Mustafa Sabri Efendi Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Mustafa Sabri Efendi kimdir?, Mustafa Sabri Efendi kaç yaşında?, Mustafa Sabri Efendi evi nerede?, Mustafa Sabri Efendi nerelidir? Mustafa Sabri Efendi ev adresi?, Mustafa Sabri Efendi kaç yaşında?, Mustafa Sabri Efendi nerede oturuyor?, Mustafa Sabri Efendi nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Mustafa Sabri Efendi hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 22.Haziran.186912.Mart.1954 senesinde doğan Mustafa Sabri Efendi şu an için 85 yaşında ve Yengeç burcundandır. Mustafa Sabri Efendi doğum yeri ise TokatKahire, Mısır olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Din Adamı olarak devam ettirmektedir.

Mustafa Sabri Efendi Kimdir? – Mustafa Sabri Efendi Evi Nerede? – Mustafa Sabri Efendi Nerede Oturuyor?

Mustafa Sabri Efendi Kimdir?, evi nerede?

Osmanlı müderrisi, Meclis-i Mebusan mebusu, şeyhülislam.

Mustafa Sabri Efendi, 22 Haziran 1869 tarihinde din bilginlerinden Ahmet Efendi’nin oğlu olarak Tokat’da Kat köyünde doğmuştur. Çocukluğunda Pazar nahiyesinde Peşli Hoca’dan ders alarak eğitime başladı. Sonra Kayseri’ye giderek, Hoca Emin Efendi’den Arapça, Mantık, Fıkıh Usulü, Tefsir, Hadis gibi dinî, dersler okudu. Daha sonra İstanbul’a gelen Mustafa Sabri, burada “Huzur Derslerini ve Ahmet Asım Efendi’den aldığı derslerle öğrenimini bitirdi.

Mustafa Sabri Efendi, 1889 senesinde Rüus imtihanını kazanarak Fatih Camii’nde müderris olarak din dersleri vermeye başladı. Beşiktaş Asariye Camii imamlığını yaptı. Onun buradaki görevi, 1898’de atandığı “Huzur Dersleri Muhattablığı”na kadar devam etti. Bu yeni memuriyeti de kimi kesintilerle 1914 yılına değin sürdü. Bu görevinin bunun yanında, 1900 senesinde Sultan Abdülhamit II’in kitapçılığına getirildi. 1900 ve 1904 senelerı içerisinde Abdülhamit II tarafından huzur derslerine alındı. 1904’de de tekrar müderrisliğe atandı.

Mustafa Sabri Efendi, Silistre Müftülüğü görevinde bulunmuş, İstanbul Kadılığı’nın idari işler bölümünde birinci sınıf memuriyetle görev yapmıştır. Bunun yanında Ahmet Hilmi Efendi’nin Hicaz Vilayeti’nde kadılık görevini yürüttüğü esnada da Müşavir-i Sani unvanıyla hizmet etmiştir.

II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılı, Mustafa Sabri’nin aktif olarak siyasi hayata atıldığı senedir. II. Meşrutiyet’in ilanını müteakiben Tokat’tan mebus seçildi. Bunun yanında aynı yıl, “Cemiyet-i İt-tihadiye-i İslamiye” adlı dine dayalı siyasî bir dernek kurdu.

Mustafa Sabri, Sultan Abdülhamit II’in 27 Nisan 1909 tarihinde tahttan indirilmesini sevinçle karşılamasına hatta bundan dolayı İttihat ve Terakki Partisi mensuplarına sevgi dolu sözlerle teşekkür etmesine rağmen, Millî Mücadele’ye de şiddetle karşı çıkanlardandı. Ona göre Milli Mücadele, devlete başkaldırma hareketinden başka birşey değildi. Bu harekatın başında bulunan Mustafa Kemal Paşa ise, Hilafet ve Saltanatı kaldırarak “Sultan Osman Oğlunun makamına” geçmek isteyen bir kişidir.

Başlangıçta İttihat ve Terakki içinde yer almasına rağmen daha sonra “Hürriyet ve İtilaf Partisi”ne girdi. Bunun yanında meclis içinde ve dışında İttihat ve Terakki Partisi’ne karşı şiddetli hücumlarda bulundu. Bundan dolayı iktidar partisinin (İttihat ve Terakki) düşmanlığını kazandı ve sonunda bu parti mensuplarının elinden Romanya (Köstence) ya kaçmak suretiyle kurtulabildi.

İstanbul Muhafızlığınca Meşihat makamına gönderilen 23 Temmuz 1329/1913 tarihli yazıda Onun Romanya’dan sonra Paris’e gittiği belirtilmekte ise de, bu hususta kesin bilgi yoktur.

İttihat ve Terakki’nin iktidardan uzaklaşması üzerine, 18 Kasım 1918’de Köstence’den İstanbul’a dönen Mustafa Sabri, önce Darü’l-Hikmet’il -İslamiyye kullanıcı hesabıne, daha sonra da Süleymaniye Medresesi hadis müderrisliğine tayin edildi. Bunun yanında siyasi faaliyetlerine kaldığı yerden devam ederek, İttihat ve Terakki mensuplarına karşı daha şiddetli eleştirilerde bulunmaya başladı

Mustafa Sabri Efendi, ulusal çıkarlarımızla bağdaşmayan, ulusal birlik ve beraberliğimizi bozucu, işgalci devletlerin destek ve yardımlarıyla kurulan derneklerden Tealî-i İslam (İslami Yükseltme) Cemiyeti’nin yöneticileri içerisinde idi. İlk adı Cemiyet-i Müderrisin (Medrese Öğretmenleri Derneği) olan Teâî-i İslam Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nı destekleyen, Padişahlık düzenini savunan bir cemiyettir. Kuva-yı Milliye aleyhindeki ilk bildirisini 16 Eylül 1919’da ikdam gazetesinde yayınlayan bu cemiyetin yönetim kurulunda, Mustafa Sabri Efendi (Başkan), İskilipli Atıf Hoca (İkinci Başkan), Said Nursi (İttihat-ı Muhammediye Cemiyeti önderliğinde) yer alıyordu.

Mustafa Sabri, Ocak 1919’da Hürriyet ve İtilaf Partisi’nden tekrar Tokat mebusu seçildi. 4 Mart 1919 tarihinde kurulan Damat Ferid Paşa Hükümet’inin ilk kabinesinde “Şeyhülislam” olarak görev aldı. 16 Mayıs 1919’da bu hükümetin düşmesi üzerine, Meşihat Makamı’ndan ayrılarak “Ayan” kullanıcı hesabıne atanmıştır. Damat Ferid Paşa’nın, 19 Mayıs 1919 tarihinde kurduğu ikinci kabinesinde de yeniden Şeyhülislam olan Mustafa Sabri, iki ay sonra bu görevinden istifa etmiştir. 21 Temmuz 1919 tarihinde teşkil edilen üçüncü Damat Ferid Paşa Hükümeti’nde Şeyhülislam olarak görev almış ve bu memuriyetinden de 30 Eylül 1919 tarihinde istifa ederek ayrılmıştır. 31 Temmuz 1920’de kurulan beşinci Damat Ferid Paşa Hükümeti’nde Mustafa Sabri yine Şeyhülislam’dır. Fakat bu kez uhdesine Şûra-i Devlet Reisliği (Danıştay Başkanlığı) de verilmiştir. Bu son Şeyhülislamlık görevinden de 25 Eylül 1920 tarihinde yine istifa ederek ayrılmıştır.

Milli Mücadele’ye katılan Mustafa Kemal ATATÜRK ve diğer Kuvayı Milliye’ciler hakkında ölüm fetvasını Mustafa Sabri Efendi yazdı, 10 Nisan 1920 tarihinde Dürrizade Abdullah BeyefendiŞeyhülislam olarak onadı, SadrazamDamat Ferid Paşa imzaladı, Sultan Vahdettin VI. Mehmet yürürlüğe koydu.

10 Ağustos 1920‘de Sevr Antlaşması’nı imzalayan hükümet zamanında şeyhülislam olan Mustafa Sabri Efendi, Yıldız Sarayı’nda sultan Vahdettin VI. Mehmet başkanlığında toplanan Meclis-i Âlî’de anlaşmanın kabul edilmesi yönünde görüş bildirenler içerisindeydı.

Sevr Antlaşması’nın imzalandığı günün gecesi ailesiyle oturduğu Meşihat binasında eşi Ulviye Hanım’ın ağlayarak “sen Allah’tan korkmadın mı? Peygamber’den utanmadın mı? İzmir’in Yunanlılara verilmesine nasıl razı oldun? İstifa edeydin de imza etmeseydin” diye çıkıştığı, fakat Mustafa Sabri’nin eşine cevap veremediği ileri sürülmektedir.

Yozgat Mutasarrıf Vekili ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in hükümetin emrini ve politikasını icra cümlesinden olarak, kendi bölgesinde Ermeni tehciri ile alakalı aktif hizmette bulunması, bu zâtın divan-ı harpte yargılanmasına ve idama mahkum edilmesine neden olmuştur. Kemal Bey’in idamına fetva veren Şeyhülislâm ise, Mustafa Sabri’dir.

Türk ordularının İzmir’i kurtarıp, İstanbul’a yönelmesi üzerine de Padişah Vahdettin VI. Mehmet’den Sadrazamlık isteyen Mustafa Sabri Efendi, Müslüman ve Ermenilerden oluşacak bir ordu kurarak, Türk Ordusuna karşı savaşmak arzusunda bulunmuştur. Ancak bu amacını gerçekleştirememiştir.

Milli Mücadele’nin başarıyla sonuca varılması üzerine, 1922 senesinde ailesiyle (oğlu, iki kızı ve damatları) İstanbul’dan ayrılarak İngilizlerin temin ettiği bir yük gemisiyle önce Yunanistan’ın Gümülcine kentine gitmiş, buradan da Hicaz Şerifi Hüseyin’in davetini kabul ederek Mekke’ye gitmiştir. Oradan da Mısır’a geçerek, Kahire’ye yerleşmiş ve kendisine Ezher Üniversitesi’nde müderrislik görevi verilmiştir.

Yunanistan’da iken oğlu İbrahim ile birlikte ‘Yarın’ ve ‘Peyamı-ı İslam’ gazetelerini çıkardı. İtalyan gazetelerinde bulunan bir bildirisinde Türklere ‘Müslüman barbarlar’ dedi, Ankara Hükümeti’nin Musul üzerinde hak iddia etmesinin gülünç olduğunu yazdı. Türk milliyetçiliğine karşı çıkmış, Yunanistan’da çıkardığı Yarın gazetesinde 1927 senesinde yazdığı şiirde Türklüğüne tövbe ettiğini, Türklükten istifa ettiğini söylemişti.

Milli Mücadele karşıtı olması sebebiyle Türkiye’ye girişi yasaklanmıştır. Belirtilen tutum ve davranışları sebebiyle Mustafa Sabri, Yunanistan’da bulunduğu sırada Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin 1 Haziran 1924 tarihli kararıyla, “Yüzellilikler” arasına dahil edilerek, ülkeye girişi yasaklanmıştır. Ancak 1938 senesinde affedilmesine rağmen, Türkiye’ye dönmemiştir.

Mustafa Sabri Efendi, 12 Mart 1954 tarihinde Kahire, Mısır’da 85 yaşında ölmüştür.

Mustafa Sabri Efendi, Şapka Kanunu’na, Medeni Kanun’un kabulüne, Harf Devrimi’ne, Halifeliğin kaldırılmasına, Kuran’ın Türkçeye tercüme edilmesine karşı çıkmıştır.

Mustafa Sabri, Şapka Devrimi’ni de, şapka giyilmesini “hem dinî hem de millî küfür” olarak değerlendirip, bu hususta yazılar yazmaktan geri durmadı. Bunun yanında “çok eşliliğin yasaklanmasının İslâm ülkelerinde zinanın yapılmasına sebep yer alacağını, çünkü erkeklerin gizli dostlar tutacaklarını iddia” edecek kadar ileri gitmiştir.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script