Mehmet Recep Peker Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Mehmet Recep Peker kimdir?, Mehmet Recep Peker kaç yaşında?, Mehmet Recep Peker evi nerede?, Mehmet Recep Peker nerelidir? Mehmet Recep Peker ev adresi?, Mehmet Recep Peker kaç yaşında?, Mehmet Recep Peker nerede oturuyor?, Mehmet Recep Peker nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Mehmet Recep Peker hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 05.Şubat.188902.Nisan.1950 senesinde doğan Mehmet Recep Peker şu an için 61 yaşında ve Kova burcundandır. Mehmet Recep Peker doğum yeri ise İstanbulİstanbul olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise BakanBaşbakan olarak devam ettirmektedir.

Mehmet Recep Peker Kimdir? – Mehmet Recep Peker Evi Nerede? – Mehmet Recep Peker Nerede Oturuyor?

Mehmet Recep Peker Kimdir?, evi nerede?

Başbakan, siyaset adamı.

5 Şubat 1889 tarihinde İstanbul‘da dünyaya geldi. Orta öğrenimini Koca Mustafa Paşa Askerî Rüştiyesi İdadisinde yaptıktan sonra 1907 senesinde Harbiye Mektebini bitirdi. 1911-1912 senelerında Yemen‘de Trablusgarp ve 1912- 1913 senelerında da Balkan Savaşları‘nda çarpıştı. Birinci Dünya Savaşında Rumeli ve Kafkas Cephelerinde görev aldı. 1919’da Erkân-ı Harbiye Mektebini bitirdi. Kurtuluş Savaşına katılmak üzere 4 Şubat 1920’de Anadolu’ya geçti. Binbaşı rütbesi ile 20’nci Kolorduda vazifelendirildi. Recep Peker Atatürk‘ün kurduğu Milli Ordu’ya katıldığında 20. Kolordu Kurmay Komutanıydı.

23 Nisan 1920’de TBMM‘nin Genel Sekreterliğine getirildi. 1923’te Kütahya Milletvekili seçilerek TBMM‘ye girdi. Aynı yıl Halk Fırkası (Adı 1924’te Cumhuriyet Halk Fırkası olarak değiştirildi.) Katibi Umumisi seçildi. Bir süre Hakimiyeti Milliye gazetesinin başyazarlığını yaptı. 22 Kasım 1924’te kurulan Ali Fethi Okyar Hükümetinde Dahiliye Vekilliğine getirildi. III. ve IV. İsmet Paşa (İsmet İnönü) Hükümetlerinde Müdafaai Milliye Vekilliği, 15-10-1928 ile 27-09-1930 tarihleri içerisinde Nafia Vekilliği (Bayındırlık Bakanlığı) yaptı.

Türkçülüğün esas savunucularından, Profesör, eski Maliye, Dışişleri , Milli Savunma ve Bayındırlık Bakanı. T.C 15. hükümetinin başkanı eski Başbakan, Türk siyaset adamı. Chp ilk Genel Sekreteri ve partinin 3 numarasıydı. Yurdun parçalanmasını önleyici politikalarıyla, islamcılık ve liberalizm karşıtlığıyla tanınmıştır. İsmet İnönü ile fazla iyi anlaşmaya vardığı söylenemez. 1927 senesinde İnönü’nün Şeyh Said isyanı karşısındaki tutumunu fazla yumuşak bulan Recep Peker görevi olan Milli Savunma Bakanlığı’ndan istifa etmişti. 1931 senesinde tekrar parti genel sekreterliğine seçilen Recep Peker “Devletçilik” , “Devrimcilik” ve “Milliyetçilik” ilkelerinin parti programına girmesi uğrunda uğraş vermiş ve aynı yönde düşündüğü Atatürk ile birlikte etkili olmuştur. Recep Peker 4. kurultaydada genel sekreterliğe seçilse de aşırı otoriter tutumu sebebiyle bu görevden alınarak ayrıldı.

Kütahya ve daha sonra İstanbul mebusu olarak Mecliste bulunan Peker, 1923 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğine getirildi. Bunun yanında Ankara‘da yayına giren Hakimiyeti Milliye Gazetesi’nin, bir süre baş yazarlığını da yaptı.

1927’de ikinci kez Cumhuriyet Halk Fırkası (Adı 1935 senesinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.) Genel Sekreterliğine seçildi. 1928’de Cumhuriyet Halk Fırkası Meclis Grubu Başkan Vekilliğine getirildi. 17 Ağustos 1942’de I. Şükrü Saracoğlu Hükümetinde Dahiliye Bakanı oldu. II. Şükrü Saracoğlu Hükümetinde de bu görevini korudu. 07 Ağustos 1946’da çok partili dönemin ilk hükümetini kurdu. 10 Eylül 1947 tarihinde I. Hasan Saka Hükümetinin kurulmasıyla Başbakanlık görevi bitti.

1919 senesinde, 30 yaşında iken, Hasene Suada Hanım ile evlendi.

2 Nisan 1950‘de İstanbul‘da 61 yaşında vefat etti.

Recep Peker sinema sanatçısı Faruk Peker‘in de dedesiydi.

Recep Peker 1934’den sonra okullarda ders olarak okutulan İnkılap Dersleri’ni İstanbul yüksek okulları ve Harp Akademilerinde direkt okuttu. Peker bu derslerin konulmasını sağlamış ve bu derslerin önemini savunmuştu. Devrim yerleşmeden Demokrasiye geçilmemeliyi savunduğu için İnönü ve Bayar ile arası bozulmuştur. Yani çok partili yaşama karşıt bir görüşteydi. Devletçiliğin ve tek parti rejiminin muhafaza edilmesinı istiyor ve İnönü ile sık sık ters düşüyordu. İsmet İnönü dönemin stratejisinden ve otorite sağlama amacından dolayı kendisine muhtaç olduğundan 7 Ağustos 1946’da her daim ters düştüğü Peker’i hükümet kurmakla görevlendirmiştir. Peker hükümeti kurdu kurmasına da muhalefete karşıda sert bir tutum içindeydi. Çünkü Dp ile fikirleri hiçbir bağlamda uyuşmuyordu. Adnan Menderes‘e meclis kürsüsünden “psikopat” demişliği ve Dp’yi meclisten kaçırmışlığı mevcuttur. Buna rağmen İnönü araya girmiş ve ortamı geri sağlamıştı. İnönü artık haz etmediği, parti tarafından bi hayli beğeni alan ve kendisine rakip olarak gördüğü Recep Peker’i alt etmek için gerekli işlemlere başlamıştı bile. Bunun neticesinde hükümet güven oyuna başvurmuş güven oyu alındıysa da İnönü’nün oyunlarıyla partiden ve hükümetten istifalar başlamıştı. Oyunlar tutmuş ve 9 Eylül 1947’de ise Peker hükümeti güya Meclis’in normal çalışma düzenine dönmesini sağlayabilmek gerekçesiyle istifa ettirilmek zorunda bırakılmıştı. Recep Peker ise yerini Hasan Saka‘ya bırakmıştı.

1948 senesindeki CHP kurultayında Recep Peker İnönü’nün partiyi bozduğunu ve iyi yönetemediğini savunarak genel başkanlığa adaylığını koyduysa da kaybetti ve bu olay neticesinde politikadan elini ayağını çekti. 2 Nisan 1950‘de ise dünyaya geldiğu kent İstanbul‘da yaşamını kaybetti. Peker sert mizaçlı , milliyetçi bir devlet adamıydı ve bu yüzden kendisine “Jandarma” lâkabıda takılmıştı. Peker bunun bunun yanında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk parti programı olan Dokuz Umde’yi hazırlayanlar içerisindedır. Bunların yanında Hakimiyeti Milliye gazetesinin baş yazarlığını yapmıştır. Kadın hakları üzerine yapılan devrimlerde de payı bi hayli büyüktür.

Recep Peker, Atatürk döneminin en radikal ve sert Kemalist, Türkçü isimlerinden biridir. Atatürk‘e gönülden bağlıydı. Katı devletçi, koyu milliyetçi Kemalist tutumu aracılığıyla Kemalizm’in sistemleştirilmesi aşamasında çok etkili olmuştur. Recep Peker CHP tüzüğünün 2. maddesine göre de Atatürk‘ün adına konuşma yetkisi olan tek kişidir. İsmet İnönü‘de bu yetki yoktu… Mason Localarının kapanmasında Atatürk ve Mahmut Esat Bozkurt ile birlikte en büyük pay sahiplerindendir. Atatürk’ün onayını aldıktan sonra mecliste “Arkadaşlar bugünden beri Masonluk kalmamış ve bütün locaları kapatılmıştır” müjdesini veren konuşmayı yapan da odur.

İsmet İnönü ile “Demokrasi” hakkında münakaşasında, İsmet İnönü’nün Demokrasi Türkiye’ye şarttır sözüne karşı aşağıdaki sözleri sıralamıştır;

“Demokrasi, sanayi ve bundan dolayı kentli toplumun düzenidir. Sen taş gibi köylüsün. Terakkiperver ve Serbest Cumhuriyet fırkaları deneyini unutmayın. Şimdi demokrasi gibi sınıfsal tabanı olmayan bir ortam doğarsa, Köylülerin ilk yapacağı çıkış, başta Cumhurbaşkanı, hepimizin anasına avradına sövmek olacaktır. Gelin halen yol yakınken bu sevdadan vazgeçin. Endüstri toplumu olmak zorunluluğu kabul. Önce endüstriyi kuralım. Sınıflar oluşsun. Onları eğitelim. Sonra biz istemesek de halk demokrasiye geçer.”

BAZI SÖZLERİ :

“Türk Devleti’nin halkın devleti olduğunu, bir halk cumhuriyeti olduğunu söylüyorsunuz. Peki Türk kadınları Türk nüfusunun en az yarısını oluşturmuyor mu?…”

“Zigana dağının üzerinde portakal ağacı dikilmez.” Bu sözü ise 1935’te TBMM‘de, Türkiye’de daha çok demokrasinin olması gerektiği üzerine bir tartışma esnasında söylemiştir.

“Liberalizm, vatan hainliğidir. Aslolan Devletçiliktir.”

“Türk İnkılabının, ona kıymet vermek yönünden herkesin anlaması lazım gelen bir hususiyetini de tebarüz etmek gerektir: Türk İnkılabı dünyanın bir köşesinde kendi kendine olup bitiveren bir hadise değildir.”

“Bugünkü ulusal Türk varlığına dayanak olan temellerden birini inkılap (devrim) olarak görmüştük; diğeri de istiklaldir (bağımsızlıktır). Hiçbir onurlu ulusal varlığın istiklalsiz yaşaması tasavvur olunamaz.”

“Türk inkılabı, yalnız siyasal ya da ekonomik bir rejim değiştiren hareket değildir. O, ulusal, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşayışın bütün derinliklerinde bunun yanında tesirler yapmış olan inkılâptır.”

“Türk demokrasisi taklit değildir. Amacı da kuvvet yoluyla ulusal birliği sağlamaktır”

“Türkiye’de devlet nüfuzu adına gösterilen hoşgörünün sonunda devlet işlemez hale gelmiştir. Çok yüksek adlar adına yapılmış yasalar da buna yol açmıştır. Basın, özellikle İstanbul sbasını Türkiye’de devlet gücü diye ne kadar kutsal yer ve makam varsa hepsini ite kaka meşruluk dışı bir çekişme aracı yapmıştır. Bunlar, devlet kuruluşu diye ne varsa hepsine birden yalan ve iftiralarla saldırıp tüm devleti tahrip etmektedirler. Her sabah milletin yüzüne fışkıran mikroplu balgamlar masum halka devlet gücünün kıymetli birşey olmadığını aşılamaktadır. Hükümetimiz pislik yuvalarını temizlemeye yetkisi olmadan bu ülkenin yönetimini ele alamaz. İç tehhlike içinden yanan yangın gibidir. Eğer devlet kuruluşları, meclisler ve hükümetler, bu yangını patlamadan önce bulup gereken yasal önlemleri almazsa yangın büyüdükten sonra önlem almaya da zaman kalmaz. Herhangi bir düşünce ile ve herhangi bir amaçla, özgürlüğü yine direkt özgürlüğe çevrilmiş bir silah gibi kullanmak, gerçeğe ve yurt yararına uygun değildir.”
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script