Vilhelm Thomsen Kimdir? Evi nerede? Nerede oturuyor?

Vilhelm Thomsen kimdir?, Vilhelm Thomsen kaç yaşında?, Vilhelm Thomsen evi nerede?, Vilhelm Thomsen nerelidir? Vilhelm Thomsen ev adresi?, Vilhelm Thomsen kaç yaşında?, Vilhelm Thomsen nerede oturuyor?, Vilhelm Thomsen nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Vilhelm Thomsen hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 25.Ocak.184212.Mayıs.1927 senesinde doğan Vilhelm Thomsen şu an için 85 yaşında ve Kova burcundandır. Vilhelm Thomsen doğum yeri ise Kopenhag, DanimarkaValby, Kopenhag, Danimarka olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Dilbilimci olarak devam ettirmektedir.

Vilhelm Thomsen Kimdir? – Vilhelm Thomsen Evi Nerede? – Vilhelm Thomsen Nerede Oturuyor?

Vilhelm Thomsen Kimdir?, evi nerede?

Türkoloji tarihine Orhon yazıtları üzerine yaptığı çalışmalarla geçen Vilhelm Thomsen, Danimarkalı dilbilimci ve Türkolojist’dir.

Vilhelm Thomsen, 25 Ocak 1842 tarihinde Kopenhag, Danimarka’da doğmuştur. Tam adı Vilhelm Ludwig Peter Thomsen’dir. Danca’da Vilhelm olarak yazılmasına karşın Türkçe birden fazla kitap ve çalışmada adı Wilhelm olarak geçmektedir. Beş yaşına gelince, babasının posta müdürü olarak Randers kasabasına atanması bundan dolayı çocukluğu bu kasabada geçmiş ve ilk öğrenimini de Randers’te yapmıştır. Orta öğrenimini bitirdiktan sonra 1859 senesinde babasının isteği üzerine Kopenhag ÜniversitesiKopenhag ilahiyat Fakültesine yazılmıştır. Ancak, kısa bir süre sonra bu fakülteden ayrılmış ve asıl ilgisini çeken Filoloji Fakültesine geçmiştir. Filoloji Fakültesinde öte yandan karşı karşıya geldirmalı dil bilimi okuyan Thomsen, öte yandan da klâsik diller ve nordik diller filolojisi yapmıştır.

Çocukluğundan beri yabancı diller öğrenmeye karşı duyduğu büyük ilgi bundan dolayı ve bir dereceye kadar da mesleğinin gereği olarak bir çok yabancı dil öğrenmiştir. Bunlar belli başlı Batı dilleri dışında, Sanskrit, Arap, İspanyol, Portekiz, Rus, Fin, Macar vb. dillerdir. Toplam sayısı 16’dır.

Vilhelm Thomsen’in 1893 yılına kadar süregelen yayınları hep asıl meslek alanı olan karşı karşıya geldirmalı dil bilimi ile alakalıdir. Meslekî alandaki ilk bilimsel yayını da 1867 senesinde çıkan Macar dili ve onun akrabalığı hususundaki “Det magyariske Sprog og dets stammeslaegtskab adlı yazısıdır. Vilhelm Thomsen, aynı yıl Finlandiya’ya giderek orada bir süre Fin dili üzerinde araştırmalar yapmış ve ulaştığı sonuçlara dayanarak 1869 senesinde ilk kapsamlı eserini yayımlamıştır. Vilhelm Thomsen’e hem doktora payesi hem de karşı karşıya geldirmalı dil bilimi alanında büyük ün kazandıran bu eseri, Germen dilinin Fin-Lâp dilleri üzerindeki tesirini ele alan kıymetli bir araştırmadır. Vilhelm Thomsen, bu araştırmasında Fin dilindeki eski çağlardan kalma Germence kelime alıntılarını inceleyerek ilk olarak alıcı ve verici dillerin fonetik detaylarını ve ses kaidelerinı tespit etmiştir. Daha sonra bu özelliklerin yardımıyla, Fin diline girmiş olan Germence sözcüklerin türlü çağlardan kaldığını; bunlardan bir kısmının Gotçadan bir kısmının da Germen (Nord) dillerinden geldiğini ortaya koymuştur. Uzun zaman alan bu çalışmalarla, bunun yanında Fin-Germen kavimleri içindeki kelime alışverişlerinin yeri ve zamanı ile bu kavimlerin kültür düzeyleri de belirlenebilmiştir. Vilhelm Thomsen’in dil ve kültür tarihi yönünden mühim olan bu eseri bir yıl sonra E. Sieveres tarafından Uber’den Einfluss der germanischen Sprachen auf die Finnisch Lappischen adıyla Almancaya çevrilmiş ve kendisine Berlin Bilimler Akademisinden Bopp ödülünü kazandırmıştır. Gerçi, Fin-Germen dili araştırmalarında yeni bir çığır açmış olan bu eser, sonraları birtakım tartışmalara yol açmış ve bazı noktalarda Vilhelm Thomsen’in görüşleri değişikliğe uğramışsa da sonunda ana çizgileriyle yine onun görüşlerine bağlı kalınmıştır.

Vilhelm Thomsen, 1869-1870 senelerında Avrupa’nın mühim kültür merkezlerini dolaşarak yaptığı araştırmalarda daha çok Slav ve Roman dilleri üzerinde durmuştur. Ülkesine dönünce kısa bir süre lise öğretmenliği yapan Vilhelm Thomsen, 1871 senesinde Kopenhag Üniversitesinde dil bilimi doçentliğine atanmıştır. 1875’te profesörlüğe, 1876’da Danimarka Bilimler Akademisi kullanıcı hesabıne getirilmiştir. 1909 senesinde Akademi Başkanı seçilmiştir.

Vilhelm Thomsen, 1875 senesinde Paris Dil Kurumu memoire’larında yayımlanan “Roman dillerinin ses bilgisi üzerine notlar hususundaki yazısı ile bu dillerdeki sessiz yumuşaması olayının kuralını bulmuştur.

1877 senesinde yayımlanan The relations between ancient Russia and Scandinavia and the origin ofthe Russian State adlı eserinde, adından da anlaşılacağı üzere eski Rusya ile İskandinavya içindeki akrabalık ve Rus devletinin kökeni konusuna eğilmiştir.

Vilhelm Thomsen’in büyük çaplı eserlerinden bir diğeride Fin dilleri ile Balt dilleri (Let ve Litvan dilleri) içindeki ilişkileri dil tarihi yönünden inceleyen Berohringer meltem de finske og de baltiske (Litauisk-Lettiske) Sprog adlı araştırmasıdır. Thomsen bu eserinde ses değişmesi hadiselerindan yararlanarak, Fin dillerindeki Baltça kelime alıntılarının, o vakte kadar kabul edildiği gibi Germence alıntılarla eş zamanlı olmadığını, aksine Germen alıntılarından daha eski olduğunu ortaya koymuştur. Thomsen’in bu eseri de daha sonra 1931 senesinde Mylord -Möller tarafından Berührungen zwischen den fınnischen und der baltischen Sprachen. Eine sprachgeschichtliche Untersuchung adıyla Almancaya çevrilmiştir.

Fin dili ile alakalı araştırmalarında, yabancı dillerin Fince üzerindeki etkilerinin kronolojisini de tespit etmiş olan Vilhelm Thomsen, bu alıntıları dil ve kültür tarihi yönünden da değerlendirmiştir.

Vilhelm Thomsen’in Hint-Avrupa dilleri üzerinde de çalışmaları mevcuttur. Bu çalışmalarıyla Hint-Avrupa dillerindeki damak sesleri kuralını bulmuştur.

Ayrıca, Dancanın imlâsı ile uğraşmış (1885), Dan ağızları sözlüğünün yazılmasına katkıda bulunmuştur.

Hint dillerinden Hindi ve Santala dilleri üzerinde de durmuş olan (1892) Vilhelm Thomsen, eski Anadolu’daki Likya dilinin söz dizimi ve Etrüsk dilinin Kuzey-Kafkas dilleri ile olan akrabalığını incelemiştir. Onun karşı karşıya geldirmalı yöntemle hazırladığı küçük fakat klâsik değerdeki Sprogvidenskabens historie adlı dilbilimi tarihi de 1927’de Almancaya, 1938’de de Rusçaya çevrilmiştir

Vilhelm Thomsen, 1893 senesinde, Rus Türkolog Friedrich Wilhelm Radloff (Vasili Vasilyeviç Radlof)’un yardımları ile Orhun Kitabeleri‘ni çözümlemiştir.

Türkoloji tarihine Orhon yazıtları üzerine yaptığı çalışmalarla geçen Thomsen, Orhon ve Yenisey ırmaklarının kıyısındaki yazılı taşların dilini çözerek bunların Türkler’den kaldığını ispatlamış ve 15 Aralık 1893’te bunu bir bildiriyle açıklamıştır. Bildiriyi ertesi yıl yayımladıktan sonra (“Déchiffrement des inscriptions de l’Orkhon et l’Ienissei: Notice préliminaire”, Bulletin, Kopenhag 1894) Çin ve Bizans kaynaklarını derinlemesine inceleyip 1896’da Orhon yazıtlarının tamamını kitap halinde bir araya getirmiştir.

Asıl alanı karşı karşıya geldirmalı dil bilimi olan ve Hint-Avrupa dilleri üzerinde çalışan Vilhelm Thomsen, Türk dili çalışmalarına, yaşamının son 35 yılı içinde ve 1890’dan sonra başlamıştır. Bu da Yenisey ve Orhon Anıtlarının bilim dünyasına adını “meçhul anıtlar” olarak duyurmasının kendisinde yarattığı merak üzerinedir. Vilhelm Thomsen, Run yazısı diye adlandırılan meçhul yazıyı çözmek suretiyle mühim buluşu gerçekleştirdi.

Vilhelm Thomsen’in Türklük bilimi bölgesindeki çalışmalarına gelince: Onun bu alandaki başta gelen en büyük hizmeti, Orhon ve Yenisey Yazıtları’nın o güne kadar okunamamış olan yazısını çözmek suretiyle yaptığı keşiftir. Gerçi bu yazıtlar bilim dünyasına yabancı değildi. Daha 171 yıl öncesinden ve XVIII. yüzyılın başlarından beri tanınıyordu. Yenisey Yazıtları hakkındaki ilk bilgileri 1721 senesinde Güney Sibirya’daki Abakan bölgesinde araştırmalar yapan genç Alman bilgini Daniel G. Messerschmidt’e ve İsveçli subay Johann Philipp Tabbert von Strahlenberg’in 1730 senesinde paylaştığı Das Nord ıınd östliche Theil yon Europa und Asia adlı eserine borçluyuz. 1709 Poltava savaşında Ruslara esir düşen bu İsveçli subay, 13 yıllık esaret yaşamını Sibirya’da dolaşarak Yenisey bölgesinde oturan Abakan, Vogul, Ostyak, Samoyed, Saha (Yakut), Tatar, Moğol kavim ve toplulukları hakkında etnografya bilgi ve belgeleri toplarken, Yenisey ırmağının yukarı yatağı boyunca uzanan, yazısı İskandinav Run yazısına benzeyen ve küçük mezar taşlarından oluşan Yenisey Yazıtları’nı da görmüş ve bunlar hakkında bilgi vermiştir.

Yenisey Yazıtları üzerine daha sonraki bilgilerimiz XVIII. yüzyıl sonlarında ve XIX. yüzyılın ilk yarısındadır. Strahlenberg’in kitabında olduğu gibi, XVIII. yüzyıl sonlarına doğru Rusya’da seyahat eden Peter Simoneviç Pallas’ın seyahatnamesinde de bu yazıtlardan bazı kopyalar yer almıştır. Bu bölgedeki 22 küçük yazıtın kopyası da 1822’de St. Petersburg’ta Georg Spasky tarafından yayımlanmıştı. Hattâ 1825 senesinde Abei Remusat da bu mezar taşlarının eski Türk ülkelerinde bulunduğu görüşünden hareket ederek Türklere ait olabileceği ihtimalini ileri sürmüştür.

İşte, Yenisey Yazıtları üzerindeki bu ön bilgi ve yayınlar, XIX. yüzyıl sonlarında buralara bilimsel amaçlı araştırma heyetlerinin gönderilmesine vesile olmuştur. Nitekim 1887-1888 senelerında J. R. Aspelin başkanlığındaki Fin Arkeoloji heyeti, araştırma sonuçlarını ve yazıtların kopyalarını 1889’da Inscriptions de l’Jenissei, recueillies et publiees par la societe finlandaise d’archeologie (Helsingfors) “Finlandiya Arkeoloji Cemiyetince toplanan ve yayımlanan Yenisey Yazıtları” adıyla yayımlamıştır. 1892 senesinde Otto Donner, Wörter verzeichniss zu de Inscriptions de I’Jenissei adlı kitabı ile bu kopyaların grafikli kelime indekslerini yayımlamıştır.

Yine 1889 senesinde Rus arkeologlarından ve İrkutsk Coğrafya Cemiyetinden N. M. Yadrintsev, Orhon ırmağının eski yatağındaki Koşo-Çaydam gölü yakınlarında bu gün Orhon Yazıtları diye adlandırdığımız iki büyük yazıtı, Kül Tîgin ve Bilge Kağan yazıtlarını, bulmuştur. N. M. Yadrintsev, bu yazıtları bilim dünyasına sunan Anciens caracteres trouves sur des pierres et des ornements ay bord de I’Orkhon adlı eserini 1890’da St. Petersburg’da yayımladı. Bu buluş üzerine filolog ve arkeologların Orhon ve Yenisey Yazıtlarına karşı duydukları heyecan daha büyük boyutlara ulaştı.Bunun üzerine 1890-1891 senelerında A. O. Heikel başkanlığındaki bir Fin araştırma heyeti Koşo-Çaydam bölgesine Orhon ırmağı kıyılarına giderek gerekli araştırmaları yapmış ve Inscriptions de I’Orkhon, recueilles par I’expedition finnoise adı altında yazıtların olağanüstü bir kopyasını yayımlamıştır. Bunu W. Radloff başkanlığındaki Rus bilim heyetinin gezisi izlemiş ve sonuçlar Atlas der Alterthümer der Mongolei, im Auftrage der kaiserlichen Akademie der Wissenschaften, herausgegeben Dr. W. Radloff ”Moğolistandaki Eski Harabelerinin Atlası…” adıyla yayımlanmıştır.

Vilhelm Thomsen, yazıtlar üzerindeki alfabeyi çözme çalışmalarına biraz önce dile getirdiğimiz Fin-Ogur Cemiyetinin Heikel yayını ile Rus Bilimler Akademisinin yayınlarını esas alarak başlamıştır. Thomsen çalışmalarına başlarken bunların eski Türklerden kalma anıtlar olduğunu biliyordu. Çünkü, iki büyük anıttan oluşan ve dört yönü bulunan Orhon Yazıtlarının birer yüzünde Çince bir metin vardı. Thomsen’in kendi çalışmaları esnasında I. yazıt diye adlandırdığı taştaki, yani daha sonraki adıyla Kül Tigin Yazıtındaki, Çince metin daha güzel korunmuş; öteki taşın, yani Bilge Kağan Yazıtı’nın metni ise hayli tahribata uğramış yer alıyordu. Yazıtların Çince yüzünün Almancaya çeviri ve yorumu Georg von der Gabelentz tarafından yapılmış ve Fin heyetinin yayınına eklenmişti. Bu metnin daha kapsamlı ve daha doğru çevirisi de Hollandalı bilim adamı Gustaaf Schlegel tarafından yapılmış ve La stelefuneraire du Teghin Giogh (Teghin Giogh’un mezar taşı) adıyla yayımlanmıştı. Yazıtların Çince yüzünün çeviri ve yorumundan, I. yazıtın kağan ya da tahtın sahibi Kutlug’un (Çince yazılışı ile Kou’t-tho-louk kho-han) 731 senesinde ölen küçük kardeşi tigin (prens, Çipce Kiueh)’in anısına milâdî takvimle 28 Ocak 733’ü karşılayan bir tarihte dikildiği; bu prensin VI. yüzyıl ortalarından 745 yılına kadar hüküm süren ve akraba kavim Uygurların saldırısı ile yıkılmış bulunan Tou-kiue ya da Türklerin soyundan geldiği anlaşılıyordu. Yalnız bu kısa Çince metnin, Türkçe yazıtın bir tercümesi olmadığı da daha ilk bakışta fark ediliyordu. Çünkü asıl metin Çince metnin dört beş misli genişlikte idi. Bu da demekti ki, yazıtlar metin yönünden birbirinin aynı olan iki dilli birer yazıt niteliğinde değildir. Birbirinden bağımsız metinlerdir. Nitekim, daha sonra böyle olduğu da ortaya çıkmıştır. Ne var ki, bu kısa Çince metin aracılığıyla Orhon ve Yenisey Yazıtlarının kimlere ait olduğu ve hangi dilde yazılmış bulunduğu öğrenilebilmiş ve yazıtların eski bir Türk lehçesi ile yazıldığına şüphe kalmamıştı. Ancak, anıtlar üzerindeki yazılar halen meçhuldü ve şuana dek yapılan bazı denemelerden hiçbir olumlu yanıt alınamamıştı. Vilhelm Thomsen bu girişimlerdeki başarısızlığı güvenilir bir yöntemle çalışılmamış olmasına bağlıyordu. Nitekim, bu yazıya eğilmiş olan Otto Donner de diğerleri de anıtlardaki yazının harfleri ile başka devir ve kavimlere ait yazıların harfleri içindeki şekil benzerliğinden yararlanmak istemişlerdir. Hattâ Otto Donner, bu yazı ile aralarında bin yıldan fazla zaman ayrılığı bulunan Yunan ve Küçük Asya alfabelerini karşı karşıya geldirma yolunu tutmuş; bundan dolayı da çalışmaları bir saman alevi gibi parlayıp geçerek, sonuçsuz kalmıştı.

İşte Vilhelm Thomsen Orhon yazıtları üzerindeki meçhul yazıyı çözme işine bu şartlar altında başlamış; derinlemesine bir yöntemle işe koyulmuştur.
Daha sonra yayımlanan buluş bildirisinde bilgisi verildiğı üzere, Vilhelm Thomsen konuya bambaşka bir yöntemle eğilmiştir. Önce yazının yazılış yönünü tespite çalışarak Çince yazıtta olduğu gibi yukarıdan aşağıya ve sağdan sola yazıldığını tespit etmiş; satırların sırası ve dört yüzden hangisinin başlangıç yüzü olduğu üzerinde durmuştur. Hattâ bu tespit esnasında kullandığı Heikel ve Radloff yayımlarındaki metin düzenleme yanlışlarını da yoluna koyarak ve satırlarla alakalı bazı ip uçlarından yararlanarak metnin normal çatısını kurabilmiştir. Bundan sonra okuma işine koyulan bilgin, bu noktada çeşitli işaret ve sözcüklerin nerede ve ne biçimde yer aldıklarını, aynı sözcüklerin hecelemesindeki değişkenleri ve benzeri daha başka olgularla Çince yazıtın verebileceği imkânları göz önünde bulundurmuştur. Bu ip uçlarından yararlanarak yazıtta birbirinden farklı 38 işaret olduğunu; sözcüklerin birbirinden art arda iki nokta ile ayrıldığını, zamir, sayı adları gibi bazı küçük sözlerin çok defa kendinden önceki ve sonraki sözlerle bitişik yazıldığını tespit etmiştir. Alfabedeki işaret çokluğundan, bu yazının basit alfabeli bir yazı olmadığı, aynı ses için değişen şartlara göre farklı işaretler kullanan bir yazı olabileceği ihtimalini benimsemiştir.
İlk önce ünlüleri bulma girişimine yönelerek ve geçici olarak x y x gibi üç harfli sözler üzerinde durup, bunların ya “ünsüz + ünlü + ünsüz” ya da “ünlü + ünsüz + ünlü” tipinde yer alacağı varsayımından hareket ederek ilk basamakta o ~ u >, ı ~ i T ve ö ~ ü ünlülerini karşılayan işaretleri bulmuştur. Paralel metinlerin ortak sözcükleri üzerinde yaptığı karşı karşıya geldirmalardan sonra bunların arada bir yazılıp arada bir yazılmadığını ortaya koymuştur. Bulduğu bu ünlü işaretleri ile geride kalan işaretler içindeki ilişkileri inceleyince, belirli bazı ünsüzlerin belirli bazı ünlüler ile kullanılması şeklinde değişmez bir imlâ kuralının varlığını fark etmiştir. Bu incelemeler esnasında bazı bocalamalar da geçirmiştir. Söz gelişi ö ~ ü N değerindeki işareti e sesine karşılık tuttuğu için bu yanılma, tahminlerinin uzun süre yol almasına engel olmuştur. Bundan sonra -Z işaretinin a ~ e değerinde olduğunu bulmuştur, ünlülerin bulunması, onun bir ünlünün türüne göre değişik biçimdeki ünsüzlerle birleştiğini kavramasına yardımcı olmuş ve bu yolla ünsüzlerin belirlenmesinde epey yol almıştır.

Danimarka kralının “elefan madalyası”, Osmanlı Padişahı Mehmet V. Reşat’ın birinci rütbeden “Mecîdî nişanı” verdiği Vilhelm Thomsen, 1913’te emekliye ayrıldı.

Vilhelm Thomsen, 12 Mayıs 1927 tarihinde Danimarka’da 1927’de Kopenhag yakınlarındaki Valby’de 85 yaşında ölmüştür.

Kitapları :
1902 – Sprogvidenskabens Histoire (Dilbilim Tarihi)
1893 – Déchiffrement des İnscriptions de l’Orkhon et de l’İénissei, Notice Préliminaire (Orhon ve Yenisey Yazıtları’nın Çözülmesi, Giriş Notları)
1896 – İnscriptions de I’Orkhon et de Déchiffrées (Çözülmüş Orhon Yazıtları)
1912 – Une Lettre Méconnue des İnscriptions de l’İénissei (Yenisey Yazıtları’nda Bilinmeyen Bir Harf)
1916 – “Turcica” (Türkçe)

Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script