Koca Yusuf Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Koca Yusuf kimdir?, Koca Yusuf kaç yaşında?, Koca Yusuf evi nerede?, Koca Yusuf nerelidir? Koca Yusuf ev adresi?, Koca Yusuf kaç yaşında?, Koca Yusuf nerede oturuyor?, Koca Yusuf nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Koca Yusuf hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.185704.Temmuz.1898 senesinde doğan Koca Yusuf şu an için 41 yaşında ve burcundandır. Koca Yusuf doğum yeri ise Karalar Köyü, Şumnu-Deliorman, Bulgaristan (Osmanlı Devleti)Atlantik Okyanusu olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Sporcu olarak devam ettirmektedir.

Koca Yusuf Kimdir? – Koca Yusuf Evi Nerede? – Koca Yusuf Nerede Oturuyor?

Koca Yusuf Kimdir?, evi nerede?

Serbest güreşin tanınmış isimlerinden

Koca Yusuf,1857 senesinde Osmanlı Devleti zamanında, bugünkü Bulgaristan sınırlarında bulunan Şumnu Kasabası’nın Karalar Köyü’nde doğmuştur. Asıl adı Yusuf İsmail’dir. Babasının adı İsmail’dir. Babası ve dedesi Yusuf’un ilk güreş ustaları oldu. Çocukluğunda köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye koyuldu. Ünü önce Deliorman’ı, sonra Kırkpınar’ı kapladı. Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak yaşandı. Avrupa ve Amerika’da yaptığı bütün güreşleri kazandı. 1898 senesinde Amerika’dan dönerken bindiği vapurun batması sonucu yaşamını kaybetti. Mezarı dahi yoktur.

188 cm. boyunda ve 138 kilo olan Koca Yusuf, güreş becerisi, gücü ve sporcu ahlakı ile “Koca” lakabını almıştır. Ona “Koca” lakabı Filozof Rıza Tevfik tarafından sonradan verilmiştir.

Koca Yusuf dönemin ünlü pehlivanlarından Nasçıköylü Kel İsmail Pehlivan‘ın çırağı olarak çok ufak yaşta güreşe başladı. Uzun süre Kırkpınar başpehlivanlığını elinde bulunduran Kel Aliço ile 1885 senesinde güreşti.

Herkes er meydanlarının pek yaman kurdu Kel Aliço‘nun bu “tüysüz kızan”ı karşısına çıktığına pişman edeceğini bekliyordu. Ancak Deliormanlı Yusuf, öylesine yaman bir güreş çıkarıyordu ki, buna Kel Aliço da şaşırmış ve güreş alemindeki ünlü gaddarlığını dahi ortaya koymaktan çekinmemişti.

Ancak saatler uzayıp gittiği halde Kel Aliço neticeyi lehine çeviremiyordu. Üstelik ilerlemiş bir yaşta bulunan ünlü pehlivanda yorgunluk alametleri baş göstermeye başlamış ve durumu tehlikeye düşmüştü. 26 yılın başpehlivanı Aliço’nun böyle bir pehlivana yenilerek güreş dünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu. Havanın kararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço’nun gür sesi er meydanını kapladı:
– A be burası Kırkpınar’dır… Er meydanıdır buncağaz. Burada yenişene kadar güreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturun oncağazları… Pişmiş güreş bırakılır mı hiç? Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa bırakın yensin beni… Hem ben artık bu er meydanlarından çekileceğim. Aliço’yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak?
Aliço’nun bu sözleri Yusuf’u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyük ustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adetâ yalvardı:
– Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim! Gel bırakalım şu güreşi. Sözlerinle yendin sen beni. Elimde ayağımda derman komadın. Bu dile getirdiklerinden sonra ben seni tutamam gayri. İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere…

Aliço da meydanı çevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı. Nerede ise ağlayacaktı. Deliormanlı Yusuf’un alnına sıcak bir bûse kondurdu:
– Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan yaşandıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, başpehlivanlık da senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul, dedi.
Ve o günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf’un devri başladı. Bu tarihten beri Yusuf Türkiye’nin başpehlivanıdır. Karşısına çıkan hiçbir pehlivan kendisinden bu unvanı almaya muvaffak olamamıştır. Devrin ünlü pehlivanları; Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim, Koca Yusuf‘la kapışmışlar, hepsi de Yusuf un kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir.

Adalı Halil‘i iki kez ardarda yendi. Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan Abdülhamit II zamanında birden fazla güreş yaptı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak yaşanan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı. Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa‘ya götürdüler.

Gelmiş geçmiş en ünlü pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf, ulemâların “darül harp”te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine, parayı pulu aklına getirmeden, yalnızca “keferelerin sırtını yere vurmak” ve Müslümanların maddî kuvvet yönünden da üstün olduklarını ispatlamak için Avrupa’ya gitmeğe razı olur.

1894‘de Avrupa’ya gitti ve Paris‘te minder güreşinin kaidelerinı öğrendi. Yusuf, antremanda bile olsa içinde yenişme olmayan güreşi kabul etmemekte, karşısındaki rakibini tutar tutmaz yere sermektedir. Yusuf peşpeşe yaptığı güreşlerde rakiplerini bir dakika bile beklemeden tuş yapmaktadır. Fransa’nın ünlü güreşçileri, Fenelon, Furnier, Dumont, Pol Pons, Sabes ve Feliks Bernard’ı Fransızları hayrette düşürecek kadar kısa bir sürede yener. Mesela Dünya şampiyonu diye tanınan Sabes’i dört saniyede tuş eder.

Yusuf’un rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamayan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler. Yusuf ise böyle bir teklifi şiddetle reddetmektedir. Menejerleri Yusuf’tan yavaş güreşmesini rica ederler. Yusuf bu teklifi kabul eder. Fakat Yusuf rakipleriyle bir-iki dakika oynadıktan sonra kâfi bulmakta ve sırtlarını yere vurmaktadır. Çaresiz kalan organizatörler Yusuf’un karşısına peş peşe iki güreşçi çıkarırlar ve iki güreşçinin yirmi dakika dayanması halinde büyük para vadederler. Ne var ki Yusuf kendisiyle peş peşe güreşen Gambier ve Raul gibi ünlü güreşçileri de yirmi dakika dolmadan tuş yapıverir.

Yusuf, karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Cannon’u da kısa bir sürede tuş eder.

Avrupalı organizatörler, bu müthiş pehlivanı fakat bir Müslüman pehlivanının yenebileceğine kanaat getirerek Türkiye’den Hergeleci İbrahim’i getirirler. Fransa’da yüz yüze gelen Koca Yusuf ile Hergeleci Avrupalıları hayrette bırakan müthiş bir güreş sergilerler. Anlaşmalarına göre güreş Türkiye’deki gibi serbest ve kıran kırana olacaktır.

Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleci’ye boyunduruk takar, Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar. Telaşlanan hakemler güreşi durdurup Hergeleci’ye bir şikayeti olup olmadığını sorarlar. Şaşıran Hergeleci burnundan devamlı akan kana aldırış etmeksizin; “Neden ola ki? İşte pekâlâ güreşip duruyoruz.” der.

Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları içerisinde bir nara savuran Koca Yusuf bu kez Hergeleciyi Kurt kapanına alır. Hergeleci’nin boğulduğunu zanneden seyirciler telaşlanırlar, kadınlar bağrışmaya, ağlaşmaya başlar. Jüri heyeti ayrılmalarını ister. Yusuf aldırış etmez. Birkaç kişi Yusuf’u çeker yine de ayıramazlar. Bu defa sopalarla, bastonlarla Yusuf’un sırtına, başına vurmağa başlarlar. Neticede ayrılan pehlivanlar berabere ilan edilir. Her iki pehlivanımız da neticeden tatmin değildir. Yusuf;

“Ne güzel güreşiyorduk” derken Hergeleci;

“Bizde erkek güleşir, kadın ağlar; ama asla güreşi bırakın demez.” ifadeleriyle kırgınlığını ortaya koymaktadır.

3 yıl kaldığı Fransa’da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar. Onu en fazla organizatörlerin davranışları üzmektedir. Yusuf’un paraya pula metelik vermediğini bilen organizatörler onun sırtından büyük servetler elde ederken Yusuf’a çok az pay vermektedirler. Yusuf buna da aldırış etmez. Fakat inancına göz dikilmesi Yusuf’u çileden çıkarır.

Güreşirken tesettüre riayet eden ve diz kapaklarını örten şortla güreş tutan Yusuf hususi yaşamında da dinî inançlarına son derece bağlıdır. Namazlarını düzenli olarak kılmaktadır. Yemeklerinin piştiği kaplarda bundan öncekilerde domuz yağı ve etiyle yemek pişmiş olması ihtimalini göz önünde bulunduran Yusuf önceden bu kapları iyice yıkatmakta ve yemeklerin pişmesine direkt nezaret etmektedir.

Avrupa‘da büyük ün kazanınca 1897 senesinde Amerika Birleşik Devletleri‘nden davet aldı ve oraya gitti. Bu ülkede yaptığı 33 karşılaşmada yendiği sporcular içerisinde George Bothner, Ewan Lewis, Dan McLeod, Tom Jenkins mevcuttur. Şikago’da bir karşılaşmada dünya şampiyonu Evan Lewis’i art arda iki defa yendikten sonra yurda dönmeye karar verdi. Yaptığı güreşlerde yenilmemesi ve heybeti bundan dolayı ABD’de kendisine The Terrible Turk (Korkunç Türk) unvanı verilmiştir.

Yusuf’un karşısına çıkacak güreşçi bulamayan organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar. Yusuf’un karşısına peş peşe beş güreşçi çıkacaktır. Ne var ki, Yusuf birincisinin sırtını yere serince diğer dört güreşçi, mindere çıkmaktan vazgeçerek organizatörleri hayal kırıklığına uğratırlar.

Bir diğer çare olarak Yusuf’a beş dakika dayanana yüz dolar vaadedilir. Bu da netice vermez. Çünkü hiçbir güreşçi Yusuf’un karşısında beş dakika dayanamamaktadır.

Yusuf kendisine meydan okuyan, “Amerikan şampiyonu” unvanlı Robert’le güreşir. Ancak iki dakika boyunca Yusuf’un eline geçmemek için devamlı kaçan Robert yakalanacağını anlayınca minderden aşağı atlar. Çok kızan Yusuf salonda bulunan on bin kişiyi kendisiyle güreşe davet eder. Müteakip güreşinde Yusuf Robert’i perişan ederek yener.

Yusuf’un Amerika’daki ünlü güreşlerinden birisi de John F.Mc.Cormick ile yaptığı güreştir. Anlaşmaya göre, Yusuf, 1 saat içinde Mc. Cormick’e karşı üç tuş yapmazsa, yenik sayılacaktı. Yusuf, “Bir saat içinde on tuş yapmaya da razıyım, yeter ki rakibimin minderden kaçmasını önleyin” dedi. Yapılan anlaşmayla, bilerek minder dışına çıkanın yenik sayılacağı kabul edildi. Ve Yusuf, 7 dakika içinde üç tuşu yaptı.

1898’de Amerika’da fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini perişan eder. Zaman olur 41 derece ateşle güreşir.

Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Yorgi Heraklides’i perişan eder. Rumla yaptığı güreşlerin birincisinde 47 saniyede, ikincisinde ise 23 saniyede tuş yaparak Rum’un mağrur burnunu yere sürter.

Yusuf Amerika’da son maçını serbest güreş dünya şampiyonu Lewis ile yapmıştır. Chicago’da yapılan güreşte Lewis’i art arda iki defa yenmiştir.

Yaptığı bütün karşılaşmalarda, dininin, vatanının, milletinin şânını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir. Avrupalılar kendisine “yenilmez Türk” ünvanını takmışlardır.

Avrupa’dan sonra Amerika’da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf’a Amerika‘da milyoner bir kadın aşık olmuştu. Bu kuvvetli adamdan çocuk sahibi olmak istiyordu. Yusuf bunu işittiği zaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi.

Yusufun gözünde kazandığı paraların özeni yoktur. O artık vatanını, ailesini özlemiştir.

Koca Yusuf’un eşi Refiye’den Mehmet ve Hüseyin adında iki oğlu vardı.

Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve ailesiyle birlikte, Eyüb Sultan civarında alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir.

Türkiye‘ye dönmek üzere 21 Mayıs 1898‘de Fransız bandıralı La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz 1898 sabahı New York‘un kuzeydoğusundaki Sable Adası’nın 60 mil açıklarında İrlanda bandıralı Cromartyshire şilebiyle çarpışıp batması sonucu tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak ölmüştür. Cesedi Atlas Okyanusu‘nda kaybolmuştur.
Kaynak:Bilgisayfam.net

porno izle cm to inches
bestnich altyazılı porno porno nulled script