John Berger Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

John Berger kimdir?, John Berger kaç yaşında?, John Berger evi nerede?, John Berger nerelidir? John Berger ev adresi?, John Berger kaç yaşında?, John Berger nerede oturuyor?, John Berger nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için John Berger hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 05.Kasım.192602.Ocak.2017 senesinde doğan John Berger şu an için 91 yaşında ve Akrep burcundandır. John Berger doğum yeri ise Londra, İngiltereParis, Fransa olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Yazar olarak devam ettirmektedir.

John Berger Kimdir? – John Berger Evi Nerede? – John Berger Nerede Oturuyor?

John Berger Kimdir?, evi nerede?

İngilizce yazan çağının en etkili sanat eleştirmenlerinden biri olan, senaryo yazarı, belgesel yazarı ve romancı.

John Berger, 5 Kasım1926‘da Londra‘da dünyaya geldi. Orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. Annesi işçi sınıfından, babası, Stanley Berger ise, I. Dünya Savaşı esnasında askeri birlikte görevliydi. John da 1944 ve 1946 senelerı içerisinde İngiliz ordusunda görev yaptı. Ancak askeri hayata daha fazla dayanamayan Berger, subay olmayı reddettiği ve üstlerine karşı geldiği gerekçesiyle Kuzey İrlanda‘ya sürüldü. Burada kaldığı bir yıl için,”Askere alınmış eğitimsiz ve genç bireylerin içerisindeydım. Bu, işçi sınıfından çağdaşlarımla ilk kez gerçekten tanışmamdı. Onlar için ailelerine ve sevgililerine mektuplar yazardım. Bu ilk kez toplum için yazmaya başladığım dönem olarak görülebilir. Gerçi çok kötü bir yıldı ama şimdi geriye baktığımda beni şekillendiren fazla mühim bir deneyim olduğunu görüyorum.” diyecektir.

Askeriyedeki görevinden ayrıldıktan sonra, burs kazanarak Chelsea Sanat Akademisi’ne kaydoldu. Kariyerine ressam olarak başlayan Berger, 1940’lı senelerın sonlarına doğru Londra‘da birden çok sergiye katıldı. Çalışmaları, Londra’nın Wildenstein, Redfern ve Leicester galerilerinde sergilendi.

1948 ve 1955 senelerı içerisinde resim dersleri veren Berger, sanat eleştirmenliği de yapmaya başladı. Bir çok makalesi, haftalık yayına giren ve sol görüşlü politik bir dergi olan New Statesman’de yayımlandı. Modern sanat dünyasında, marxist hümanist pencereden bakan duruşu, onu kariyerinin başında tartışmalara yol açan, kışkırtıcı ve dikkatleri üzerinde toplayan birisi haline getirdi.
1958’de ilk romanı ”Zamanımızın Bir Ressamı” (A Painter of our Time), sol çevreleri bile kızdıran gerçekçiliği yüzünden, basıldıktan iki hafta sonra toplatıdı. Her çeşit çevrede kendini yalnız hisseden ve bir türlü doğrı dürüst anlaşılamayan yazar, hayal kırıklığına uğradı ve bir daha kitap yazamayacağını sanıyordu. Fakat 1972‘de BBC‘de televizyon serisi olarak yayına giren ”Görme Biçimler” (Ways of Seeing)nin başarısını post-modernist yazının mühim örneği olan ”G” adlı deneysel romanı izledi. Sanat eleştirisine bambaşka bir boyut kazandıran ”Görme Biçimleri”, çıkış noktasını çağımızın totemi televizyondan alarak, sanatın kurumsallaştırılmasının yüzüne bir tokat gibi çarpar ve sanatın nasıl okunması gerektiğini irdeler. Sanatın, insanlığın kader kartları olduğunu hatırlatır.

”Geçmiş, hiçbir zaman olduğu yerde durup yeniden keşfedilmeyi, aynıyla, olduğu gibi tanınmayı beklemez. Tarih her daim belli bir şimdi’yle onun geçmişi içerisinde ilişki kurar. Demek ki şimdi’den korkmak eskiyi bulandırmaya yol açıyor. Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir. Eyleme geçerken içinden birşeyler çekip çıkfazlalaştığımız bir sonuçlar kuyusudur.” Görme Biçimleri’nden…

1972 senesinde ”G” adlı romanıyla da Booker Ödülü’nü kazanan usta yazar, ödül konuşmasında, Booker McConnell’ı, Batı Hint adalarında ticari sömürgecilikle suçladı ve ödülün yarısı Black Panther’lere bağışladığını açıkladı. Bu olaydan sonra Britanya‘nın en radikal bireyleri arasında yer alan Berger, Britanya’yı terkederek Fransa‘ya taşındı (1962).

Yazılarında sosyolojik özellikler ağır basan yazarın diğer mühim eserleri içerisinde, ”Şanslı Adam” (A Fortunate Man) (1962), ”Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa” (And Our Face, My Heart, Brief as Photos) (1984) sayılabilir. Gezi günlükleriyle anılardan oluşan bu eserler, felsefeyle fotojurnalizmi etkileyici bir halde buluşturur.

Bir diğer mühim kitabı ”Yedinci Adam” (A Seventh Man)(1975), düzyazıyı, şiiri ve fotoğrafı birleştiren uslubuyla Avrupa’daki Türk göçmenl işçilerinin durumunu konu alır. Berger bu kitabı için fotoğrafçı Jean Mohr ile çalıştı. Göçmen işçilerin içindeki parçalanmışlığı ortaya çıkaran bu eser şiirsel yazınla politikanın gergin bir çatışması, kopup yeniden buluşmasıdır. Berger, ”Yedinci Adam” için şöyle diyor: ”Bir yazar olarak en büyük doyumu hissettiğim anlardan birinin ödüllerle filan hiçbir ilgisi yok. İstanbul’daydım ve arkadaşlarla onların bir tanıdığını ziyarete bir gecekonu mahallesine gittik. Gecekonduda çay içtik, uyduruk bir rafa dizilmiş 20 kadar kitap vardı ve onlardan biri ”Yedinci Adam”ın Türkçesiydi. Bunu görünce yazar olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Kitaptaki deneyim hayat deneyimiyle buluşmuş ve kabul görmüştü çünkü.”

Berger, bazı modern sanatçılar hakkında incelemeler de kaleme aldı. Bunlardan en fazla tanınanı, Pablo Picasso hakkında yazdığı 1965 tarihli ”Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı” oldu. Yazıldığı zamanda, bir çok sanat eleştirmeni tarafından doktrinerlik ve saygısızlıkla suçlansa da çağımızda Picasso hakkında yazılmış en iyi kitaplardan biri olarak kabul edilmiştir. Berger, Picasso’dan başkaFrancisco Goya hakkında, ressamın sanatını konu alan bir kitap ve Rus heykeltraş Ernst Neizvestny hakkında ”Sanat ve Devrim” başlıklı bir deneme yayımladı. 1970’lerde İsviçreli yönetmen Alain Tanner’le birlikte çeşitli film projelerinde yer aldı; ”Salamandre”, ”2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus”, Messidor gibi filmlerin konusunu yazdı.

Kıvrak zekalı usta yazar, modern sanat eleştirine bambaşka bir perspektif katarak çağının birden çok yazar ve sanatçısına ilham kaynağı oldu. Susan Sontag onun için şöyle diyor: ”John Berger’in kitaplarına hayranım. O yalnızca enteresan olanı değil, bunun yanında mühim olanı yazıyor. Çağdaş İngiliz yazınında bence rakipsizdir. Lawrence’tan beri sezgi ve duygu dünyasına bilincin de gerekliliklerine cevap vererek bu kadar dikkat eden bir yazar çıkmamıştır. O belki Lawrence kadar iyi bir şair değil ama daha zeki, daha asil. Olağanüstü bir sanatçı ve düşünür.”

2 Ocak 2017 tarihinde Paris‘de 90 yaşında yaşama veda etti.

Eserleri:
* Zamanımızın Bir Ressamı ( A Painter of Our Time)
* Permanent Red
* The Foot of Clive
* Corker’s Freedom
* Şanslı Adam ( A Fortunate Man)
* Sanat ve Devrim (Art and Revolution)
* The Moment of Cubism and Other Essays
* The Look of Things: Selected Essays and Articles
* Görme Biçimleri ( Ways of Seeing)
* Another Way of Telling
* Yedinci Adam (A Seventh Man)
* Picasso’nun Başarısı ve Başarısızlığı (The Success and Failure of Picasso)
* G.
* About Looking
* Onların Emeklerine (Into Their Labours ;Pig Earth, Once in Europa, Lilac and Flag. A Trilogy)
* Ve Yüzlerimiz,Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa (And Our Faces, My Heart, Brief as Photos)
* The White Bird (U.S. title: The Sense of Sight)
* Keeping a Rendezvous
* Pages of the Wound
* Fotokopiler (Photocopies)
* Düğüne (To the Wedding)
* Kral (King)
* The Shape of a Pocket
* Selected Essays (Geoff Dyer, ed.)
* I Send You This Cadmium Red (with John Christie)
* Titian: Nymph and Shepherd (with Katya Berger)
* Here is Where We Meet

Kaynak:Bilgisayfam.net

porno izle cm to inches
bestnich altyazılı porno porno nulled script