Şükriye Tutkun Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Şükriye Tutkun kimdir?, Şükriye Tutkun kaç yaşında?, Şükriye Tutkun evi nerede?, Şükriye Tutkun nerelidir? Şükriye Tutkun ev adresi?, Şükriye Tutkun kaç yaşında?, Şükriye Tutkun nerede oturuyor?, Şükriye Tutkun nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Şükriye Tutkun hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 18.Eylül.1965 senesinde doğan Şükriye Tutkun şu an için 56 yaşında ve Başak burcundandır. Şükriye Tutkun doğum yeri ise Kocaeli olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Şarkıcı olarak devam ettirmektedir.

Şükriye Tutkun Kimdir? – Şükriye Tutkun Evi Nerede? – Şükriye Tutkun Nerede Oturuyor?

Şükriye Tutkun Kimdir?, evi nerede?

Türk halk müziği sanatçısı

Şükriye Tutkun, 19 Eylül 1965 tarihinde Kocaeli’nde Gürcü kökenli babası Ordulu, annesi Artvinli bir ailenin kızı olarak doğmuştur. İki yaşında anne babasının ayrılığı sebebiyle çocukluğunun ve eğitiminin on üç yılını sırasıyla, Kasımpaşa Çocuk Yuvası, Küçükyalı Kız Yetiştirme Yurdu, Anadoluhisarı Özel Eğitim İlkokulu, Kadıköy Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu’nda parasız yatılı olarak okudu. Müziğe olan kabiliyeti daha küçük yaşlarda iken farkedildi.

Televizyonun bu kadar yaşamımızda olmadığı o zamanda, Şükriye her daim okulun televizyonu gibiydi. Öğretmenleri ona devamlı şarkılar söyletiyor, onu minik minik roller oynatarak tiyatrocu olmaya heveslendiriyordu. Tutkun, küçüklüğünden beri hep tiyatrocu olmak istedi. Şarkı söylese bile aklında hep tiyatro vardı. Onbeş yaşında ailesinin yanına alınan Tutkun, Kartal Maltepe Gülsuyu Ortaokulu, Maltepe Orhangazi Lisesi’ni bitirdi.

İşte bu senelerda müzik, onu çevreleyen mutsuz günlerin içerisinden gülümseyen bir umut olmuştu. Devamlı varolan gergin ortamda müziğin yumuşatıcılığı insanları sarıyor, aralarındaki iletişimi arttırıyordu. Evde devamlı radyoları karıştırıp müzik dinliyor, aynaya bakıp o zamanki şarkıcıların taklitlerini yapıyordu. Konservatuara girmeyi düşünürken, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat kısmını kazanıp orada okumaya başladı. Okuduğu bir yıl boyunca üniversitedeki tüm müzik ve tiyatro faaliyetlerine katılan Tutkun, Milliyet Gazetesi’nin Eskişehir muhabirliğini de yapıyordu. Kendisinden iktisatçı olmayacağına karar verip tekrar İstanbul’a döndü.

Bir yıl Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda okudu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Şan bölümünde bir yıl okuduktan sonra okulu bırakmak zorunda kaldı. İki yıl boyunca çalışıp para biriktiren Şükriye Tutkun, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Şan bölümüne girdi. Burada Ahder Destan, Şebnem Başar, Atifet Usmanbaş, Madam Köpe ile şan çalıştı. Etnomüzikolog Tugay Başar ile çocuk yuvalarında müzik öğretmenliği ile alakalı çalışmalar yaptı. Afşar Timuçin’den estetik ve felsefe, Filiz Ali’den Opera Tarihi dersleri aldı. Yardımcı dersi piyanoda da başarılı olan Tutkun, konservatuarda her daim örnek gösterilen bir öğrenci oldu. Konservatuarda okuduğu senelerda değişik zamanlarda TRT Gençlik Korosu, İstanbul Operası Gençlik Korosu, St. Antoine Kilisesi Korosu’nda soprano olarak görev aldı.

Öğrenimine devam ettiği süre boyunca çocuk yuvalarında müzik öğretmenliği yaparak, çocuk koroları çalıştırarak, iş yaşamına da sürüyordu. Yerel gazetelerde muhabirlik, anketristlik, Deli dergisinde kaligraflık, seslendirme, matbaada pikajörlük, reklam ajansında yardımcı grafikerlik, Pilastip Shov da Tansu Çiller seslendirmesi, yaptığı işlerden bazıları.

Konservatuar eğitimi teknik açıdan çok geliştiriciydi, her gün yeni aryalar öğreniyor, küçük okul dinletilerinde onları seslendirerek beğeni topluyordu. Her şey çok güzeldi fakat eğitiminin başından beri eksik olan bir şeyler vardı. Aryaları söylerken duygulanamıyordu. Şan hocasıyla türkü çalışmaya başladığında bu eksikliğin ne olduğunu hissetti.”Ben türkü söylemeliydim. Çünkü benim sesim, duygularım türkülerle varoluyordu. Türkü söyleyince mutlu oluyordum, türkülerde kendimi, duygularımı buluyordum. Eksik olan buydu.” diyordu.

Albüm yapmak gündeme geldiğinde de hiç düşünmeden “Ben türkü söyleyeceğim” dedi. Ancak günümüzde türküyü hak ettiği gibi söylemek öyle zordu ki. İki uç sakıncayı taşıyordu çünkü. Ya bi hayli fazla yerel söylüyorsunuz kentlerde yaşayan insanlara seslenemiyorsunuz ya da türkülere klasik batı müziği kalıplarıyla yaklaşıyor türkünün özüne uzak düşüyorsunuz. Bu iki uç durum onu çok rahatsız etti. Türküleri, duygularını kaybetmeden ama çağdaş müzik birikimlerimizin zenginliklerini de katarak söylemenin mutlaka bir yolu yöntemi olmalıydı. Birçoğunu yakında zamandan tanıyıp bağlandığınız türküleri Ferhat Livaneli’nin çağdaş müzik yaklaşımıyla hem yeniden anımsatmayı hem de küçücük de olsa bir zenginlik katabilmeyi amaçladı. İlk çalışmasını da, tüm insanlığa sevgi ve barış çağrısını son derece yalın ifade eden iki sözcükle “Sevin Gayrı” ile adlandırdı.

İkinci albümü “Çiğdem Der ki” yine aynı düşünceyle yola çıkılarak hazırlandı. Bu çalışmada Tutkun yine Ferhat Livaneli ile çalıştı, senfonik altyapı ile söylenen türküler dile getirdi.

Aynı yıl Zülfü Livaneli’nin“Nefesim Nefesine” albümünde Livaneli ile düet yaptı, birlikte aynı sahnede konserler verdi.

Fahir Atakoğlu, Attila Özdemiroğlu, Arif Sağ, Ali Osman Erbaşı gibi müzisyenlerle çalıştı. TRT, KANAL D, STV ve son olarak da Tv8’de program sundu. Birçok çizgi ve dizi filmde, reklam filmlerinde seslendirme yaptı.

Türkiye’deki başarısını altın plaketle ödüllendiren “EMI” 1999 senesinde Belçika’da Şükriye Tutkun albümünü piyasaya sürdü. Belçika dinleyicisi tarafından çok bi hayli beğeni alan albüm Belçika medyasında övgüler aldı. Aynı sene bir çok ünlü yabancı sanatçının da bulunduğu “Pure Music 3” adlı yapımda Şükriye Tutkun “Arda Boyları” türküsü ile yer aldı.

Yurt dışında özellikle Belçika’da konserler veren sanatçı, geleneksel ile yeninin iç içe olduğu “Kumru” adlı üçüncü albümü ile 2002 senesinde tekrar dinleyicisiyle buluştu. Prodüktörlüğünü Murat Hasarı’nın, aranjörlüğünü Attila Özdemiroğlu ve Zafer Haznedaroğlu’nun üstüne aldığı albümde diğerlerinden farklı olarak anonim türkülerin dışında besteler de yer aldı.

Yıllardır hayalini kurduğu Türkü Müzikali düşüncesini İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarıyla paylaşan Tutkun, aldığı olumlu yanıtla birlikte müzikal çalışmalarına başladı. Cahit Atay’ın Sultan Gelin adlı tiyatro eserini Mustafa Aslan müzikale uyarladı. Müzikleri Murat Hasarı, Dansları Murat Uygun, Dekorları o zamanki genel sanat yönetmeni Nurullah Tuncer Kostümleri ise Canan Göknil hazırladı. Müzik, tiyatro ve halk danslarının iç içe olduğu ilk türkü müzikali Sultan Gelin 2003-2004 sezonunda seyircisiyle buluştu. Suna Pekuysal, Seden Kızıltunç gibi usta tiyatrocuların da bulunduğu müzikalde başrol oynayan Tutkun müzikaldeki oyunculuğu ve sahne sergilediği güçle eleştirmenlerden ve seyircilerden güzel tepkiler aldı.

2005 senesinin ilk albümü Gücüm Yetene Kadar Tutkun’un en son albümü. Ali Osman Erbaşı’nın prodüktörlüğünü ve aranjörlüğünü yaptığı albümde, on iki eser yer alıyor. Enstrümanların adeta birbirleriyle dans ettiği bu albümde Tutkun kendisini de bir enstüman olarak tanımlıyor. Bu albüm için “Ben bu albüme ailemi sakladım, bir şarkıda anneannem, bir şarkıda Hakkı dayım, Azamet Teyzem, bir şarkıda Fahri babam var. Yazlık sinemalarda anneannemin kucağında filmi izlerken uyuyakaldığım güven var, duyduğum sevgi var, sinemanın kolonlarından verilen o eski güzel sesler, eskide kalmış yitirdiğimiz unuttuğumuz duygular var, taş plak sadeliği, taş plak içtenyeti var.” Diyen Tutkun, bu albümünü annesi kadar sevdiği fakat albüm çıkmadan önce kaybettiği gerçek bir Türk aydını Azamet Arsever Hanımefendi’nin anısına yaptı.

Doğum gününde yani, 19 Eylül 2006 da yine prodüktörlüğünü Ali Osman Erbaşı’nın yaptığı SALINCAK adlı albümü müzikseverle buluştu. Haziran ayında büyük bir ameliyat geçiren Şükriye Tutkun Kuşing Sendromu denilen hastalığı yine kendi mücadeleci kişiliği aracılığıyla yendi. Aylarca sahnelerden uzak kalmasının acısını yeni albümündeki şarkıları yine çok hassas okuyarak çıkarmış sevgili Şükriye Tutkun. Yine birbirinden güzel türküler, yine birbirinden güzel yorumlar.

Şükriye Tutkun, ilk evliliğini 1985 senesinde yaptı. Bir çocuğu oldu fakat 5 gün yaşadı.

Albümleri :
1996 – Sevin Gayrı
1998 – Çiğdem Der ki
2002 – Kumru
2005 – Gücüm Yetene Kadar
2006 – Salıncak
2010 – Ay Karanlık

Filmleri ve Dizileri :
Oyuncu :
2004 – Yusufçuk (TV Filmi)
2003-2004 – Sultan Gelin (türkü müzikali)

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script