Zeki Müren Kimdir? Nerelidir?

Zeki Müren Kimdir? – Zeki Müren Evi Nerede? – Zeki Müren Nereli?

Zeki Müren kimdir?, Zeki Müren kaç yaşında?, Zeki Müren evi nerede?, Zeki Müren nerelidir? Zeki Müren ev adresi?, Zeki Müren kaç yaşında?, Zeki Müren nerede oturuyor?, Zeki Müren nerede yaşıyor? gibi sorularınızı yanıtlamak için Zeki Müren hakkında ayrıntılı bir biyografi sayfasını siz değerli okurlarımız için bir araya getirdik. 06.Aralık.193124.Eylül.1996 senesinde doğan Zeki Müren şu an için 65 yaşında ve Yay burcundandır. Zeki Müren doğum yeri ise Bursaİzmir olarak bilinmektedir. Meslek yaşamını ise Ses SanatçısıBesteciSinema OyuncusuŞair olarak devam ettirmektedir.

Zeki Müren Kimdir?, evi nerede?

Klasik Türk Müziği ses sanatçısı, söz yazarı ve besteci. Türk Sanat Musikisi’nin unutulmaz seslerinden biri olan Zeki Müren, duygulu sesi, farklı yorum tarzı ve feminen görüntüsüyle, Türkiye‘de bir çok toplumsal tabuyu aşmıştır. Sanatını icra ederken takındığı efendi ve kibar tavrıyla ülkenin ilk sivil “paşa“sı olmuş; güçlü sesi, müzik kariyerindeki başarısı ve sahnedeki görkemiyle “san’at güneşi” ünvanına layık görülmüştür.

6 Aralık1931‘de, Bursa‘nın Tophane semtinde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da bitirdi. İnşaat mühendisi olan babası Kaya Müren, oğlunun musiki kabiliyetinin ve hevesinin farkına vardı. Zeki Müren, Tamburi İzzet Gerçeker‘in hocalığında solfej ve sanat müziği usül dersleri almaya başlayarak, kişisel yetilerini edindiği bilgilerle geliştirdi.

1946‘da, ilk bestelerini yapmaya başlayan Müren, eğitim hayatına İstanbul‘da devam etmeye karar verdi. Büyük musiki üstadlarından ders almak, onları birebir dinlemek istiyordu. Bu hevesi kırmayan baba Müren, oğlunu İstanbul Boğaziçi Lisesi‘ne yatılı olarak gönderdi.

1949‘da, lise eğitim hayatına devam ederken, sinema yönetmeni ve senaryo yazarı Arşavir Alyanak‘ın babası ve ünlü bir musiki üstadı olan Agopos Efendi ile udi Kirkor Efendi‘den dersler almaya başladı. Sonraki senelerda, Refik Fersan ve Şerif İçli hocalardan fasıl musikisi, Klasik Türk müziği makamları, usül ve kuramları üzerine öğretiler aldı; Şükrü Tunar‘la besteleme çalışmaları yaptı.
Yine 1949’da, ilk şarkısı ve akrostişi “Zehretme bana hayatı cananım“ı besteledi. Bu şarkı İstanbul Radyosu‘nda Suzan Güven tarafından “Bursalı Zeki Müren’in acemkürdi şarkısı…”anonsuyla okunduğunda, 17 yaşında bir lise öğrencisiydi.

1950 yılına gelindiğinde Müren, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) ‘nin Yüksek Süsleme Bölümü, Sabiha Gözen Atölyesi’nde yüksek tahsiline başladı. Aynı yıl, açılan bir sınavda, 186 kişi içerisinden birinci seçilerek İstanbul Radyosu sanatçıları arasına katıldı. Ancak Müren’in yaşamını asıl değiştiren olayın tarihi, 1 Ocak1951‘di. O gün, İstanbul Radyosu sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri‘nin aniden rahatsızlanması üzerine, onun yerine konser vermek için radyodan çağrılmıştı. Programda, 45 dakikalık muhteşem bir canlı performans sergileyen Müren’in musiki kariyeri, bu konserden sonra yükselişe geçti.

Sanatçının ilk işinde uzman plak çalışması, aslında bu konserden önce, 1950 senesindeydı ve plağa Şükrü Tunar‘ın güftesini yaptığı “Bir Muhabbet Kuşu” şarkısını okumuştu. Radyo programlarında seslendirdiği parçalarla kabiliyetini sergileyen ve geniş bir dinleyici kitlesi edinen Müren’in ismi artık büyük harflerle yazılıyordu.

1954 senesinde, müzikal başarılarının bunun yanında, o zamanların sinema ilahesi Cahide Sonku‘yla başrolünü paylaştığı ilk beyaz perde çalışması olan “Beklenen Şarkı” filmini çevirdi. O zamanda halen öğrenci olan Müren, akademide üçüncü sınıftaydı. Henüz sahneye çıkmadığı için radyo programları vesilesiyle sesi tanınıyordu, ama insanlar sanatçının yüzünü düşünüyordu. On güzel bestesinin de bulunduğu müzikal niteliğindeki bu film, Zeki Müren’i görmek isteyenlerin akınıyla gişe rekorları kırdı. 17 filmde daha başrol oynayan unutulmaz sanatçı, sinema oyuncusu olarak da büyük beğeni aldı ve o dönemler söyleyememesi edilen en yüksek rakamlı anlaşmalere imza attı. 1955 senesinde, Arena Tiyatrosu’nun “Çay ve Sempati” adlı oyununda da başrol oynadı. Filmlere kendi bestelediği şarkıların isimlerini verdi: Berduş, Hayat Bazen Tatlıdır, Altın Kafes, Bir Yaz Yağmuru, vs. Bundan sonrası için ünlü sanatçı, sahne ve plak çalışmalarına ağırlık vermeye başladı.

1955 senesinde, müzik kariyerinde mühim bir noktaya gelen Müren, “Manolyam” adlı kürdilihicazkar makamındaki şarkısıyla, Türkiye’de ilk defa verilmeye başlanılan “Altın Plak Ödülü“nün ilk sahibi olmayı başardı. Sanatını bu ödülle taçlandıran şarkıcı, dönemin en popüler ve aranılan yüzü halini aldı. Bunun bunun yanında, ünlü gazinolar sanatçıyla çalışmak için birbirleriyle kıyasıya rekabete girişti; sahne aldığı mekanlar cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ağırladı. Vurgulu ve ince yorumuyla, ahenkli sesiyle kulağa; tasarımı kendine ait gösterişli ve ilgi uyandıran kostümleriyle de göze hitap eder hale gelmişti (Bir gazino çalışmasında o zamana kadarki en uzun ökçeli ayakkabıyı giymişti: 20cm). Türkiye’de ilk defa saz ekibini de standart kıyafetlerle birörnek giydiren Müren, sahnede bütünlük oluşturarak, müziğine hemen hemen tiyatral bir görkem katıyordu. Bu vesileyle kendisine, yalnızca ömrü boyunca değil, ölümünden sonra da adıyla birlikte söyleyememesi edilmeye devam edecek olan “sanat güneşi” betimlemesi atfedildi.

Birçok sanatsal yeteneğe sahip olduğunu, ortaya koyduğu başarılı yapıtlarla ispatlayan Müren, 1965 senesinde, farklı zamanlarda yazdığı şiirlerini bir araya getirerek “Bıldırcın Yağmuru” adıyla paylaştı. Amatör olarak resimle ve desen dizaynıyla da ilgilendi ve birkaç sergi açarak bu alandaki kabiliyetini gözler önüne serdi. 70’li seneler boyunca bir çok kaset çalışması yayınlayan sanatçı, televizyonun gündelik hayattaki payını arttırmasıyla birlikte, sahnelerden ekranlara doğru geçiş yapmaya başladı. Sayısız kurum ve kuruluş tarafından bir çok ödüle layık görüldü ve sanatını aynı saygın çizgiden kopmaksızın sürdürdü. Sert ifadesine rağmen, duygusal besteleri ve nezaketiyle, Türkiye’nin ilk sivil “paşa“sı oldu. 70’li senelerın sonuna doğru, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı sebebiyle, sanatsal çalışmalarında perde arkasında kalmayı tercih etti. Sahnelerden uzaklaşarak, varlığını, dönemin müzikal modası olan video kliplerde hissettirdi.

1980‘de Kuşadası‘nda ve 1983‘de Paris‘te kalp krizi geçirdikten sonra, Bodrum‘daki evinde istirahate çekildi. 1984‘de, bi hayli uzun bir zamandan sonra geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanmak üzere, Bodrum kalesinde son konserini verdi. Aldığı ilaçlar yüzünden artan kilosu ve yıpranmış görüntüsüyle değil de, parıltılı kostümler içindeki görkemli haliyle hafızalarda kalmak isteyen Müren, evine kapanarak insanlardan uzaklaştı. 24 Eylül1996 tarihinde, TRT tarafından adına düzenlenmiş bir ödül töreninin TV çekimleri için İzmir Stüdyosuna gelen sanatçı, Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy‘un da bulunduğu program esnasında kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Üç yıldan aradan sonra çıkarmayı planladığı, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve Muazzez Ersoy‘la düetlerin yer alacağı yedi şarkıdan oluşan yeni kasetini tamamlayamamıştı.

Hemen hemen her albümü büyük başarılara imza atan Zeki Müren, Türk toplum yapısıyla tezat düşen görüntüsüne rağmen, farklı kesimlerden bireylerin sevgisini kazanabilmiş nadir sanatçılardandır. 45 yıllık sanat yaşamında, yüzün üzerinde besteye imza atan sanat güneşi, ikiyüzün üzerinde plak ve albüm çalışması yayınlamıştır. Almanya, Amerika, Yunanistan gibi ülkelerde de kasetleri satılmıştır. İngiltere‘nin dünyaca ünlü şarkıcılarından Morrissey ve Marc Almond, Zeki Müren’i en sevdikleri ses sanatçıları içerisinde baş sırada göstermektedirler.

Müren’in radyolarda başlayan canlı performans geçmişi artarak devam etmiş ve Türkiye’nin en fazla konser veren sanatçısı haline gelmiştir. Bunun bunun yanında, bir yıl içinde ortalama yüz konsere çıktığı olmuştur. Çok sevdiği Bodrum’da evinin bulunduğu koy bugün, kendi adıyla anılmaktadır. Aynı zamanda sanatçının evi, müzeye dönüştürülmüştür ve sahne kostümlerinden resim çalışmalarına kadar bir çok yapıtı burada sergilenmektedir. Müren’in cenazesi, binlerce birinin katılımıyla, görkemli bir törenle kaldırılmıştır. Kabri Bursa Emirsultan mezarlığında bulunmaktadır ve mirasının büyük bir kısmını Mehmetçik Vakfı‘na bağışlamıştır.

ALBÜMLERİ:

SENEDE BİR GÜN (1970); PIRLANTA 1 (1973); PIRLANTA 2 (1973); PIRLANTA 3 (1973); PIRLANTA 4 (1973); HATIRA(1973); ANILARIM (1974); MÜCEVHER (1975); GÜNEŞİN OĞLU (1976); NAZAR BONCUĞU (1977); SÜKSE (1978); KAHIR MEKTUBU (1981); ESKİMEYEN DOST (1982); HAYAT ÖPÜCÜĞÜ (1984); MASAL (1985); HELAL OLSUN (1986); AŞK KURBANI (1987); GÖZLERİN DOĞUYOR GECELERİME (1988); AYRILDIK İŞTE (1989); KARANLIKLAR GÜNEŞİ (1989); ZİRVEDEKİ ŞARKILAR (1989); DİLEK ÇEŞMESİ (1989); BİR TATLI TEBESSÜM (1990); DORUKTAKİ NAĞMELER (1991); SORMA (1992)

Ölümünden Sonra Yayınlanan Albümler;

MUAZZEZ ABACI & ZEKİ MÜREN DÜET (2000); SELAHATTİN PINAR ŞARKILARI (2005); SADETTİN KAYNAK ŞARKILARI (2005); ZEKİ MÜREN: 1955-1963 KAYITLARI (2005); BATMAYAN GÜNEŞ (2006)
Kaynak:Bilgisayfam.net

bestnich altyazılı porno porno nulled script