Nuri İyem Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Nuri İyem kimdir?, Nuri İyem kaç yaşında?, Nuri İyem evi nerede?, Nuri İyem nerelidir? Nuri İyem ev adresi?, Nuri İyem kaç yaşında?, Nuri İyem nerede oturuyor?, Nuri İyem nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Nuri İyem hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. ??.??.191519.Haziran.2005 senesinde doğan Nuri İyem şu an için 90 yaşında ve burcundandır. Nuri İyem doğum yeri ise İstanbul, Türkiyeİstanbul, Türkiye olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Ressam olarak devam ettirmektedir.

Nuri İyem Kimdir? – Nuri İyem Evi Nerede? – Nuri İyem Nerede Oturuyor?

Nuri İyem Kimdir?, evi nerede?

Türk resim sanatının en büyük ustalarından biri olan Nuri İyem, Türk Cumhuriyet tarihinin toplumsal, siyasi ve kültürel değişimine tanıklık etmiş ve bu ilerlemeye katkıda bulunmuş, dumadan üretmiş Türk sanatına yeri dolduramayacak eserler vermiştir.


1915
senesinde İstanbul‘da doğan sanatçı, resme küçük yaşlarda duvarlara kömür kalemle yaptığı çizimlerle başladı. Sağlık memuru olan babasının görevi bundan dolayı çocukluğunu Anadolu‘nun farklı şehirleri dolaşarak geçirdi. İlkokulu Mardin‘de bitiren sanatçı ortaokulda İstanbul’a geldi. Önce Vefa sonrasında da Pertevniyal Lisesine kaydoldu. Resim tutkusu da bu senelerda başladı. Hatta resim aşkı yüzünden derslerden geri kalan sanatçı, ailesinin onun doktor olmasını istemesine rağmen en sonunda Akademiye kaydoldu. Yaptığı çalışmaları, o senelerın en mühim sanat etkinliği olan Galatasaray sergilerinde, fotoğraflarını hayranlıkla izlediği Nazmi Ziya’ya göstermiş ve onun teşvikini de aldıktan sonra hiç duraksamadan kaydını yaptırıp derslere başlamıştı. Devrin diğer büyük ressamları gibi Nazmi Ziya, Hikmet Onat, Çallı ve Levy‘nin öğrencisi olan genç ressam, bunun yanında Feyhaman Duran, Namık İsmail gibi diğer akademi hocalarının fikirlerinden yararlanmaktan geri kalmadı ve Sanat Tarihi, Estetik ve Mitoloji dersleri veren Ahmet Hamdi Tanpınar‘ın, önünde açtığı geniş ufukla entellektüel kimliğini buldu. Ahmet Hamdi’nin düşünce yapısı onun şu satırlarında belli olur: “Geniş hayat önümüzdeki bin başlı bir muamma gibi duruyor. Onu çözdükçe kendimizi bulacağız; hakiki şahsiyette, hür san’ata kavuşacağız. Ağaç güneşte serpilir, fakat toprağın derinliklerindeki kökü ile beslenir. İnsanoğlu kendi ferdiyetini bile fakat içinde yaşadığı cemiyetle idrak eder.”

İyem’in seneler sonra yazdığı ve Yeditepe’de yayına giren ‘Sanatçımızın Kaderi’ isimli bir makalesinde bile Ahmet Hamdi’ye gönderme yapması, bu büyük edebiyat ve düşün adamının onun üzerindeki kalıcı tesirini açık bir halde ortaya koyar: “Yazık değil mi bunca çabaya? Bunca masrafa? Bunca emeklere? Bunca teşkilatı bir takım adamlara maaş vermek için mi kurmuşuz? Bütün bunlar ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ müdürler?”

Akademideki öğrenimini bitirdikten sonra askerliğini de bitirdi ve Giresun‘da görev yaptı. 1940 senesinde, dört yıl sonra ilk mezunu yer alacağı yeni açılan yüksek kısmını tamamlamak üzere yine Akademi’ye girdi.

Sanat hayatı bi hayli hareketli fakat siyasi hayatrı sorunlu bu senelerda özel sergiler seyrek düzenlenebiliyor, bu da olduça zor bürokratik işlemlerden geçiriliyordu. Nuri İyem, Avni Arbaş, Selim Turan, Fethi Karakaş, Mümtaz Yener, Turgut Atalay, Haşmet Akal, Ferruh Başağa ve Agop Arad gibi 20’li yaşlardaki bir grup genç sanatçı, büyük çabaların sonunda Mayıs 1941’de İstanbul Beyoğlu Matbuat Müdürlüğü salonlarında ortak bir amaç ve görüş çerçevesinde bir araya gelerek bir sergi açtılar. Halkın arasına girmek, onların düşünce ve yaşayışlarını paylaşarak sanatsal üretimlerini gerçekleştirmek amacını taşıyan bu sanatçılar, İkinci Dünya Savaşı‘nın bunalımlı ortamında sanatlarına toplumsal gerçekçi bir yön vermişlerdir. D Grubu‘nun şekilciliğine ve Anadolu’dan kopuk resim anlayışına karşı çıkan toplumsal içerikli resimleriyle halkla bütünleşmeyi amaçladılar ve bir oranda de başarılı oldular. Liman sergisi adı verilen bu etkinliğin sonrasında Yeniler adı altında birleşen sanatçılar, özellikle Akademi dışındaki yazar ve sanatçılardan destek gördüler. Yeniler, bir sanatçı olarak varolmanın yolunu sanat anlayışları ve toplum gerçekleri içerisinde bir orta yol çizerek bulmaya çalıştılar.

İyem Yeniler Grubu dağılana kadar gerçekleştirdiği tüm sergilere katıldı, bu arada bir süre Resim- Heykel Müzesi’nde Halil Dikmen‘in yardımcısı olarak çalıştı. Burada, Türk resminin ilk dönem ustalarını da tanıma fırsatı buldu. Özellikle de Hoca Ali Rıza’ya hayranlık beslemekteydi: “Doğrusu ya, Türk resmi uzun seneler seyircisiz kaldığı için, toplumsal yaşama katılmada emekledi durdu. Kendi payıma Hoca Ali Rıza’yı, Türk resmini Halk’a doğru götürmekteki çaba ve başarılarından ötürü, bunun bunun yanında seviyor ve sayıyorum.”

Sanatı topluma empoze etmekten fazla, toplumun içinden çıkan bir sanat anlayışını benimseyen sanatçı, dur durak bilmeden üretmiş Anadolu halkına sanatı sevdirmek için tüm benliğiyle uğraşmıştır. Bu amaçla halka ulaşmak için 1946 senesinde Beyoğlu’nda Ada (mobilya) mağazasında açtığı ilk sergi ve 1950’li senelerda Maya Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen diğerlerinin sonrasında şimdiye kadar yapıtlarını birden çok kez sergilemiştir.

1950’li senelerda soyut anlayışta eserler veren sanatçı 1960’larda figüratif resme geri dönerek, Anadolu insanını, onların yaşamını, iç dünyasını, köyden kente göç edenleri ve gecekondu yaşamını anlatmıştır. Bereketli topraklarıyla ve medeniyetler doğuran özelliğiyle; Anadolu’yu bir kadın olarak algılamış ve ürettiği kadın portrelerinde, iç dünyanın aynası olan gözlerin ışığında, bir parçası olduğumuz toplumu tüm gerçekliğiyle yansıtmıştır.

19 Haziran2005 senesinde yaşamını kaybeden büyük usta, altı bini aşkın resme imza attı.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script