Thomas Hobbes Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Thomas Hobbes kimdir?, Thomas Hobbes kaç yaşında?, Thomas Hobbes evi nerede?, Thomas Hobbes nerelidir? Thomas Hobbes ev adresi?, Thomas Hobbes kaç yaşında?, Thomas Hobbes nerede oturuyor?, Thomas Hobbes nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Thomas Hobbes hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 05.Nisan.158804.Aralık.1679 senesinde doğan Thomas Hobbes şu an için 91 yaşında ve Koç burcundandır. Thomas Hobbes doğum yeri ise Westport (Wiltshire), İngiltereDerbyshire, İngiltere olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Filozof olarak devam ettirmektedir.

Thomas Hobbes Kimdir? – Thomas Hobbes Evi Nerede? – Thomas Hobbes Nerede Oturuyor?

Thomas Hobbes Kimdir?, evi nerede?

Thomas Hobbes, Britanya İmparatorluğu’nun dayandığı politik düşünce sisteminin merkezindeki figürlerden biriydi. 1651 senesinde yayımlanan ‘Leviathan’ adlı eseri, temel insan içgüdülerinin bencilce olduğu düşüncesini dile getiriyordu.

Thomas Hobbes, 5 Nisan 1588 tarihinde İngiltere’de şimdiki ismi Wiltshire olan Westport’da doğmuştur. Aynı ismi taşıyan babası Thomas, Charlton ve Westport’un papazıydı. Babası, kendi kilisesinin önünde başka bir din adamıyla kavga etmesi sonrası Londra’ya tayini istenince, Thomas ve üç kardeşini ağabeyi Francis’e bırakarak Londra’ya gitti. Hobbes ilk etapta Westport kilisesinde, daha sonra Malmesbury School’da, sonrasında özel bir okulda eğitim aldı. İyi bir öğrenci olması sebebiyle bilindiği kadarıyla 1603 senesinde Oxford Hertford College ile ilişkili olan Magdalen Hall’a gitti. Hobbes’un okul müdürü John Wilkinson Püriten mezhebindendi. Bu sebeple Hobbes ondan büyük oranda etkilendi.

Thomas Hobbes yalnızca İngiltere değil, tüm dünya tarihinde büyük bir sıçramanın ilk adımını atan büyük bir düşünür ve siyasetçiydi. Yaşadığı zamanda büyük krizlerle ve iç savaşla boğuşan İngiltere’nin kötü durumu, onu hemen hemen tüm insanlık tarihini değiştirecek fikirler üretmeye itmişti. Takipçisi Spinoza’nın laik fikirlerine ilham kaynağı olan Hobbes, modern demokrasilerin ortaya çıkışında büyük rol oynamıştır.

Thomas Hobbes, üniversitede okuduğu süre boyunca, kendine paralel bir öğrenim çizgisi oluşturdu; çünkü o, okul eğitim hayatına inanmıyordu. Eğitimini devam ettirirken, Hardwick Baronu William Cavendish’in oğlu William’a ders vermeye başladı; William ve Hobbes iyi arkadaşlar halini aldıler ve birlikte 1610 senesinde büyük bir geziye katıldılar. Hobbes, Oxford’da okudukları bilimsel felsefenin tam tersi olan bir çok Avrupa kaynaklı bilimsel ve eleştirel metodu William’a aktardı.

Ben Johnson ve Francis Bacon gibi düşünür ve yazarlara ilgi duymasına rağmen, Hobbes 1629 yılına dek felsefe konularında pek bir çaba göstermedi. İşvereni Devonshire Kontu Cavendish’in ölümünden sonra, dul eşi Hobbes’un iş anlaşmasini feshetti. Kısa süre sonra, Sir Gervase Clifton oğlu için bir öğretmen olarak kendisine iş önerdi. Hobbes, 1631 yılına kadar günlerinin çoğunu yine Cavendish ailesiyle birlikte geçirdi. Eski öğrencisi ve dostu William’ın oğluna öğretmen olarak atandı. Hobbes, öğretmenlik görevine başlamasından sonraki yedi yıl içinde, temel felsefi tartışmalar hakkında kendisinde büyük merak uyandıran alanlarda bilgisini daha da ilerletmeye koyuldu.

1636 senesinde Floransa’yı ziyaret etti ve daha sonra Marin Mersenne tarafından Paris’te bir araya getirilen felsefe gruplarında düzenli tartışmalara katıldı. Hobbes, 1637 senesinden beri kendisini bir filozof ve bilim adamı olarak görmeye başladı.

Thomas Hobbes ilk etapta fizikte hareket ve fiziksel momentum öğretisiyle ilgileniyordu fakat fizik alanında gerekli olan deneysel çalışmaları göz ardı etti. Kendi düşünce sistemini fizik alanıyla harmanlama sürecine yöneldi. Thomas Hobbes, fiziksel olguların hareket yönünden evrensel olarak nasıl anlaşılır olabileceğini, en azından hareketi ya da mekanik eylemi anladığını gösteren sistematik bir beden doktrini hakkında, yeni bir alanda çalışmaya başlamıştı.

Daha sonraları kendini “doğa ve bitkiler” krallığından dışlanmış “adam” gibi hissetti. Başka bir tezinde, hangi belirli vücut hareketlerinin, insanın bir diğer insanla kurduğu heyecan, bilgi, tutku ve yakınlık gibi kendine özgü olguların üretilmesini tetiklediğini tasvir etti. Bir başka tezinde, “erkekler”in topluma nasıl girdiğini açıkladı ve erkeklerin “acımasızlık ve sefalet”e düşmemesi için davranışlarının nasıl düzenlenmesi gerektiği hususundaki görüşlerini gündeme getirdi.

Thomas Hobbes, daha sonra, ‘beden’, ‘insan’ ve ‘Devlet’in birbirinden farklı olgularını bir araya getirmeyi denedi. 1637 senesinde, felsefi planının nizami bir halde yürümesine engel olan ve onu hayal kırıklığına uğratan İngiltere’ye döndü.

1640’da ‘Kısa Parlamento Dönemi’nin kapanmasının sonrasında “Doğal ve Siyasal Hukukun Unsurları” adlı kısa bir makale yazdı. Fakat bu eser yayınlanmadı; bunun yerine yalnızca bir el yazması şeklinde dostları içerisinde dağıtıldı. Ancak korsan bir versiyonu uzun seneler sonra yayınlandı.

Kasım 1640’da, Uzun Parlamento Dönemi esnasında Thomas Hobbes, tezinin yayımlanmasının sonrasında, siyasal alanda etki sahibi bir kişi olduğunu da anladı. Daha sonra Paris’e taşındı ve sonraki 11 yıl boyunca geri dönmedi. Paris’te olan dostu Mersenne ile yeniden bir araya geldi.

Thomas Hobbes, “Descartes’ın İlk Felsefesi Üzerine Meditasyonlar” konulu bir eleştiri yazdı. 1641’de bu çalışma, Descartes’tan “Yanıtlar” ve buna eklenen “İtirazlar” bölümleriyle birlikte, bir üçlü çalışma şekilinde yayınlandı. Hobbes, Kasım 1641’de bitirdiğı “De Cive”nin üçüncü bölümü üzerinde çalıştı. İlkin, bi hayli sınırlı sayıdaki tanıdıkları içerisinde dolaşıma girdi fakat kısa bir sürede çok büyük bir beğeni aldı. Ayrıca, tartışmaların ana hatları hemen hemen 10 yıl sonra Leviathan’da tekrar ele alındı. Hobbes, daha sonra çalışmalarının ilk iki bölümü üzerinde çalışmaya başladı ve 1644’de Mersenne tarafından “Cogitata Physico-mathematica” adıyla yayına giren bilimsel alanlara ilişkin derlemeye dahil edilen optik üzerine kısa bir çalışma dışında, çok az kitap paylaştı. Hobbes, felsefe çevrelerinde her daim saygı gördü.

Hobbes, halen yirmi yaşındayken, tanınmış bir İngiliz aristokrat ailesi olan Cavendishlerin yanında öğretmenlik yapmaya başladı. Bu ilişki ona özel bir kütüphane, yabancı ülkelere seyahatler ve nüfuzlu insanlarla ilişkiler sağlıyordu. Hobbes, bu zaman zarfında İtalyanca ve Almanca dillerini konuşmayı öğrendi ve kısa süre sonra yaşamını bilimsel araştırmalara adamaya karar verdi.

Ancak fikirlerini hayata geçirmede bi hayli yavaştı; ilk çalışması, Yunan tarihçi Thukididis’in “Peloponez Savaşları”nın bir çevirisini 1629’a kadar bitiremedi. Thukididis, geçmişin bilgisinin, “Doğru eylemi” belirlediğini belirtiyordu ve Hobbes, demokrasinin (halkın egemenliğinin) yönetimde en az güce sahip olduğu bir iç savaş zamanında çeviriyi bitirmişti.

Hobbes’un kendisinin aktardığı kadarıyla, yaşamının en mühim entelektüel olayı kırk yaşındayken yaşandı. Bir arkadaşını beklerken yakında zamandaki bir kütüphaneye girdi ve Öklid’in geometri kitabının bir kopyasına rastladı. Matematiğe olan ilgisi, ikinci eseri, “Birinci İlkeler üzerine Kısa Bir İncelemeye” de yansıyacaktı.

Hobbes uzun yaşamının geri kalanında bir çok eser yazdı ve paylaştı. Fransa’da matematikçi René Descartes (1596-1650) ve Pierre Gassendi (1592-1655) ile tanıştı. 1640’da Descartes’ın “Meditasyonlar”ına ilişkin tartışma yazılarından birisini yazdı.

Hobbes, I. Elizabeth Dönemi’nde (1550-1600 İngiltere’de büyük bir değişim çağıydı) doğmuş olmasına rağmen, 17. yüzyılın tüm mühim düşünürlerinden daha uzun yaşadı. 90 yaşındayken, bilim bireylerinın kurduğu bir dernek olan Kraliyet Bilimler Akademisi’nde (Royal Society) tartışmalara katıldı.

Avrupa bilim çevrelerinde yaşanan yeni varsayımlardan, her şeyin sebebinin belirli bir kendini gerçekleştirme ya da kendi kendini gerçekleştirme yönünde içsel çağrıların var olmadığı düşüncesinden derinden etkilenmişti; bunun yerine, hareketin çeşitli ilkeleri (gelişen fizik ya da mekanik bilimleri uyarınca) olması gerektiğini düşünüyordu. 1636 senesinde Avrupa’ya yaptığı üçüncü yolculuğu esnasında, Galileo Galilei ile tanıştıktan sonra, kendini mekanik bilimini keşfetmeye adadı.

İngiliz İç Savaşı, 1642-1644 içerisinde kraliyet çöktüğü zaman patlak veren savaş sebebiyle, kralın fazlasıylaki destekçisi Avrupa’ya akın etti. Çoğu Paris’e yerleşti ve Hobbes için de bi hayli tanıdık bir çevre oluştu. Hobbes buradayken yine siyaset üzerine çalışmaya koyuldu. Ayrıca, “De Cive” yeniden yayımlandı ve bu kez daha kapsamlı bir alanda dolaşıma girdi. Yeni baskıda, yeni bir önsöz yayımlayarak, farklı itirazların tekrar edilmesini önermek üzere bazı notlar ekledi ve Amsterdam’daki Elsevier Basımevi aracılığıyla Samuel de Sorbiere tarafından 1646’da yeni baskı yayımlandı.

Hobbes, 1647 senesinde Galler Prensi genç Charles’a matematik eğitmeni oldu fakat Charles Hollanda’ya taşınınca 1648’de Hobbes ile süren derslerini bitirmek zorunda kaldı.

Paris’e gelen kral fanatikleri Hobbes’u, savaş sebebiyle yaşanan siyasi kriz karşısında sivil bir hükümet teorisini geliştirmek maksadıyla bir kitap hazırlamaya teşvik etti. Hobbes’un bu eseri, savaşa doğrudan tepkisini gösteren genel bir “İnceleme ve Sonuç” ile sona eriyordu; bu, eski bir hükümdarın egemenlik gücü geri döndürülemez bir hal aldığında, mevcut koşulların değiştirilmesi hakkına ilişkin tartışmaları ortaya koyuyordu. Hobbes bunun bunun yanında, geleneksel dini doktrinleri de akılcı gerekçelerle eleştiriyordu. Onun için öncelikli olan, binlerce senedir süregelen bir takım adetler ve inanışlar değildi; mühim olan, güncel hayatın gereksinimlerinin akılcı yollarla karşılanmasıydı.

Leviathan’ı yazdığı zamanda, çoğunlukla Paris’te ya da yakınlarında kaldı. Hobbes 1647’de oldukça önemli hastalığa yakayı ele verdi ve tam altı ay ağır bir hastalık dönemi geçirdi. Hastalıktan kurtulduktan sonra, tekrar edebi işlerinin başına döndü ve 1650’ye dek kitabını bitirdi. Aynı zamanda “De Cive” adlı eserinin tercüme edilmiş bir versiyonu da yayınlandı.

1651’in ortalarında en büyük eseri “Leviathan ya da Bir Din ve Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Gücü” (Leviathan: or the Matter, Form, and Power of a Commonwealth, Ecclesiastical and Civil) adıyla yayımlandı. Hobbes’un çalışması derhal büyük bir yankı buldu. Aynı anda övgü ve eleştirilerin odağına oturmuştu.

Kısa bir süre sonra (Leviathan) kitabın ikinci baskısı yapıldı ve sonraki birkaç yıl içinde “Yasaların Öğeleri” adlı eseri yayınlandı. Bunun yanında, 1651’de yayına giren ustalık eseri Leviathan tüm eserlerinin önüne geçmişti. Fakat eserin etkisi, Hobbes’un asla düşünemeyeceği bir boyuta ulaşmıştı. Bu zamanda İngiltere’deki monarşi yönetimi bitti ve ülke Oliver Cromwell’in ve onun idaresindeki Parlamento ordusunun yönetimi altında yaşadı.

Leviathan, elden geçirilmiş bir monarşi hakkında kuvvetli bir tartışma niteliğindeydi; aktardığı mantık ya da gerekçeler toplumsal açıdan faydacı görüşler içeriyordu. Halk kraliyet otoritesini desteklemeli; zira, halkı iç savaştan korumanın en kolay yolu budur, diyordu. Yine de ortaya koyduğu eser, kralların “ilahi haklarına” ilişkin kralcı propagandaya asla hiçbir bir destek sağlamıyordu.

Daha da kötüsü, kitap, kendi iddialarının altını çizmek için İncil’i kullanan hem Presbiteryan hem de Papa yanlısı tarikatların argümanlarını eleştiriyordu. Yani, Hobbes Leviathan’daki tartışmaları sebebiyle ne kral yanlısı tarikatlara ne de papa yanlısı Katoliklere cazip ya da anlaşılır geliyordu.

Hobbes, İngiliz biliminin gerçekliğe ulaşmak için kullandığı ampirik yönteme, yani varsayımları doğrulamak için deneysel yöntemler kullanmaya doğru ilerlediği bir zamanda, tümden-gelim yöntemi üzerine tartışmalar geliştiren bir akılcıydı. Mekaniğe dayalı bir yaşam görüşü lehine güçlü metafizik tartışmalar hazırlamıştı.

Hobbes’un siyasi felsefesinin en mühim unsuru, dine karşı tutumuydu. Siyasi felsefesinin her güncellemesinde Hıristiyan dini hususundaki tartışmalarını kademeli olarak genişleten Hobbes, bu husustaki tartışmanın tepe noktasını Leviathan’da ortaya koyuyordu. Bazı yorumcular Hobbes’un, okuyucularına politik teorisinin temel Hıristiyan görüşleriyle uyumluluğunu göstermeye çalıştığını ileri sürer çünkü Hıristiyanların dini görevlerinin, Hobbes’un kendilerinden talep ettiği yöneticilere “mutlak itaati” yasakladığı görülür. Ayrıca, Hobbes’un ironi ya da diğer ince retorik araçları tercih ederek okuyucularının dini inançlarını zayıflatmaya çalıştığı iddia edildiğinden, onun Hıristiyanlığının içtenyetinden kuşku duyuluyordu. Niyetleri tam anlamıyla anlaşılmamış olsa bile, Hobbes dini inancın kuvvetiyle açıkça zaman harcayarak, bunu politik görüşlerini ortaya koymak maksadıyla kullanmıştı.

Hobbes bilimsel bir fikir hayatı sürmüş olsa da fikirleri için ampirik ispatlar sunmamıştı; İngiltere’de geleneksel bilimsel ispatların ana hatları hızla değerini yitiriyordu. Yine de, fikirlerini o kadar zarif bir halde ortaya koydu ki, bu alanda daha sonra yapılacak araştırmalar için kuvvetli bir varsayımsal temel sağladı.

Ardında, takipçisi John Locke’un çok yakında zamanda devralacağı türden bir miras bırakmıştı. Kıta Avrupası’ndaki akademisyenler günümüzde de hâlâ büyük miktarda akılcıdır ve Hobbes’un metodolojisini nadiren eleştirirler. Hobbes, büyük filozof Baruch Spinoza üzerinde de epey kuvvetli bir güce sahipti; Spinoza, mantıksal çıkarımlarında Hobbes’dan çok daha laik bir yaklaşım benimsedi fakat Hobbes farklı biçimde, her şeyi Tanrı’nın isteğine uyarlamış, böylece büyük tartışmalardan ve yıkıcı eleştirilerden kaçınmak için kendisine etkili bir yol bulmuştu.

Thomas Hobbes, 1679’daki ölümünden önce oldukça önemli mesane hastalığına yakayı ele verdi ve sonrasında da felç oldu ve 4 Aralık 1679 Derbyshire, İngiltere’de 91 yaşında ölmüştür.

Hobbes’a göre evrende töz (cevher) olarak yalnızca madde mevcuttur. Felsefenin konusunu bu madde ve maddenin biςim almış bir durumu olan cisimler oluşturur. Cisimler de fakat gözlem ve deney yoluyla incelenir. Maddenin dışında kalan Tanrı, melek, cin, şeytan, ruh gibi şeyler ise ilahiyata ait inanç konularıdır.
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script