden biridir. Bundan dolayı her şeyden önce hayat öyküsüyle alakalı bazı ayrıntılara odaklanmakta yarar mevcuttur.

Heraklitos aristokratik bir aileden gelmekteydi. Sinirli bir mizaca sahipti ve ailesinin ilk çocuğuydu. Eski Yunan dünyasında ailenin ilk çocuğu mirasa hak kazandığı hâlde Heraklitos bu mirası geri çevirmiş ve tüm haklarını kardeşine devretmiştir. Bu tabi ki bugün bir çoklarımıza yadırgatıcı gelecek bir davranıştır. Fakat Heraklitos’a göre yaşam ya da zaman kimini kral yapar, kimini ise köle. Herkes buna razı olmalıdır.

Heraklitos’un yaşadığı zamanda sırf belli soylardan gelen aristokrat bireyler oldukları için zenginleşen sosyal sınıflarla geniş halk kesimleri içerisinde büyük bir siyasi mücadele dönmekteydi. Aristokratlar soylu oldukları için yönetme hakkının kendilerinde olduğunu iddia ediyor, halk kalabalıkları ise toplumun geniş kesimlerine yönetime bir halde dahil olma hakkı tanıdığı için demokrasiyi savunuyorlardı. Kölelerinse demokratik düzende dahi oy verme hakları yoktu. Aristokratlar, sahip oldukları geniş toprakları satmaya yanaşmıyor, diğerleri ise bu toprakları almak için kavga ediyorlardı. Çünkü toprak sahipliği yanında doğal olarak birtakım siyasal haklar getiriyordu. Heraklitos bu grupların her ikisinden de hoşlanmıyordu. Demokratları çok gürültülü buluyor, aristokratları ise fazla düzeysiz oldukları için eleştiriyordu. Bu tutumunun şüphesiz evren düzenine yönelik görüşlerinde belli bir etkisi olmuştur ve bu etkiyi ortaya koymak azımsanacak bir şey değildir.

Bunun yanında Heraklitos, doğrudan doğruya öğretici bir tarzda yazmayı da reddetmiştir. Bundan dolayı onun metinleri pasif bir öğrenme süreciyle değil, aktif bir katılımla takip edilebilirler. Bundan dolayı okur, Heraklitos’tan günümüze kalan parça yazıları (fragmanlar) yorumlamaya çalışırken muammalar çözen, herhangi bir anlama ulaşabilmek için kafasını her dem çalıştırmak zorunda kalan bir giz çözücü gibi davranmak zorundadır.

fiark kültürlerine özgü bu kapalı ve gizemli üslubundan dolayı onu peygamber olarak niteleyenler bile çıkmıştır. Fakat buradaki peygamber ifadesini Farsçadan dilimize geçmiş olan bildik anlamıyla ele almamak gerekir. Yunan dünyasında tabi ki peygamber gibi bir sözcük yoktu fakat peygamberlerin yerini tutacak büyüklükteki din adamlarının maniaya sahip insanlar oldukları düşünülmekteydi. Mania tanrısal bir vecd hâlinde kendinden geçmek anlamında kullanılmaktaydı ve mania hâlinin bir tür büyülenme olduğu düşünülmekteydi. Tamamen Eski Yunan kültürüne dayanan bu olgu öylesine önemsenmekteydi ki Eski Yunan’da maniası olmayan bir insanın yüksek hakikatlere varma yetisinden mahrum olduğu düşünülmekte ve bu tür insanlar genelde bilgi ile alakalı konularda hor görülmekteydi. Bugün bazı felsefe tarihçileri Herakleitos’un sara hastası olduğunu iddia etmekte ve saralı insanlarda da bu tip kendinden geçme durumlarının görülebildiği gerçeğinden yola çıkarak Herakleitos’un eserlerine damgasını vuran mania detaylarını biyolojik esaslı bir hastalıkla açıklamaya çalışmaktadırlar.

Bunun bunun yanında Heraklitos’un arada bir “ağlayan filozof” olarak da anıldığı görülür. Çünkü kendisi koparılıp atıldığı, uzaklaştırıldığı bir ülkeye, varlık ülkesine gitmeye, daha doğrusu dönmeye çalışan bir insanın hüznü ile düşünmüş ve yazmıştır. Bundan dolayı eserlerine tam bir melankolinin hakim olduğu söylenir.

Yaşama karşı genel tutumunu anlamaya çalıştığımızda, onun, bireylerin kurtuluşunun, içinde bulundukları koşullara tevekkül etmelerinden geçtiği düşüncesine dayanan bir yaşayış şekilini savunduğunu görmekteyiz. Bu yaşayış şekilinin detaylarına dikkat kesildiğimizde bedensel hazlardan uzak durulmasını öneren bir insan çıkmaktadır karşımıza. Belki de bu özelliğinden dolayı kendisine budala denmiştir. Savunduğu bu genel yaşayış ilkesine uygun yaşadığı ve agoradaki zenginleri, bedensel şeylere olan aşırı düşkünlükleri sebebiyle sık sık aşağıladığı bilinmektedir. Tüm bu görüşleri ve yaşayış donanımlarıyla zamanında bir çok kişi tarafından deli olarak nitelenmiştir. Tarihsel kaynakların aktardığı bir rivayete göre o zamanda yaşayan bir deliye Heraklitos adı takılmış ve Heraklitos’un cismani varlığı arada bir bu deli insanınkiyle karıştırılmıştır.

Herakleitos’un felsefi görüşleri büyük oranda doğadaki değişim olgusunun özünü ortaya koymayı amaçlar. Onun ünlü logos öğretisi temelde bu amaçla ilişkilidir. Fakat o, bu logos öğretisini bunun yanında uygun bir insan yaşamı için de teorik temel hâline getirmeye çalışmış, böylece teori ile yaşam pratiğini özdeşleştirmeyi amaçlamıştır. Aristokrat olduğu hâlde ailesinden kalan serveti reddetmiş, gerçek soyluluğun aile ya da servet esasına dayanmadığını, düşünsel bir soyluluk olduğunu düşünmüştür. Doğrudan öğretici bir tarzda yazmamış, aktif bir bilgisel katlımı yeğlemiştir. Fragmanları bulmacavari bir tarzda yazılmış, sözlerine damgasını vuran mania detaylarının sara hastalığından kaynaklandığı söylenegelmiştir. Bazen ağlayan filozof olarak da anılır çünkü koparılıp atıldığı bir uzak ülkeye, varlık ülkesine gitmeye özlem duyan birinin melankolisiyle yazmıştır. İnsanların kurtuluşunun içlerinde bulundukları duruma tevekkül etmelerinden geçtiğini savunmuş, hazlardan uzak duran yaşayışı sebebiyle deli olarak da nitelenmiştir.

Heraklitos, insanları, bilgisel durumları yönünden ikiye ayırır; anlamasını bilenler ve bilmeyenler. Anlamasını bilenler araştırıcı bireylerdir. Diğerleri ise sağır gibidirler. İşitseler bile anlamazlar. Ona göre bireylerin büyük çoğunluğu evrendeki ilahi yasayı görememektedir. Bunun temel nedenlerinden bir diğeride bedensel hazları fazla önemsemeleridir. Bu tür insanlar üç gruba ayrılır. Birinci gruptakiler her lafa ağzı açık bakan budalalar. İkinci gruptakiler tanımadıklarına havlayan köpekler, yani her yeniliğe itiraz edenler. Üçüncü gruptakiler ise Yunan dünyasının başlıca şairleri ve filozoflarıdır. Heraklitos’a göre gelenek ve duyular insanın bilgi edinmesinde birer kaynaktırlar ama insan her ikisini de ciddi biçimde eleştirmelidir. Pasif biçimde bilgi biriktirip çok bilir olmak bir işe yaramaz. İnsan gelenekten ve duyulardan edindiği bilgileri aktif biçimde sorgulayıp anlamlandırarak bilgeliğe ulaşabilir. Bilgeliğin temel amacı da evrende hüküm süren logos yasasını anlamak ve ona göre yaşamaktır. Bu yasa duyusal ya da geleneksel bilgi kaynaklarıyla edinilebilecek bir bilgi değildir. Ancak insanın kendi aklını aktif biçimde bilgi sürecine katmasıyla elde edilebilir. Bundan dolayı de insan bu arayışta bunun yanında kendi ruhuna da yönelmelidir. Böylelikle bilgi, başlıca üç kaynaktan edinilir; otoriteler, duyular ve insanın kendi aklı ve anlama süreçleri. Bunlardan ilk ikisi fakat üçüncüsü tarafından dikkatle eleştirilip anlamlandırılırsa bir değer ifade eder. Böylelikle insan bilgeliği, yani evren yasasına ilişkin hakikat bilgisini kendi aktif bilgilenme süreçleriyle kurar.

Heraklitos’a göre “ben” yani psykhe ile “varlık” iç içe geçmiştir. İnsan beninin ya da ruhunun iki yönü mevcuttur; aisthesis ve noesis. Bunlardan ilki duyu organları yoluyla evrenle fiziksel temas kurulmasını, öteki ise bu temastan sağlanan duyu verilerinin işlenmesini ve böylece evrendeki logos yasasının bilgisine erişilmesini sağlar. Ben, küçük logos, evren büyük logostur ve bunlar aynı dilde yazılmış iki kitap gibi oldukları için insan evren düzenini bilebilir ve onunla uyumlu yaşayabilir.

Heraklitos’a göre kozmosta bir yasa mevcuttur. İnsanın amacı evrendeki her şeyin bir olduğunu anlamaktır ve işte logos bu birliği ifade eder.

Heraklitos kozmosun ateşten (pyr) yapıldığını söyleyerek logosu ateş ile de özdeşleştirmiştir; “Logos ya da Tanrı = Kozmos = Ateş (Pyr).” Yalnızca duyuları ile evrene yönelenler, evrenin fakat görünüşünü bilirler. Oysa amaç kozmosu ve kozmostaki ilahi yasayı, yani logos ya da ateşi anlamaktır. Bu yasa doğa ve akıl yasasıdır. Heraklitos, bu anlamda doğa yasası ile akıl yasasını birbirinden ayırmamıştır. Demek ki logos denen yasa, hem fizik dünya çapında hem aklımda hem de ilahi alanda hakimdir.

Heraklitos’a göre evrenin belli bir gerçekliği mevcuttur ve insan bu gerçeklikle yaşamayı öğrenmelidir. Çünkü belli gerçekler asla değiştirilemez. Bu değişmez gerçekler evrenin yasası ya da mantığıdırlar. Değiştiremeyeceğiniz gerçekler dünyanın yasası mantığıdır. Yapılması gereken şey bu gerçeklere uygun biçimde yaşamaktır. Heraklitos’a göre evrendeki tüm değişim zıt unsurların yer değiştirmesinden oluşur. Değişim nesnede bulunan zıt unsurlardan herhangi birinin hakim duruma gelmesi, ötekininse bastırılması esasına dayanır. Heraklitos tüm bu evren görüşleriyle aslında insanın yaşamasını ahlaksal bir temele oturtmayı amaçlamıştır.

Heraklitos’a göre insanın ahlaksal bakımdan durumu iki yönlü bir görünüm sergiler. Bunlardan birincisinde anlayan ruh, ötekinde ise yasaya uygun davranan ruh söz konusudur. Bunlardan anlayan ruh evrende hüküm süren logos yasasını derinlikli biçimde kavramış, bilge insanın ruhsal durumudur. Fakat bilgelik için bu yeterli değildir. İnsanın bunun yanında bu derinlikli evren yasasına uygun biçimde eylemesi de gerekir. Nihai planda insan muhakkak anlamayı devreye sokmalıdır.

Evrene Tanrıca bakabilen bir insan için her şey iyidir, her şey güzeldir. Daha doğrusu iyi ve kötü, güzel ve çirkin birdir. Anlayan insan, bu zıtlıkların üzerine çıkıp her şeyi birlik içinde kavrayabilir. Evrende doğrudan bir zorunluluk hüküm sürmektedir ve bireylerin da bu zorunluluğa uyması gerekir. Bunun yanında insanın kişiliğinin kendi kaderi olduğunu söyleyerek bir anlamda birinin kendi kaderini kendisinin belirleyeceğini söylemektedir. İnsanın kaderinde akıllı olmak mevcuttur ve bu kader insan tarafından uygun biçimde taşınmalıdır. İnsan bu yolda daima ölçülü olmalı, kendisine verilen imkânlar üzerinde daima düşünmelidir. Bu imkânları kullanırken elindeki ölçü, adalet, bilgelik, ölçülülük ve yiğitlik gibi erdemler bulunmaktadır. Evrende bir çatışma mevcuttur ama en büyük savaş içimizdeki savaştır.

Heraklitos’a göre son kertede ahlaklı olmak ödevi, insanın evren yasasını anlamasından ve bu yasaya uygun biçimde eylemesinden geçer. Dolayısıyla burada insanın kendisini bilmesi kozmik yasayı bilmesi şartına dayandırılmıştır. İnsan bu bilgelik erdeminin bunun yanında hem düşünmede hem de davranmada daima adil, ölçülü ve yiğit olmalı dır. Bu dördü evrende hüküm süren kozmik yasanı n bir yansıması, bir gereği olarak her insanda şiar hâline gelmelidir. Site yasaları da yine aynı evrensel yasaya göre yine aynı erdemler üzerine inşa edilmelidir.

Heraklitos, Milattan önce 475 senesinde Efes’de 60 yaşında ölmüştür.

Heraklitos sözleri :
– Çoğunluk kavramaz karşı karşıya geldiğı şeyleri. Ne de anlar öğretildiği zaman. Yalnızca öyle gözükür.
– Çemberin başı sonu aynıdır.
– Uykudayken yaptıklarını unuttukları gibi, uyanıkken yaptıklarını da bilmiyorlar.
– Her şey akar hiçbir şey kalıcı değildir o yüzden aynı dereye iki kez girmek olabilecek değildir; Çünkü dereye bir kez daha girdiğimde hem ben hem de dere değişmiştir
– Ne şaşırıyorsunuz bre reziller! yoksa oyun oynamak sizinle devlet yönetmekten daha güzel değil mi?(Artemis tapınağında çocuklarla oyun oynarken yanına gelen Efeslilere)
– Değişmeyen tek şey, değişimdir
– İnsanların karakterleri onların kaderleridir ve insanlar layık oldukları hayatları yaşarlar
– Beklenmedik olanı beklemedikçe, onu bulamayacaksın.
– Karşıtlar yararlıdır, en iyi uyum farklılıklardan çıkar.
– Mutluluk maddi sevinçlerden ibaret olsaydı, çayıra koşan öküzleri mutlu saymak gerekirdi.
– Çok balakalı olman akıllı olduğunu göstermez.
– Hak kavramını haksızlık kavramı olmasaydı bilemezdik.
– Altın arayanlar pekçok toprağı kazar ve az şey bulurlar.
– Ruhları barbar olanlar doğanın dilini anlamazlar. Bu insanlar için gözler ve kulaklar kötü tanıktır.
– En kötü sanat bilgiyi yığmaktır.
– Değişiklikten başka hiçbir şey devamlı değildir.

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script