II. Gıyaseddin Keyhusrev Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

II. Gıyaseddin Keyhusrev kimdir?, II. Gıyaseddin Keyhusrev kaç yaşında?, II. Gıyaseddin Keyhusrev evi nerede?, II. Gıyaseddin Keyhusrev nerelidir? II. Gıyaseddin Keyhusrev ev adresi?, II. Gıyaseddin Keyhusrev kaç yaşında?, II. Gıyaseddin Keyhusrev nerede oturuyor?, II. Gıyaseddin Keyhusrev nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için II. Gıyaseddin Keyhusrev hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.1221??.??.1246 senesinde doğan II. Gıyaseddin Keyhusrev şu an için 25 yaşında ve burcundandır. II. Gıyaseddin Keyhusrev doğum yeri ise Antalya olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Devlet Başkanı olarak devam ettirmektedir.

II. Gıyaseddin Keyhusrev Kimdir? – II. Gıyaseddin Keyhusrev Evi Nerede? – II. Gıyaseddin Keyhusrev Nerede Oturuyor?

II. Gıyaseddin Keyhusrev Kimdir?, evi nerede?

13. Anadolu Selçuklu Devleti sultanıdır.

II. Gıyaseddin Keyhusrev, 1221 senesinde doğmuştur. Babası 12. Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. Alaaddin Keykubad’dır. Annesi Hunat Hatun’dur. II. Gıyaseddin Keyhusrev, Gürcü Hatun ile evlendi. 15. Anadolu Selçuklu Devleti sultanı IV. Kılıç Arslan oğludur.

Çocukluk zamanında yedi yaşında iken önce Mübarüziddin Ertokuş, sonra ise Şemseddin Altun-aba’nın atabegliği altında Erzincan’da melik olarak görev yaptı. Melikliğinin ilk senelerinde Ertokuş’un kumandasında Trabzon kuşatıldı, ama zaptedilemedi.

Babası, kendisinden küçük olan kardeşi İzzeddin Kılıç Arslan’ı veliahtlığa atamıştı fakat babasının 1237 senesinde zehirlenerek ölmesi üzerine Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteğiyle Anadolu Selçuklu Devleti tahtına II. Gıyaseddin Keyhüsvrev çıktı.

Babasının ölümünden sonra 1237 senesinde tahta oturan II. Gıyaseddin Keyhusrev, babasının sağlığında Kayseri’ye gelmiş bulunan yabancı ülke elçilerini kabul etti ve onun Ögedey Han için hazırladığı elçiyi Moğolistan’a gönderdi. Daha sonra Dımaşk Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil Muhammed ve Halep Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’n-Nâsır Yûsuf ile babası zamanında yapılan tâbiiyyet antlaşmalarını yeniledi.

Ayrıca el-Melikü’n-Nâsır’ın kız kardeş Gaziye Hatun ile evlenip kendi kız kardeşi Melike Hatun’u da ona vermek suretiyle aralarında bir hısımlık bağı kurdu. Çok geçmeden diğer Eyyûbî melikleriyle Artuklu emîrleri de ona tâbi oldular.

II. Gıyaseddin Keyhusrev, ilk etapta kendisine biat etmek istemeyen devlet adamlarına pek güvenmiyor, tahta geçmesini sağladığı için sözünden çıkamadığı Sadeddin Köpek de onları ortadan kaldırması için kendisine devamlı telkinde yer alıyordu. Genç sultan önce Kayırhan’ı Zamantı (Pınarbaşı) Kalesi’nde zindana attırdı ve çok geçmeden emîr ağır zindan hayatına dayanamayıp yaşamını kaybetti.

Bunun üzerine Hârizmliler Selçuklu hizmetinden ayrılıp Urfa taraflarına çekildiler ve çapulculuğa başladılar; kalabalık bir Türkmen kitlesi de onlara katıldı. Kemâleddin Kâmyâr kumandasındaki bir Selçuklu ordusunu bozguna uğratan Hârizmliler böylece Güneydoğu Anadolu’da bir süre bağımsız biçimde yaşadılar. Keyhusrev daha sonra yine Sadeddin Köpek’in telkinleriyle, Selçuklu Devleti’ne senelerca büyük hizmetlerde bulunmuş olan Kemâleddin Kâmyâr, Şemseddin Altunaba, Hüsâmeddin Kaymerî ve Tâceddin Pervâne gibi kıymetli ve tecrübeli devlet adamlarını birer birer bertaraf etti; hatta eski veliaht İzzeddin Kılıcarslan ile kardeşi Rükneddin ve anneleri Âdiliye Hatun’u da önce hapse attırdı, sonra da yaşamını kaybettirttü.

1238 senesinde Eyyûbîler’e karşı kazandığı Samsat zaferinden sonra Sadeddin Köpek, Selçuklu hânedanına mensup olduğu rivayetini yayarak tahta geçmeyi planlamaktaydı. Durumu anlayan II. Gıyaseddin Keyhusrev, Sivas subaşısı Hüsâmedddin Karaca’nın desteğiyle Sâdeddin Köpek’i yok etti.

Devleti Sadeddin Köpek’in tahakkümünden kurtardıktan sonra onun şerrinden bir köşeye sinmiş olan eski devlet adamlarından Mühezzebüddin Ali, Şemseddin Muhammed el-İsfahânî, Veliyyüddin Tercüman, tarihçi İbn Bîbî’nin babası Mecdüddin Muhammed ve Celaleddin Karatay gibi bireyleri mühim görevlere getirdi. Daha sonra Anadolu’da Gürcü Hatun adıyla tanınacak olan Gürcü Prensesi Tamara ile evlendi.

II. Gıyaseddin Keyhusrev’in hıristiyan karısı Berduliye’den, II. İzzeddin Keykavus, Rum cariyesinden Rükneddin IV. Kılıç Arslan ve Gürcü prensesi Thamara’dan II. Alaaddin Keykubad adında üç oğlu oldu.

1240 senesinde Hârizmliler’in ayaklanmasını bastırıp, Harran’da onları yenilgiye uğrattı. Arkasından Âmid kuşatılarak teslim alındı ve Siverek, Ergani, Çermik gibi kaleler de zaptedildi. 1241 senesinde Baba İlyas adlı şeyhin başlattığı Babaî ayaklanmasını zor da olsa bastırdı.

1242 sonbaharında Anadolu sınırlarına yaklaşan Moğol kumandanı Baycu Noyan, Babaî isyanı bundan dolayı Selçuklular’ın zayıf düşmesini fırsat bilerek kuşattığı Erzurum’u kısa bir sürede ele geçirip tahrip etti.

Sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev böylece başlayan Moğol istilâsını durdurabilmek için hazırladığı kuvvetli bir ordu ile Anadolu içlerine doğru ilerleyen düşmanı Zara ile Suşehri içindeki Kösedağ’da karşıladıysa da Moğollar’ın Selçuklu öncü kuvvetlerini imha etmesi üzerine ovaya inmekte olan bütün Selçuklu ordusu paniğe kapıldı; bazı kumandanlar safları terkettiği gibi sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev de Tokat istikametine kaçtı. 1243 senesinde böylece başsız kalan Selçuklu ordusu dağıldı ve savaşmaksızın ağır bir hezimete uğradı. Bu kolay zaferden sonra Baycu Noyan Sivas’a girdi ve şehri üç gün süreyle yağma ettirdi.

Selçuklu ordusu fizik olarak Moğollardan daha güçlü olmasına rağmen, bu yenilgide başlıca nedenler, Keyhüsrev’in dirayetsizliği, Sadeddin Köpek yüzünden tecrübeli komutanların birbir ekarte edilmiş olması, kalanları da Keyhüsrev’in dinlememesi mühim rol oynamıştır.

Ardından Kayseri’yi kuşatan Moğollar, Emîr Samsâmüddin Kaymaz ve Subaşı Fahreddin Ayaz’ın kumandasında kahramanca direnen şehri Hajukoğlu Hüsam adlı bir Ermeni’nin ihaneti yüzünden ele geçirerek geniş çaplı bir tahribatla birlikte katliama tâbi tuttular. Moğollar Azerbaycan’a dönüşleri esnasında da aynı şeyi Erzincan’a yaptılar. Bu dehşet verici Moğol istilâsı karşısında Anadolu’dan varlıklı kimseler Halep’e kaçtılar. Bunun yanında II. Gıyaseddin Keyhusrev’in annesi ve diğer aile fertleri Halep’e gitmekte iken Selçuklu vasalı Çukurova Ermeni Prensi Hetum tarafından yakalanıp Moğollar’a teslim edildiler; öteki Türk kafileleri de yine Ermeniler tarafından saldırıya uğrayarak yağmalanıp soyuldular.

Kösedağ felâketinden sonra Anadolu Selçuklu Devleti merkezî hâkimiyetini kaybetmiş ve sultanın Antalya’ya çekilmesi sebebiyle başsız kalmış gibiydi. Bundan yararlanan tâbi Çukurova Ermeni Krallığı ve Trabzon Komnenosları Moğol vasallığını kabul ettiler; İznik’teki Bizans Devleti ise Selçuklular’la dost kalmayı tercih etti. Bu sırada Amasya’da bulunan Vezir Mühezzebüddin Ali, şehrin kadısıyla birlikte ve kıymetli armağanlerle Azerbaycan’daki Mugan ordugâhına dönmüş olan Baycu Noyan’a gidip yılda 360.000 dirhem, 10.000 koyun, 1000 sığır ve deve verilmesi şartlarıyla bir barış antlaşması imzaladı. Keyhusrev Moğollar’la barış yapıldığını haber alınca Antalya’dan Konya’ya geldi.

Bu barış antlaşmasından sonra Çukurova Ermeni Krallığı’na karşı bir askerî harekâta geçildi. Vezir Şemseddin İsfahani’nin kumandasındaki Selçuklu ordusu Tarsus’u kuşattı. Ancak ağırlaşan tabiat şartları sebebiyle askerlerin hareket kabiliyeti zayıflamış ve yiyecek sıkıntısı da baş göstermişti. Ayrıca sultanın âni ölüm haberinin gelmesi üzerine sefer yarıda bırakıldı. Bununla beraber Ermeni Kralı Hetum ile Anadolu Selçuklu Devleti’ne yeniden tâbi olması, savaş tazminatı ödemesi, yıllık vergi vermesi, Tarsus’a karşılık Bergama Kalesi’ni teslim etmesi şartlarıyla bir barış yapıldıktan sonra Selçuklu ordusu Konya’ya döndü.

Tarsus kuşatması esnasında Alanya’da bulunan II. Gıyaseddin Keyhusrev, içki içmekte iken baktığı vahşi hayvanların ısırması sonucu ölmüştür.

II. Gıyaseddin Keyhusrev, 1246 senesinde Antalya, Alanya’da 25 yaşında ölmüştür. Yerine büyük oğlu II. İzzeddin Keykavus tahta çıkarıldı.

Kösedağ bozgunu Anadolu Selçukluları tarihinde çöküntünün ve felâketlerin başlangıcıdır. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra muhteris devlet adamları onun üç oğlu adına birbirleri ile mücadelelere giriştiler. Böylelikle Moğolların bütün Anadolu’yu rahatlıkla işgallerine ve ağır vergi isteklerine imkân verdiler. Mu’îneddin Süleyman Pervane vaziyete hâkim olarak IV. Kılıç Arslan (1257-1266) ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev (1265-1282) adlarına devlet işlerini eline alarak 1261 senesinden beri kısmen bir sükûn ve istikrar devri sağladı. Fakat Anadolu Türkleri Moğol tahakkümünü ağır bularak kurtulma çareleri aramışlardır.

Nitekim 1261 senesinde Moğollara karşı Ayn Câlût’ta zafer kazanan Mısır Türk sultanı Baybars Anadolu’ya davet edildi. 1276 senesinde Kayseri‘ye gelen Baybars, Moğollara karşı bir ümit ışığı oldu, fakat destek bulumayınca Anadolu’da çok kalmadan Mısır’a döndü. Bu sebeple Anadolu’da eski durum devam etti. Baybars’ın dönmesinden sonra Anadolu’ya giren Abaga Hân çok insan yaşamını kaybettirdü ve Mu’îneddin Süleyman Pervane’yi idam etti (1277).

Bu tarihden 1308 yılına kadar Selçuklu hanedanı ismen mevcut olmakla memleket idaresi fiilen Moğol umumî valilerine ve kumandanlarına geçmişti. Selçuklu devlet idaresi ve ordusu çökmüştü. Ancak iktisadî ve kültürel hayatta Mu’îneddin Süleyman Pervane’nin ölümüne kadar gelişme devam etti. Böylelikle Anadolu’da sarsılan Türk birliği Osmanlılar zamanında yeniden kurulacaktı.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script