Oprah Winfrey Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Oprah Winfrey kimdir?, Oprah Winfrey kaç yaşında?, Oprah Winfrey evi nerede?, Oprah Winfrey nerelidir? Oprah Winfrey ev adresi?, Oprah Winfrey kaç yaşında?, Oprah Winfrey nerede oturuyor?, Oprah Winfrey nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Oprah Winfrey hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 24.Ocak.1954 senesinde doğan Oprah Winfrey şu an için 67 yaşında ve Kova burcundandır. Oprah Winfrey doğum yeri ise Mississippi, Amerika olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Talk-show Sunucusu olarak devam ettirmektedir.

Oprah Winfrey Kimdir? – Oprah Winfrey Evi Nerede? – Oprah Winfrey Nerede Oturuyor?

Oprah Winfrey Kimdir?, evi nerede?

Oprah Gail Winfrey, ABD televizyon tarihinin en fazla izlenen talk show programlarından birisi olan The Oprah Winfrey Show’un sunucusu, ünlü siyahi kadın milyarder, hayırsever, sanatçı.

29 Ocak1954’te, Amerika’nın Mississippi eyaletindeki, Kosciusko kasabasında, Protestan bir mezhep olan Baptist mezhebinden bir çiftin kızı olarak dünyaya gözlerini açan Oprah Winfrey‘nin, anne ve babası evlenmemiş gençlerdi. Aslını söylemek gerekirse dünyaya geldiğunda İncil‘de adı geçen Orpah’ın ismini alan Winfrey’nin adı daha sonradan Oprah olarak değişti.

Annesi, Vernita Lee bir hizmetçi, babası Vernon Winfrey ise bir madenciydi. Belediye konseyi üyesi olmadan önce berber olan babası, Oprah dünyaya geldiğunda silahlı kuvvetlerin bir üyesiydi.

Doğumundan sonra, annesi eyaletin kuzeyine taşınan Oprah, yaşamının ilk altı yılını kırsal kesimde, büyükannesi Anita Mae’nin yanında, yoksulluk içinde geçirdi. Oprah’a üç yaşındayken okumayı öğreten büyükannesi, daha sonra onu, semtin kilisesine yanında götürmeye başladı.

Küçük yaşına rağmen, İncil’deki ayetleri ezberinden okuyabilen Oprah ‘vaiz’ lakabı ile tanınırdı.

Altı yaşındayken, annesi, Oprah’ı yanına alıp, Milwaukee kentinin yoksul bir mahallesine taşındı. Burada kuzeni, amcası ve bir aile dostu tarafından tecavüze uğrayan Winfrey, evdeki sağlıksız koşullara rağmen, 2. ve 8. sınıfları okumadan atladı ve onüç yaşına geldiğinde kentin banliyölerinde beyaz öğrencilerin gittiği prestijli bir liseye, burslu olarak kabul edildi.

Okulda başarılı olmasına rağmen asi bir tavır sergileyen Oprah, bir çok kez evden kaçtı.

Sonunda, ondört yaşındayken annesi onu, Tennessee eyaletinin, Nashville kentinde yaşayan, sert fakat teşvik edici bir insan olan babası Vernon’un yanına gönderdi. Babası, Oprah’nın eğitim hayatına eğildi.

Lisesinde iftihara geçen, münazara ekibine katılan ve ülke çapında dramatik yorumda ikincilik ödülü alan Winfrey, daha sonra başka bir konuşma yarışmasını kazanarak, 1971’de, tarihsel olarak bir siyahi okul olan Tennessee Eyalet Üniversitesi’nden tam burs aldı.

Kazandığı bursla, iletişim hususunda öğrenim yapan Winfrey, onsekiz yaşındayken ‘Miss Black Tennessee Beauty Pageant’ı kazandı.

Bir röportaj esnasında, gençliğinde, mısır koçanlarından yaptığı bebekler ve ailesinin arazisini çevreleyen çitin üzerine konan kargalarla söyleşi yaptığını söyleyen büyükannesi, Oprah’nın konuşmayı söktüğünden beri, kendi hayali sahnesinde olduğunu dile getirdi.

Oprah’ın gerçek meyda kariyeri, halen 17 yaşında genç bir kızken, Tennessee Eyalet Üniversitesi’nde okuduğu zamanlarda, yerel bir radyoda çalışmasıyla başladı.

Yerel medyada çalışırken, Nashville’deki WTVD-TV’nin, ilk siyahi kadın haber sunucusu olan Oprah, 1976’da, WJZ-TV‘de altı haberlerinde yardımcı sunuculuk yapmak için, Baltimore‘a taşındı.

Daha sonra, WJZ-TV’de 14 Ağustos1978’de yayına başlayan ve Richard Sher’in sunuculuğunu yaptığı, People Are Talking programında co-host olarak işe alınan Oprah, Dialing for Dollars’a da sunuculuk yaptı.

1983’te, çok ilgi çekmeyen yarım saatlik bir sabah talk şovu olan, A.M. Chicago’yu sunmak için Illinois eyaletindeki Şikago kentine yerleşen Oprah, işi devraldıktan sonra, ilk bölümü 2 Ocak’ta yayına giren televizyon şovunu, birkaç ay içinde en alt sıralardan, Şikago’nun en yüksek izlenirlik oranına sahip televizyon programı haline getirerek, Phil Donahue’yı geride bıraktı.

Ulusal boyutlara ulaşan başarısı Winfrey’i, Steven Spielberg’in yönetmenliğini yaptığı, 1985’de çekilen, The Color Purple (Mor Yıllar) filminde rol sahibi yaparken, bu rolü ona, Akademi Ödülleri’nde de, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında adaylık getirdi.

Bu gelişme sonrasında, 8 Eylül1986 tarihinden beri Winfrey’nin şovu, ülke çapında, 120 kanalda, tam saat yayınlanmaya başladı ve isim değiştirerek, The Oprah Winfrey Show oldu.

Donahue’ı zaten yerel markette geçmiş olan Oprah, ülke çapında seyirci sayısını kısa bir sürede ikiye katlayarak, şovunu, Amerika’nın bir numaralı gündüz kuşağı şovu haline getirdi. Böylelikle bu iki ünlü şov içindeki büyük yarış başlamış oldu.

Time Dergisi, çok az birinin bu kadar kısa zaman çerçevesinde, Oprah Winfrey’in başarabildiği gibi zirveye tırmanarak, en popüler talk şov sunucusu haline geleceğini tahmin edebileceğini yazdı.

Beyaz erkeklerin egemen olduğu bir alanda, cüsseli bir siyahi kadın olan Oprah’ın, aslında bir ropörtajcı olarak Phil Donahue’yi yerinden zorlamasının olabilecek olmadığına değinilen dergide, Oprah’ın, gazetecilik kabiliyetindeki noksanlığını, dobralığı, şaka kabiliyeti ve içten empatisiyle örttüğü yazıyordu.

Acıklı hikayelerini anlatmaya gelen konukların Oprah’ı nasıl duygulandırdıkları ve karşılık olarak hiç kimseye anlatmayı akıllarından bile geçirmeyecekleri bazı sırlarını çekinmeden açıkladıkları anlatılan satırlarda, Oprah’ın şovu, grup terapisi seansına benzetiliyordu.

Newsday’dan Les Payne, Oprah Winfrey’i, Donahue’den, daha zeki, daha cana yakın, ve seyircisine ve belki de bütün dünyaya çok daha yüksek uyum sağlamış bir insan olarak yorumladı.

Daha sonra, ABC’den satın aldığı şovunun kontolünü, kendisinin kurduğu yeni prodüksiyon şirketi Harpo Productions’a geçiren Winfrey, 1994’te, bütün talk şov programları cazibesini yitirmekteyken, kendi şovunda manşet haberlerine yer vermeyerek, kısa süreli bir düşüşün sonrasında, seyircinin takdir, ilgi ve saygısını tekrar kazanarak ödüllendirildi.

Tarafından kurulan, Harpo Productions’ın yapımları içerisinde, kendisinin de rol aldığı, 1989 yapımı televizyon dizisi, The Women of Brewster Place yer alırken, Winfrey, Disney’le de, Toni Morrison’un Pulitzer Ödülü alan kitabından bir araya getirilen, yine kendisi ve Danny Glover’ın rol aldığı, 1998 yapımı Beloved için anlaşmaya vardıysa da, program beklenen başarıyı elde edemedi.

Programıyla olduğu kadar kilo verme çabalarıyla da tanınan ve bu çabası sonrası 45 kilo kaybedip, ideal kilosuna yaklaşmayı beceren Winfrey, 1995’de Washington DC’de gerçekleştirilen, Marine Corps Marathon’unda yarışarak, kişisel şefi Rosie Daley ve antrenörü Bob Greene’in de kitaplarının en fazla satanlar arasına girmesine ön ayak oldu.

Medya devi Winfrey, daha sonradan programına eklediği, Oprah’s Book Club bölümünde, adı duyulmamış yazarlar tarafından yazılmış kitapları tanıtarak, en fazla satanlar listelerine girmelerini sağladı ve yayımcılık dünyasına büyük katkıda bulunmuş oldu.

1999’da, Oxygen Media adlı, kablolu ve internet üzerinden kadınlara dair programlar üreten şirketi kurarak, medya endüstrisinin ön saflarındaki yerini, şov dünyasının en güçlü ve zengin kadınlarından biri olarak perçinledi.

2000’de, The Oprah Magazine, “O“nun ilk sayısı basıldı.

2004 senesinde, 212 Amerikan kanalında ve 100 aşkın dünya televizyonunda yayına giren, The Oprah Winfrey Show’un, 20102011 sezonuna kadar yayının devamı için anlaşma imzaladı.

Life Dergisi tarafından, jenerasyonunun en ilham verici kadını olarak görülen Winfrey’i, 2005’te Business Week, Amerika’nın gelmiş geçmiş en hayırsever siyahi kadını olarak adlandırdı.

Bir hayır kuruluşu olan, Oprah’s Angel Network, Güney Afrikalı kız çocuklarının eğitimi ve Katrina Kasırgası madurlarına yardımı da kapsayan bir çok program için, 51,000,000 dolardan fazla bağış topladı.

Önde gelen çocuk hakları savunucularından olan Winfrey, 1994’de Başkan Bill Clinton’a, çocuk hakları suistimalinden tutuklananların kimliklerinin, ülke çapında bir bilgi ağında bulundurulması için kongreye götüreceği teklifi imzalattı.

Family for Better Lives’ı kuran Winfrey, 2002’de ilk kez verilen, The Academy of Television Arts & Sciences’ Bob Hope Humanitarian Award’a sahip oldu.

Kazandığı fazlasıyla Emmy Ödülü ve sunuculuğunun yanısıra, kitap eleştirmenliği, Oscar Ödülü‘ne aday gösterilmiş olması ve tirajı yüksek bir derginin yayımcılığıyla da tanınan, Forbes Dergisi‘ne göre, 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı ve 2004 yılı itibariyle, dolar bazında dünya çapındaki tek siyahi milyarder olan Winfrey, 1992’den beri, bir halka ilişkiler müdürü olan, Stedman Graham’la nişanlıdır. Şikago’da yaşayan çiftin, Montecito, Kalifornia, Rolling Prairie, İndiana, Telluride ve Kolorado’da da evleri bulunmaktadır.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script