I. Abdülmecit Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

I. Abdülmecit kimdir?, I. Abdülmecit kaç yaşında?, I. Abdülmecit evi nerede?, I. Abdülmecit nerelidir? I. Abdülmecit ev adresi?, I. Abdülmecit kaç yaşında?, I. Abdülmecit nerede oturuyor?, I. Abdülmecit nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için I. Abdülmecit hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 25.Nisan.182325.Haziran.1861 senesinde doğan I. Abdülmecit şu an için 38 yaşında ve Boğa burcundandır. I. Abdülmecit doğum yeri ise İstanbulİstanbul olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Padişah olarak devam ettirmektedir.

I. Abdülmecit Kimdir? – I. Abdülmecit Evi Nerede? – I. Abdülmecit Nerede Oturuyor?

I. Abdülmecit Kimdir?, evi nerede?

Osmanlı padişahlarının otuz birincisi, İslam halifelerinin doksan altıncısı olan I. Abdülmecit, Avrupa devletlerinin Osmanlı toprakları üzerindeki emellerini farketmiş fakat buna karşın Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına engel olamamıştır. Tanzimat ve Islahat Fermanları’nı yayınlarak Avrupa’nın iç işlerine karşımasını engellemeye çalışsa da azınlıkların Avrupa devletleri ile birleşerek bağımsızlık için çıkardıkları isyanların önüne geçilememiştir.

Padişah II. Mahmut‘un Bezmîalem Valide Sultan‘dan olan oğlu I. Abdülmecit, 25 Nisan1823‘de İstanbul‘da dünyaya geldi. Şehzadeliğinde iyi bir tahsil gördü ve Fransızca öğrendi. Avrupa’daki haraketleri yakında zamandan takip eden şehzade babası II. Mahmut gibi yenilik taraftarıydı. Babasının ölümü üzerine 1 Temmuz1839‘da halen 17 yaşında iken tahta çıktı.

Genç yaşta Osmanlı tahtına oturduğu için tecrübesi bulunmamaktaydı. Ancak zamanındaki Mustafa Reşit, Mehmet Emin ve Fuat Paşalar aracılığıyla tecrübe kazandı. I. Abdülmecit tahta geçtiğinde Mısır ile mücadele devam ediyorydi. Koca Hüsrev Paşa, kendisini zorla sadrazamlığa atandırdıktan sonra Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa probleminu çözmek için vazifelendirildi. Nizip’te Osmanlı donanmasının Mısır ordusuna yenilmesinden sonra Kaptan-ı Derya Ahmet Fevzi Paşa, donanmayı bölgede bırakarak döndü. Böylelikle Osmanlı donanması elden çıkmış oldu.

I. Abdülmecit, girilen refom hareketini devam ettirmek ve devleti zor durumdan kurtarmak için çalışmaları sona eren Gülhane Hatt-ı Hümayun‘u yani Tanzimat Fermanı‘nı yayınlatmaya karar verdi. Bu kararın verilmesinde Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa‘nın da büyük etkisi oldu. İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya‘nın Mısır probleminun çözülmesi için verdikleri ültimatom ile Tanzimat Fermanı zorunlu duruma geldi.

Tanzimat Fermanı, Topkapı Sarayı‘nın Gülhane Bahçesi’nde yabancı elçilerin ve devlet adamlarının katılımıyla Koca Mustafa Reşid Paşa tarafından 3 Kasım1839‘da ilan edildi. Fermanda, Müslüman ya da Gayrimüslimlerin can ve mal güvenliği devlet garantisine alınarak eşitlik sağlanması getiriliyordu. Vergilerin düzenli ve adil bir halde alınması, mahkemelerin açık olması ve müslim ya da gayrimüslim ayırt etmeden herkesin mal ve mülk sahibi olması gibi yenilikler getiriliyordu. Rüşvet ve iltimas kalkarak kanun gücünün üstün olduğu kabul ediliyordu. Esas sebebi Avrupa devletlerinin azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı Devleti‘nin iç işlerine karışmasını engellemek olsa da bu ferman yeterli olmamıştır. Osmanlı Devleti‘nde anayasal sürecin ilk adımı olarak kabul gören Tanzimat Fermanı ile I. Abdülmecit kendi üzerinde bir güç olarak bir kanun gücünün varlığını kabul etmiş oluyordu.

Tanzimat Fermanı’nın yayına girmesi ile İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya‘nın aracı olmasıyla Mısır probleminun çözülmesi için 15 Temmuz1840‘da Londra‘da bir araya gelen ülkeler Londra Antlaşması‘nı imzaladılar. Mısır‘da Kavalalı Mehmed Ali Paşa‘ya destek vermesi yüzünden Fransa bu antlaşmaya dahil edilmemişti. Ültimatomlardan sonra İngiltere ve Avusturya ordusundan kuvvet alan Osmanlı ordusu, Mısır‘da büyük başarılar kazandılar. Osmanlı ordusu 16 Ekim1840 tarihinde Trablusşam‘a, 4 Kasım‘da Akka‘ya, 13 Kasım‘da Halep‘e, 29 Aralık‘ta Şam‘a girdi. Londra Antlaşması gereğince artık Kavalalı Mehmed Ali Paşa‘nın Mısır‘dan çıkarılması gerekiyordu. 27 Kasım1840 tarihinde Mısır ile İngiltere içerisinde yapılan anlaşma ile, Kavalalı Mehmed Ali Paşa, ikinci ültimatomun şartlarına uyacağını bildirmesi üzerine İngiltere Babıali’den Mısır ile Sudan‘ın vilayetlerinin veraset ile Kavalalı Mehmed Ali Paşa‘ya bırakılmasını istedi. İngiltere böylece güçsüz kalan Mısır‘ı daha kolay işgal edebilecekti. Bunun üzerine Reşit Paşa, I. Abdülmecit’e 24 Mayıs1841‘da Mısır Fermanı‘nı yayınlattı. 1914 senesine kadar Mısır‘ın bir çeşit anayasası olarak kalan fermana göre Mısır, Osmanlı padişahı tarafından tayin edilen Kavalalı mensuplarınca idare edilecekti.

Hünkariskelesi Antlaşması‘nın zamanının bitmesi üzerine 13 Temmuz1841‘de Fransa, İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya ile Londra’da bir araya gelerek Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Antlaşmaya göre Boğazlar Osmanlı Devleti‘nin egemenliği altında kalıcak ve bütün savaş gemilerine kapalı kalacaktı. Rusya bu antlaşma ile İngiltere ve Fransa ile olan ilişkilerini geliştirerek olası bir durumda Osmanlı Devleti’nin topraklarını ele geçirmek niyetindeydi. Ancak İngiltere, Fransa’nın ortadoğudaki egemenliğinden rahatsızlık duyduğu için Osmanlı Devleti lehine bir yol izlemekten taraftardı. Fransa antlaşma yoluyla istediğini elde edemeyeceğini anlayınca Lübnan‘da Marunîler ile Dürzîlerin çatışmasına sebebiyet verdi.

12 Ağustos1848‘de İbrahim Paşa‘nın görevden alınmasından sonra yerine Koca Mustafa Reşid Paşa getirildi. 1848 senesinde Avusturya‘da Macarlar, Rusya‘da ise Lehler bağımsızlık için ayaklanmışlardı. Rusların isyanları kanlı bir halde bastırması Fransa ve İngiltere’de tepkilere yol açtı. Macar ve Leh milliyetçilerinin önderleri Osmanlı topraklarına girerek hükümetten sığınma hakkı istediler. I. Abdülmecit, kendisine sığınan mültecileri, Rusya ve Avusturya’nın savaş tehditlerine rağmen geri çevirmedi. Bu karar Osmanlı Devleti’nin Fransa ve İngiltere karşısında saygınlığını yükseltse de Rusya’yı karşısına almasına sebep oldu. Kudüs‘teki Katolikleri korumak maksadıyla Fransa‘ya karşı Ortodoksları korumak isteyen Rusya içerisinde gerginlik yaşandı. Çok geçmeden kutsal yerler meselesi ve Romanya‘nın işgali bundan dolayı RusyaOsmanlı Devleti‘ne savaş açtı. 18501853Kırım Savaşı başlamış oldu.

Eflak ve Boğdan’ı işgal eden Rusya, Osmanlı Devleti’nin İngiltere ve Fransa ile müttefik olması sebebiyle savaşı kaybetti. Ancak azınlık hakları problemi halen devam ediyorydi. 30 Mart1856 tarihinde Paris’te yapılan görüşmeler neticesinde Paris Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Osmanlı Devleti, Avrupa Devleti sayılacak ve her iki taraf da aldıkları yerleri geri verecekti, Karadeniz’de her iki tarafın da savaş gemileri bulunmayacaktı. Bu antlaşmaya azınlıklarla alakalı olduğu için 18 Şubat1856‘da ilan edilen Islahat Fermanı da eklendi. Aslını söylemek gerekirse Osmanlı toplumunda din, dil ve ırk ayrımını ortadan kaldırılmasına yönelik olan bu hareket azınlık isyanlarının daha da güçlenmesine yol açtı. Rusya’nın ve Avrupa’daki devletlerin iç işlerine karışmasını engellemek maksadıyla yayına giren bu ferman Tanzimat Fermanı’nın devamı niteliğindeydi. Azınlıklara imtiyazlar verdiği için I. Abdülmecit İslam ve Türk düşmanı ilan edildi. Islahat Fermanı’nın yayına girmesindan kısa bir süre sonra Suriye ve Cidde’de Müslümanlar ile Hıristiyanlar içerisinde çarpışmalar başladı. Eflak, Boğdan ve Karadağ’da bağımsızlık maksadıyla isyanlar başgösterdi.

I. Abdülmecit, 25 Haziran1861‘de 38 yaşında İstanbul, Ihlamur Köşkü’nde babası gibi tüberkülozdan vefat etti. Fatih Çarşamba’da Yavuz Selim Camii Hazinesi’nde kendi türbesine toprağa verildi. Yerine kardeşi Abdülaziz geçti.

Tanzimat Fermanı’nı ilan eden I. Abdülmecit, uygulanması esnasında karşılaşılan güçlükleri görmek ve yerinde tedbir almak için 1844‘te İzmit, Bursa, Mudanya, Gelibolu, Çanakkale, Sakız, Limni ve Midilli’yi ziyaret etmiş 1846‘da Silistre’ye kadar uzanan Rumeli gezisi yapmıştır. Genç yaşta tahta çıkışı ve devlet adamlarının yanında pasif kalışı sebebiyle Avrupa devletlerinin lehine ve Osmanlı Devleti’nin aleyhine antlaşmalara imza atmıştır. Ancak Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın yayına girmesiyla ilk anayasal düzene geçişi de başlatan kendisi olmuştur. Bunların dışında idari, ekonomik ve eğitim alanında da bir çok yeniliği gerçekleştirmiştir.

1853‘te Tanzimatın ilkelerini uygulamak için Meclis-i Âli-i Tanzimat kurmuştur. Her eyaletten yörelerinin gereksinmelerini bildirmek üzere ikişer temsilciyi İstanbul’da toplantıya çağırarak merkezden her bölgeye gönderilen imar meclisleri çalışmaya başladı. Maliye’deki örgütlenme Fransa temel alınarak düzenlendi. Mali yetkililer, idare amirlerinden alınarak defterdarlara verildi. Vergilerin saptanması vilayet meclislerine, toplanması da muhassıl adı verilen vergi memurlarına bırakıldı. İltizam yöntemi kaldırıldı. Aşar, her yerde eşit olarak alınmaya başladı. Tanzimat Fermanı’nından sonra Hıristiyanlardan alınan vergilerin toplanmasında patrikanelerin aracılığı kabul edildi. Ticaret meclisleri kuruldu. Fransız ceza kanunu çevrilerek uygulamaya konuldu. 1845‘te Meclis-i Maarif-i Umumiye toplandı. İlk idadiler açıldı. 1847‘de Mekâtibi Umumiye nezareti kuruldu. 1848‘de ilk muallim mektebi, aynı yıl Harbiye’de kurmay sınıfı, 1850‘de Darülmaarif adı verilen lise, 1851‘de Encümen-i Daniş açıldı. 6 Eylül1843‘te askerlik yasası çıkarılarak kura yöntemi benimsendi, askerlik süresi 4-5 yıl olarak sınırlandı.1856’da Islahat Fermanı gereğince askerlik teşkilatı yedi ordu esası üzerine kuruldu ve Hıristiyanlar da askere alınmaya başlandı. 28 Nisan 1857’de Maarif-i Umumiye nezareti kuruldu. 1859‘da Mülkiye Mahreç Mektebi, 1860‘da Telgraf Mektebi gibi bazı meslek okulları açıldı. Yine 1857‘de yeni toprak kanunu (Arazi kanunnamesi) yayınlandı. Devletin gelir ve giderleri bir bütçeye bağlandı. Tersane yeniden düzenlendi. 1840‘ta ilk olarak kağıt para çıkarıldı. İmar faaliyetlerine de önem verilerek 1844‘te Mecidiye (Galata) Köprüsü yapıldı. 1848‘de Beşiktaş’la Ortaköy içerisinde Küçük Mecidiye Camii, Ortaköy iskelesi yanında Büyük Mecidiye Camii yaptırdı. 1851‘de Şirket-i Hayriyye ile Boğaziçi vapurları işletilmeye başlandı. 1853‘te başlayan Kırım Harbi esnasında ilk telgraf hattı İstanbul-Varna-Kırım hattı olarak döşendi. 1854‘te Beykoz Kasrı, 1856‘da Küçüksu Kasrı ile dolmabahce-sarayi yaptırıldı. Ayrıca İstanbul’un birden fazla yerinde çeşmeler yaptırıp, eski eserleri tamir ettirdi.

Eşleri :
Kadınefendileri
Servetsezâ Kadınefendi: Başkadınefendi
Şevkefza Valide Sultan: Sultan V. Murat‘ın annesi ve İkinci Kadınefendi
Hoşyar Kadınefendi: İkinci Kadınefendi
Tirimüjgan Kadınefendi: Üçüncü Kadınefendi ve Abdülhamit II‘in annesi
Verdicanan Kadınefendi: Üçüncü Kadınefendi
Düzdidil Kadınefendi: Üçüncü Kadınefendi
Gülcemal Kadınefendi: Dördüncü Kadınefendi
Rahime Perestu Valide Sultan: Dördüncü Kadınefendi ve Abdülhamit II‘in manevi annesi
Mahitab Kadınefendi: Beşinci Kadınefendi
Bezmiara Kadınefendi: Altıncı Kadınefendi

İkballeri
Nalândil Hanım: Üçüncü İkbal
Ceylânyar Hanım: İkinci İkbal
Serfiraz Hanım: İkinci İkbal
Gülüstü Hanım: Dördüncü İkbal – Vahdettin VI. Mehmet‘in annesi
Nergis Hanım: Dördüncü İkbal
Navekmisal Hanım: Dördüncü ikbal
Nesrin Hanım: İkinci İkbal
Şayeste Hanım: Dördüncü İkbal
Nükhetsezâ Hanım: Baş İkbal

Gözdeler
Yıldız Hanımefendi: 2. Gözde
Saf-derun Hanımefendi: 4. Gözde
Hüsn-i Cenan Hanımefendi: 3. Gözde

Erkek çocukları
V. Murat
Abdülhamit II
Mehmet V. Reşat
Ahmed Kemaleddin Efendi
Mehmed Burhaneddin Efendi
Ahmed Nureddin Efendi
Süleyman Selim Efendi
Vahdettin VI. Mehmet

Kız çocukları
Fatma Sultan
Refia Sultan
Cemile Sultan
Münire Sultan
Behice Sultan
Seniha Sultan
Mediha Sultan
Naile Sultan
Bedia Sultan
Samiye Sultan
Şehime Sultan
Sabiha Sultan
Aliye Sultan
Fehime Sultan
Mühibe Sultan
Mukbile Sultan
Naime Sultan
Neyyire Sultan
Behiye Sultan
Zekiye Sultan
Nazime Sultan

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script