Napolyon Bonapart Kimdir? Nerelidir?

Napolyon Bonapart Kimdir? – Napolyon Bonapart Evi Nerede? – Napolyon Bonapart Nereli?

Napolyon Bonapart kimdir?, Napolyon Bonapart kaç yaşında?, Napolyon Bonapart evi nerede?, Napolyon Bonapart nerelidir? Napolyon Bonapart ev adresi?, Napolyon Bonapart kaç yaşında?, Napolyon Bonapart nerede oturuyor?, Napolyon Bonapart nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Napolyon Bonapart hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 15.Ağustos.176905.Mayıs.1821 senesinde doğan Napolyon Bonapart şu an için 52 yaşında ve Aslan burcundandır. Napolyon Bonapart doğum yeri ise KorsikaSt. Helena olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Asker olarak devam ettirmektedir.

Napolyon Bonapart Kimdir?, evi nerede?

Napolyon Bonapart, asıl adı Napoleone di Buonaparte olan, Fransız Devrimi‘nin generali ve Fransa Cumhuriyeti‘nin ilk başkanı. Napolyon I adını almasının sonrasında, 18 Mayıs1804 ile 6 Nisan1814 tarihleri içerisinde Fransa İmparatoru ve İtalya Kralı oldu.

15 Ağustos1769‘da Carlo Buanoparte ile Marie Letizia Ramolino‘nun ikinci oğulları olarak, Korsika‘nın Ajaccio kentinde dünyaya gözlerini açan ve 1779 senesinde Brienne‘de öğrenim gören Napolyon, 1784 senesinde Parisian École Royale Militaire adlı askeri akademiye girdi. Nisan1785’te Valence‘daki topçu alayına üsteğmen rütbesiyle katılan ve aynı sene Eylül’de izinli olarak gittiği Korsika‘da askeri ve politik açıdan etkin bir rol oynayarak Jacoben grubu içinde kendini gösteren Napolyon, izninin bitmesine rağmen birliğine dönmedi. Bundan dolayı asker kaçağı sayılan Napolyon Nisan 1792’de başlayan Avusturya savaşının sonrasında affedilerek yüzbaşı rütbesiyle savaşa çağrıldı. Fransa‘ya karşı bağımsızlık mücadelesine başlayan Korsika’lı milliyetçilere karşı Jacoben örgütlenmesinde çalışmaya devam eden Napolyon, daha sonra ailesiyle Fransa‘ya kaçmak zorunda kaldı.

Paris‘e döndükten sonra, Konvansiyon’a karşı hareketi bastırmak için, Paul François Barras ve Lazare Carnot‘un kuvvetlerine katılan Napolyon’un Paris‘teki siyasi faaliyetleri sebebiyle bir dönem vatana ihanet gerekçesiyle tutuklanmasının sonrasında, kendisini koruyan siyasilerin de yardımıyla serbest bırakıldığı zamanda Fransa‘da yeni bir anayasa ve direktuvarlık dünyaya geldi.

1793 senesinin Aralık ayında Toulon‘da, kralcılar ve İngiliz ittifak kuvvetlerine karşı bir topçu komutanı olarak başarılı bir mücadele vermesiyle dikkati çekerek tuğgeneral rütbesine terfi etti. 1794‘te İtalya‘daki topçu birliklerinin komutanlığına getirilmesinin sonrasında, 5 Ekim1795 tarihinde İç Güvenlik Kuvvetleri’nin komutanlığına getirilen Napolyon, kısa bir sürede ülkenin en saygın askeri otoritelerinden biri halini aldı.

1796‘da İtalya‘daki ordunun başkomutanı olan Napolyon Bonapart, aynı sene 10 Nisan’da General de Beauharnais‘in dul karısı Josephine ile evlendi. Düğününden iki gün sonra Kuzey İtalya‘ya saldıran ve Avusturya ordularını yenilgiye uğrattıktan sonra, Ocak1797’de İtalya‘daki Avusturya askeri varlığını geri çekilmeye zorlayarak Viyana üzerine yürüyen Napolyon, Avusturya‘nın ateşkes istemesi üzerine barış görüşmelerine başlamayı kabul etti. Uzayan görüşmeler neticesinde, antlaşma fakat 17 Ekim 1797 tarihinde imzalanabildi.

1798 yılı başlarında Fransız yönetiminin Napolyon’u İngiltere’nin istilasıyla görevlendirmeleri üzerine, denizlerde etkili bir üstünlük sağlanmadan böyle bir operasyonun başarılı olamayacağını, İngiltere‘ye karşı dolaylı bir strateji izlemenin en mantıklısı olduğunu savunan Napolyon, bunu gerçekleştirebilmenin yolunun, Mısır‘ı işgal ederek İngiltere‘nin Uzakdoğu ticaret yolunun kesilmesi olduğu düşüncesini öne sürdü. Böylelikle 1798’de Mısır seferine çıkan ve İngiliz donanmasını yenilgiye uğratan Napolyon, Malta‘yı aldı. Aynı senenin Temmuz ayında da İskenderiye’yi ele geçiren Napolyon, Nil Vadisi boyunca içerilere ilerledi. Piramitler Savaşı‘nda Memlükleri yendi. Ancak Amiral Horatio Nelson idaresindeki İngiliz Donanması, Abukir Körfezi’ndeki Fransız Donanması’na saldırarak gemilerini batırdı ve Fransızlar’ın ikmal bağlantısı kesilmiş oldu. Nelson’un başarısı üzerine Fransa‘ya karşı birleşen İngiltere, Osmanlı Devleti, Avusturya ve Rusya’dan oluşan Birleşik Ordu, Rus Generali Alexander Suvorov‘un komutasında, Napolyon’un ele geçirdiği toprakları geri aldı.

Napolyon 13,000 Fransız askeriyle Gazze, Jaffa ve Haifa gibi sahil kasabalarını fethetti. Jaffa’yı, girilmesinin sonrasında birkaç saat içinde tamamiyle ele geçirmelerine rağmen teslim olmaya çalışan 2,000 Türk askerini süngüye dizen Fransızlar, daha sonra paralarını aldıkları sivilleri yaşamını kaybettirdüler. Üç gün boyunca aralıksız süren bozgunun sonrasında Napolyon, 3,000 Türk esirin daha yaşamını kaybettirülmesi emrini verdi.

Şubat1799’da Suriye üzerine yürüyen fakat Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Akka’da karşı karşıya geldiğı sert Osmanlı direnişi karşısında 21 Mayıs 1799 tarihinde Akka’dan Mısır’a çekilmek zorunda kalan Napolyon’un ordusu, öte yandan da salgın hastalıklarla savaşmaktaydı.

Napolyon’un ordusunu Mısır‘da bırakarak 23 Ağustos 1799 tarihinde, gemi ile Fransa‘ya dönmesinin sonrasında, 9 Kasım 1799 tarihinde hükümet darbesiyle Fransa tarihinde yeni bir dönem başladı. Birkaç hafta sonra, anayasada değişiklikler yapıldı ve yönetim üç konsülün eline bırakıldı. Napolyon “Birinci Konsül” olarak, Fransa‘nın mutlak hakimi oldu. Fransa devrimi esnasında Fransa kralı XVI. Louis tahttan aşağı indirilerek giyotin ile idam edildi. Devletin dağıttığı kredileri belli bir düzene sokmak, valilerin ve belediye başkanlarının siviller içerisinden seçilmelerini ve kendilerini seçen tek merkeze karşı sorumlu olmalarını sağlamak, mahkemeleri ve emniyet örgütünü yeniden düzenlemek gibi bazı reformlar yapmaya çalışan Napolyon, 1802 senesinde Fransa Merkez Bankası’nı kurdu. Reform ve yasa çalışmaları halk tarafından da desteklenen Napolyon bu işlerle uğraşırken, Avusturya ve İngiltere orduları hala silahlarını bırakmamışlardı.

Bunun üzerine, 1800’de tekrar İtalya‘ya girerek Milano‘yu alan ve aynı yılın baharında Avusturya üzerine yürüyen Napolyon komutasındaki Fransız Ordusu, burada da zafer kazandı. Jean Victor Moreau‘nun Hohenlinden’deki zaferi üzerine, Avusturya İmparatoru, İngiltere ile ittifakını bozmak ve 1801 Şubatı’nda Luneville Barış Antlaşması‘nı imzalamak zorunda kaldı. Şubat 1801’de ve İngiltere ile Mart 1802’de imzalanan antlaşmalar ile Avrupa’da savaşlar bitti.

Ancak bu barış dönemi uzun sürmedi. Fransa’nın Avrupa’daki ekonomik ve politik gücünün giderek artması İngiltere yönünden giderek genişleyen bir tehdit oluşturmaktaydı. Sonunda İngiltere1803 senesinin Mayıs ayında Fransa’ya savaş ilan etti.

1804’te yaptığı Code Napoleon adıyla bilinen Napolyon Kanunları, halk tarafından da desteklendi.

1804 senesinin Mayıs ayında, kralcıların bir komplosunu bahane ederek kendisini imparator ilan eden Napolyon, aynı yıl, 2 Aralık’ta Paris‘teki Notre Dame Katedrali‘nde, Papa Pius VII’nin bulunduğu törende taç giyerek imparator oldu. Törenin dikkat çeken görüntülerinden biri, Napolyon’un eşi Josephine’i imparatoriçe ilan etmeden tacı önce kendisine takması oldu. Daha sonra 26 Mayıs1805’te de, İtalya’da kendi kurduğu cumhuriyeti feshederek, Milan Katedrali’nde, kendini İtalya Kralı ilan etti.

Daha sonra İngiltere’nin baskılarıya Avusturya, Rusya, Napoli ve İsveç’in katıldığı III. Koalisyon adında bir karşı ittifak, oluşturuldu. Fransız Filosu’nun Kraliyet Donanması’nı alt edemeyeceğini bilmesine rağmen, teoride İngiliz Donanması’nı yanıltıp, İngiliz Kanalı’ndan uzağa sürükleyerek, İspanyol ve kendi donanmalarını İngiltere’ye ulaştırmayı planlayan Napolyon, deniz koşullarında savaşma hususunda tamamiyle bilgisizdi. Verdiği emirler çelişkili ve işe yaramaz olan Napolyon’un ordusu hiç karşı kuvvetle karşılaşmasa bile İngiltere’ye ulaşması en az üç gün sürecekti.

Fransız-İspanyol birleşik donanmasının, 21 Ekim 1805’te yapılan Trafalgar Deniz Savaşı’nda İngiliz donanması karşısında yenilmesi neticesinde, İngiltere yerine müttefiklerini dize getirme yolunu seçen Napolyon, Fransız ordusunu Manş kıyılarından Orta Avrupa‘ya yürüterek, gizlice Almanya içlerine soktu ve tacının takmasının birinci yıldönümü olan 2 Aralık 1805’te, Ulm ve Austerlitz zaferleriyle Avusturya ve Rusya’yı mağlup etti.

Eylül 1806 da Prusya Ordusu’nu Jena Savaşı‘nda, hemen sonrasında da Ruslar’ı Friedland Savaşı‘nda bozguna uğratan Napolyon’un 1807 Temmuz’unda Rus Çarı I. Aleksandr’la imzaladığı Tiltis Antlaşması neticesinde Rusya savaştan çekilmek zorunda kaldı.

Mart 1810’da Habsburg Hanedanı’ndan Marie-Louise ile ikinci evliliğini yapan Napolyon’un bu evlilikten, 1811‘de yasal varisi olan Napolyon II dünyaya geldi.

22 Haziran1812 tarihinde 453,000 kişilik ordusuyla Rusya‘ya giren Napolyon, Polonya’lı milliyetçi ve yurtsevelerin desteğini alabilmek için savaşa, II. Polonya Savaşı adını koydu. İlk Polonya Savaşı, Polonya’nın Rusya, Prusya ve Avusturya’ya karşı bağımsızlık mücadelesiydi. Polonyalı yurtseverlerin, bölünmüş Polonya’nın Rus tarafındaki kısmının Varşova Düklüğü’ne katılmasını ve yeni bir Polonya Krallığı kurulması talebi, bunun Prusya ve Avusturya’yı Fransa’ya karşı savaşa sürükleyeceğinden çekinen Napolyon tarafından geri çevrildi. Napolyon bunun bunun yanında Rus derebeylik kölelerinin serbest bırakılması isteğini de, tutucu kesimin tepkisini alma korkusuyla kabul etmedi.

Mikhail Bogdanovich Barclay de Tolly komutasındaki Ruslar, Napolyon’un elde etmeyi umduğu bitirici çatışmadan kendilerini ustalıkla korumayı başardılar ve Rusya’nın iç kesimlerine doğru geri çekilmelerini sürdürdüler. 16 ve 17 Ağustos’ta Smolensk’te kısa süreli çatışma girişimine karşı durulduysa da Ruslar bölgede bir çok kez yenilgiye uğradı ve böylelikle Napolyon avantajlı durumda kaldı. Fransızlar ile karşılaşmaktan mütemadiyen kaçınan Rus Ordusu, yalnızca Napolyon’un savaşmaya çekindiği bazı bölgelerde fırsattan istifade güç gösterdi.

Fransızlar ülkenin iç kısımlarına doğru ilerledikçe, Ruslar’ın, düşmanın yararlanmasını önlemek için bütün mahsülü yakma taktiği aracılığıyla yiyecek elde etmeleri de giderek zorlaştı. Açlığın bunun yanında zorlu Rusya iklimiyle de başetmek zorunda kalan Fransızlar’ın, önceki sekiz haftada kaydettikleri başarı sonuçsuz kalmak üzereydi.

7 Eylül 1812’de, Borodino’da Rusya seferinin en mühim savaşı gerçekleşti. Napolyon toplayabildiği 135,000 askerin 30,000 tanesini çoktan kaybetmiş ve düşman topraklarının 600 mil içine girmişti. Büyük kayıplarla da olsa başarı elde etmeyi amaçlayan Napolyon’un bu sorgulanamaz işgalinin neticesi, 19 Ekim’de başlayan utanç verici bir geri çekilme ile belirlendi. Ordunun yönetimi Joachim Murat‘a bırakarak Paris‘e dönen Napolyon, kendisine karşı gerçekleştirilen hükümet darbesini bastırarak yeni bir ordu kurdu.

Ordusunun büyük bir kısmını Rusya Seferi esnasında kaybeden Napolyon yüzünden Fransa, yeni bir ordu oluşturmanın zorluklarına katlanmak zorunda kaldı. Üretimden çekilen işgücü ve artırılan vergiler, Napolyon’u halkla yüz yüze bıraktı. Bu zamanda kendisine karşı gerçekleştirilen hükümet darbesini bastırdı ve yeni bir ordu kurdu. Ancak 1813 ve 1814’te baskılar arttı ve halk desteği düştü.

Düşman kuvvetleri 1814’te Paris kapılarına dayanınca görevinden alınarak Elbe Adası‘na sürgüne gönderildi. Napolyon’un sürgüne gönderilmesinin sonrasında boşalan Fransa tahtına, XVIII. Louis geçirildi.

7 Mart1815‘te Elbe Adası’ndan kaçarak, gizlice Paris‘e dönen ve halk desteğini tekrar toplayarak hemen yeni bir ordu düzenleyen Napolyon, Belçika‘ya saldırdı. Kazandığı önemsiz birkaç zaferden sonra Wellington‘un komutasındaki İngiliz ve Gebhard Von Blücher komutasındaki Prusya Kuvvetleri tarafından 18 Haziran 1815’te Waterloo Muharebesi‘nde büyük bir yenilgiye uğratıldı.

Paris‘e dönüşünün sonrasında ikinci kez tahttan indirilen Napolyon, Amerika‘ya kaçmak istedi, fakat bunu başaramayınca İngilizler’e teslim oldu. İngilizler tarafından Atlantik‘teki St. Helena Adası‘na götürülen Napolyon, son senelerını bu küçük adada geçirdi ve anılarını yazdırdı.

5 Mayıs1821‘de, 52 yaşındayken ölen Napolyon’un cenazesi fakat 1840 senesinde Paris‘e getirilebildi ve İnvalides‘e gömüldü. Ölüm nedeni tam anlamıyla bilinmeyen Napolyon’un uşağı tarafından zehirlendiği de öne sürülen nedenler içerisindedır.

Kısa zamanda Fransa Halkı’nın sevgisini kazanan ve yabancı ülkelerdeki Fransızlar’ın, ülkelerine dönüp devletin modernleştirilmesinde kendisine yardımcı olmalarını sağlayan Napolyon, imparatorluğu boyunca sayısız zafer kazandı. Ancak Napolyon’un, Fransa içindeki bazı huzursuzluklara ek olarak, güçlü İngiliz Donanması’na, İspanya ve İtalya‘da tahta geçirdiği akrabalarına halk tarafından duyulan kin ve nefrete ve kendine bağladığı devletlerde beliren milliyetçilik akımlarına da göğüs germesi gerekmekteydi.

Yeğeni III. Napolyon, 1851’de, amcası kadar büyük bir ihtişamla olmasa da ülkesinin yeni hükümdarı oldu.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script